Üretim Devrimi’nin programı şekilleniyor

Türkiye’nin istiklalinin ve istikbalinin dokuları il il örülüyor

Diğer partiler iç işlerine yoğunlaşmış, bir toplu iğnenin başında kaç perinin dansedebileceğini tartışırken, Türkiye’nin iki temel meselesinden biri olan üretim odaklı ekonomi devrim programının ilkelerinin oluşturulması için ülke çapında üretimin asli unsurlarını, üreticileri, sanayicileri ayağa kaldıran Vatan Partisi Üretim devrimi kurultayları bütün canlılığı ile sürüyor. Bu kapsamda Isparta Üretim devrimi Kurultayı Başkan Perinçek’in katılımıyla dün öğleden sonra Barida Otel’de yapıldı. Zor zamanlarda destan milleti olan Türk Milleti, gene bir destan yazmanın eşiğinde olduğu, bu kez üretim destanı yazacağı, körçıkmazdan Üretim Devrimi’ni hayata geçirerek çıkacağı vurgulandı. Kurultay’ın ortak iradesi, sonuç bildirgesinin onayıyla ortaya çıktı.

Kurultaya Vatan Partisi lideri Dr. Doğu Perinçek, Vatan Partisi Isparta İl Başkanı Bilal Şimşir, Isparta Gülbirlik Kooperatifi Yönetim Kurulu üyesi Hasan Kavak, Isparta Veteriner Odası Başkanı Ethem Yurtarslan, Türk İş Toleyis Isparta İl temsilcisi Ahmet Çetinkaya, Soğuk Hava Deposu sahibi Mevlüt Aydostlu, Tarımsal Kalkınma Kooperatifi Başkanı Nazmi Gülal, MUSİAD Kurucu Başkanı Selim Mustafa Özkutlu, Isparta Ticaret Sanayi Odası Yönetim Kurulu üyesi ve Mermerciler Odası Başkanı Mustafa Küçükyaman, Isparta Genç İşadamları Derneği Başkanı Barış Gümüş, Deri Organize Sanayi Başkanı Eşref Pıtrak, Burdur Veteriner Hekimler Odası Başkanı, Mutlu Ecza Deposu sahibi ve 22’nci dönem Burdur Milletvekili Kazım Üstüner, partililer ve vatandaşlar katıldı.

Kurultay oturumu Atatürk ve şehitler için saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başladı.

İl Başkanı Bilal Şimşir’in açış konuşmasıyla devam etti.

Üretim Devrimi Kurultayı çalışmalarına başladığımızdan beri heyecanlı anlar yaşadıklarını, bu heyecanı üretici ve iş insanlarında da gördüklerini, ancak iki heyecanını paylaşmak istediğini ifade ederek başlayan Bilal Başkan, “Sayın Genel Başkanım Doğu Perinçek ve merhum Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’ın Avrupa kentlerindeki sokak ve caddelerinde hasta, halsiz, 10 metrede bir küçük tabureye oturarak kürsüye doğru ilerlerken o tabureyi tuttuğum için, Sayın Cumhurbaşkanımızın altına o tabureyi koyduğum için o dönemler çok heyecanlanmıştım. Hasta halinde vatansever eylemlerde bulunan, vatansever duygularını bize de yansıtan Sayın Cumhurbaşkanım ve Sayın Genel Başkanım beni heyecanlandırmıştı. Bir de o zamanlar Antalya İl Başkanıydım. Silivri duvarlarının yıkılışında heyecanlanmıştım” dedi.

İlk konuşmacı Vatan Partisi lideri Dr. Doğu Perinçek konuşmasında şunları söyledi: (VİDEO 1)

Isparta üreticiler yurdu. Ben de Isparta’nın damadı olarak sizlerle iftihar ediyorum.

Yurdun her yerini dolaşıyoruz. Her yerde üreticilerin çok büyük sıkıntıları var.

Üretici darda.

Bir atasözünü hatırlatmak istiyorum.

Bugün için ışık tutucu; kul dara düşünce Hızır yetişir.

Ne zaman toplum sıkıntıya düşer, Hızır da yetişir; çözümler de yetişir.

Körçıkmazlarda bulunuyor büyük çözümler.

Kendi tarihimize bakalım.

İstiklal Savaşımızda körçıkmazdan bir Cumhuriyet’le çıktı.

Ergenekon’dan çıkışta aynı

Darçıkmazlarda çıkış bizim destanlarımıza girmiş.

Şimdi bir destan daha yazacağız.

Ancak şimdi Demirci’nin değil, üreticinin destanını yazacağız.

Gül üretenlerin, elma üretenlerin destanını, kiraz üretenlerin, taştan, kayadan mermer çıkartanların destanını yazacağız.

Nasıl geldik buraya?

1980’lerde bir program getirdiler.

Kapıları, bacaları açıyoruz.

Gümrükleri kaldırıyoruz.

Tarıma destekleri kaldırıyoruz.

Devleti küçültüyoruz.

Paranın, malların giriş çıkışını serbest bırakıyoruz.

Bir liberal ekonomi getirdiler.

İdeolojisini de yaptılar.

Buna göre köylü, küçük üreticiyi, sanayici ülkenin sırtında kambur ilan ettiler.

Türkiye’yi kambur ilan ettiklerinden kurtardılar; tabii üretim de çöktü.

İşte 1980’den sonra Batı’dan, Amerika’dan dayatılan bu program sonucunda şimdi sizlerin yakındığı yere geldi Türkiye.

Ama çıkış var burada.

Nedir çıkış?

Onlar üreticiyi kambur ilan ettiler.

Biz üreticiyi baştacı yapacağız.

Türkiye’den buradan bir Üretim devrimiyle çıkacak.

Şimdiye kadar ne yaptık?

Üretmediğimize göre malları dışardan alıyoruz.

Dışardan nasıl alınır? Borçlanarak alırsın.

Borçlanma ekonomisinin bütün marifeti de gidip yalvarmak

Sonuç, 500 milyar dolara yaklaşan dış borç…

Her yıl 40-50 milyar dolar dış ödemeler açığı…

Buna can dayanmaz! İflas noktasına getirdiler.

Herkes borçlu… Üretici, devlet, tüketici, herkes borçlu…

Kredi kartı bizim Nüfus Cüzdanımız gibi oldu.

Buradan bir Üretim Devrimiyle çıkacağız.

Herkes Üretim devrimi diyor. Lafla Üretim devrimi olmaz.

Ter dökerek, sermaye ayırarak, fabrika kurarak üretim olur.

Tasarruf yaparak üretim olur.

Tasarrufu olmayanın ettiği üretim boş laftır.

Bugün tasarruf oranımız yüzde 13…

Olmaz, üretim olmaz bununla… En az yüzde 25 olması lazım.

Tasarruf yapacağız.

Tasarruf nasıl yapılır?

Kanunla, para politikalarıyla, maliye politikalarıyla, maaş politikalarıyla, vergi politikalarıyla…

Sen para basma yetkisini bile yabancıya bırakmışsın!

O zaman tasarruf yapamazsın!

Önümüzde laylaylom yok!

Zorluklar var.

Zorlukları eşitçe paylaştıracak bir hükümet meselesi var.

İçeri girdiğimizde gördüm ki güneş yanışı yüzleri ışıklı bakışlarıyla çiftçilerimiz arkalara oturmuş. Niye buraya oturdunuz dedim.  Gelin önlere doğru…

Sistem onları hep arkalara oturttu.

Önlere, tepelere kimleri oturttu?

Sıcak para komisyoncularını…

Dolar, borsa vurguncularını…

Bu sisteme son veriyoruz.

Arkada oturmak yok!

Üreticileri Türkiye’nin başına getireceğiz.

(VİDEO 2)

Şimdi size başka bir hesap veriyorum size.

Üreticilerden yana bir hükümet kuracağız.

Ki Üretim devrimi Programını uygulayalım.

Programın birinci maddesi arkadaşlar –bakın ben size pembe dizi vadetmiyorum- siz diyorsunuz ki çocuğuna iş bul! Çocuğuna iş bulmak için önce yatırıma kaynak ayıracağız.

Önümüzde zorluklar var.

Zorluklardan korkmuyoruz.

Zorlukları aşacağız.

Zorlukları aşmak için dört tane ilkemiz var.

İlki milletin gıda güvenliğini sağlayacağız.

İkincisi güvenliğin güvenliğini sağlayacağız. Yani ordumuzun, polisimizin kaynaklarından kısmayacağız. Oradan kısarsak, Mehmetçik sınır boylarında elinde tüfeği ile tok olmazsa vatan bütünlüğü kalmaz, namus kalmaz, güvenlik kalmaz.

Üçüncüsü sağlığım güvenliğini sağlayacağız.

Dördüncüsü eğitim…

Bunun dışında sermayemizi fabrika açmaya, üretime seferber edeceğiz.

Programımızın esası bu

Bu sayede daha çok insan çalışacak.

Ekonomimizi gümrüklerle koruyacağız.

Danalar girmesin bostana!

Eskiden tarım ihracatçısıydık.

Şimdi epeyce tarım ithalatçısı olduk.

Mesela 4 milyar liralık pamuk alıyoruz.

Kendi ovalarımızda yetiştireceğiz pamuğumuzu.

Bir örnek vereyim. Geçen Hafta Anamur’daydım.

Öğrendim ki, on yıl önce Anamur’da muz üretimi 50 bin ton.

Şimdi 12 kat artarak 600 bin tona çıkmış.

Niçin artmış? 10 yıl önce devlet yüzde 145 gümrük koymuş. İthalata kısıtlama getirmiş.

Bu uygulama bütün üretimler için geçerli olacak.

Gümrükler niçin icat edilmiş?

Ülke ekonomisini korusun diye!

Ülkeyi sadece Mehmetçik beklemez.

Gümrükler de ülkenin ekonomisini bekler.

Öte yandan tarımımızı destekleyeceğiz.

Ucuz faizsiz krediyle, ucuz gübreyle, ucuz tarım ilacıyla, en önemlisi ucuz mazotla destekleyeceğiz.

İran devletiyle Vatan partisi olarak konuşuyoruz.

İran’da mazot 110 kuruş.

Hadi oradan 159 kuruşa mazotu alalım; 50 kuruş da vergi koyalım…

Size 2 liradan, bilemedin 3 liradan mazotu satsak ne olur tarım?

Tarım uçar.

Bunlar dış politikayla ekonominin nasıl içiçe olduğunu, nasıl birbirine bağlandığını da gösteriyor. Enerji üreten, doğalgaz, petrol üreten komşularınızla, İran’la, Azerbaycan’la, Irak’la, Suriye’yle, Rusya’yla iyi dostluklar kurarsanız hem güvenliğimizi sağlarız hem de enerji ihtiyacımızı ucuza sağlarız.

Küçük orta sanayimizi destekleyeceğiz.

Sayın Başkanım biraz önce söyledi. İhraç ettiğimiz sanayi ürünlerimiz içinde kendi ara mallarımız yüzde 30-40. Geri kalan yüzde 60-70’i dışardan ithal ettiğimiz mallar. İhracatımızın içinde de yüzde 70 ithalat payı var. Yani sattığımız malın yüzde 30’unu ihraç ediyoruz. Geri kalanı aslında ithalat…

Bunu nasıl düzeltiriz?

Ara malların ı Türkiye’de üreteceğiz.

Bu da aslında gümrük politikasıyla doğrudan ilişkili

Atatürk Sakarya Savaşı arifesinde Tekâlifi Milliye kanunlarını çıkardı.

Her evden bir öküz, her evden bir çift çorap vs toplayarak savaşı kazandı.

Savaştan sonra 1925 yılında Aşarı (Osmanlı’nın koyduğu vergi yükünü) köylünün sırtından kaldırdı. Böylece Türkiye tarımı zenginleşti. O sayede İstiklal Savaşı’nda aldığı bir öküzü 3 öküz olarak iade etmiş oldu.

İşte Türkiye böyle bir döneme gidiyor.

Size yalan söyleyen değil, zorlukları söyleten ve herkese eşit dağıtan bir hükümet tek çaredir.

Karamsarlık yaymayalım; karamsarlığa yer yok!

Manisa’da bir madenci çıktı dedi ki, “umutsuzluk ahlaksızlıktır.”

Umutsuzluk demek, teslim olmak demektir.

Umutsuzluk demek, pes etmek demektir.

Zorluklar karşısında pes edersek, yılgınlığa gittiğimiz zaman bu ne olur, ahlaksızlık olur.

Onun için pes etmeyeceğiz, teslim olmayacağız. Türk Milletinin tarihinde büyük birikimler var. Atatürk devrimi var. Ondan önce Osmanlısı, Selçuklusu, Karahanlı, Uygur devleti, Göktürkler, Hunlar, imparatorluklar tarihi var. Biz imparatorluklar kurmuş bir milletiz. Biz Türk Milletiyiz. Kendimize güveniyoruz. Bahtımız açık olsun! Yolumuz açık olsun! Hepinizi saygıyla sevgiyle selamlıyorum azizi kardeşlerim.

Isparta Ticaret Sanayi Odası Yönetim Kurulu üyesi ve Mermerciler Odası Başkanı Mustafa Küçükyaman ile Burdur Veteriner Hekimler Odası Başkanı, Mutlu Ecza Deposu sahibi ve 22’nci dönem Burdur Milletvekili Kazım Üstüner konuşmalarında şunları söylediler:

MERMERCİLİĞİN BİLİNMEYEN GERÇEKLERİ

Maden sahasında ağaç olsun olmasın “Ağaçlandırma Bedeli” ödüyoruz.

Bilal Başkanıma bizim kayalığı gösterdim, ağaçlandırma bedeli ödediğim.

Bizim ürünlerin modasının geçmesi gibi bir durumu var. Delikli peynir gibi olan Traverten taşı bir zamanlar çok modaydı. Ama Amerika alımı durdurunca birçok arkadaşımız tabiri caizse döküldü, battı.

Kazandığımız 100 liranın 56 lirasını devlete geri veriyoruz. Yani KDV, Kurumlar ve4rgisi, ayrıca Devlet Hakları denen kesintiler, vergi vs kesintiler toplamı yüzde 56… Biz Özel İdarelere Köylere Hizmet Götürme Birliği bile pay ödüyoruz.

Ancak bizlerin, üretimin önü açılmalı… Ben bir KOBİ’yim, yaklaşık 300 kişi çalıştıran.

Mazottan dem vurdu Başkanımız. Evet, sadece ve sadece mazotu 3,5 liraya versinler, bakın ne oluyor?

Mermer blok halinde değil de işleyerek daha çok istihdam olur, daha çok katma değer yaratılır görüşü yanlış ve eksik bir bilgidir. En çok ihracat yaptığımız devlet, dünyaya her türlü ürün de ihracat yapan ihracat devi Çin’edir. Biz Çin’e blok satmıyorum derseniz bizdeki mermer ocaklarının yüzde 50-60’ı kapanır. Çin dışındaki ülkelere de blok satamıyoruz. Avrupa’da işleme maliyetleri daha farklı.

Çin’de asgari ücret 100 dolar. Sigorta birimi 100 lira. Bizde ise 1.100 lira. Maliyet ucuz Çin’de. Bizden alıyor, işliyor. Bizim işlediğimiz aynı evsafta aynı ebatta mermerde bizimle rekabet ediyor.

Burdur Veteriner Hekimler Odası Başkanı, Mutlu Ecza Deposu sahibi ve 22’nci dönem Burdur Milletvekili Kazım Üstüner konuşmasında şunları söyledi:

Üretim yapmak zorundayız. Yapmazsak ne olur? Bunun cevabını büyük Önder vermiş yıllar önce. “Çalışmadan, yorulmadan, üretmeden rahat yaşamanın yollarını aramayı alışkanlık haline getiren milletler, evvela haysiyetlerini, sonra hürriyetlerini, daha sonra istikballerini kaybetmeye mahkûmdurlar.” Bu anlamda üretim seferberliği yolunda gösterilen enerjiyi alkışlamak isterim.

Sayın Genel Başkanın buğdayın en az yüzde 25’ini gelecek yıla tohumluk ayırmak gerektiği örneğini verdi.

Bu boyutta 1994 Nisan krizinde tasarruf oranı yüzde 21 idi.

2001 Şubat’ındaki krizde tasarruf oranı gene yüzde 21 idi.

Bugün düşmüş yüzde 13’e…

Geçen yıl 15’lerdeydi.

Sekizin altı da iflastır.

Tarım ve hayvancılık deyince akla gıda geliyor ilkönce.

Gıda ülkenin ve 82 milyonun güvenliğidir.

Örneği Katar 137 bin dolar kişi başına gelirle bir ABD ambargosu karşısında dizleri titredi; açlık korkusuyla.

Yörüklerin güzel bir sözü vardır. Ambarında çok darısı olana darı vermek isteyen çok olur.

24 Ocak Kararlarıyla başladı süreç.

Siz üretmeyin biz satalım dediler.

Şeker pancarını niye üretelim dışarıdan satın almak daha ucuz dediler.

Özelleştirmeler başladı.

2007 yılında Brüksel’de AB görüşmelerinde tarım hayvancılığa verilen destekleri kaldırın, köylü nüfusunu yüzde 8’e düşürün, AB görüşmelerinin önünü açalım dendi. Bizimkiler de başüstüne dediler. 2008 yılında tarım hayvancılık destekleri kaldırıldı. 1 litre sütle 1 litre yem alamayan süt üreticisi 60 kuruş destekler de kesilince –sanki hastanın serumu kesilip ölmeye mahkûm edilircesine- 800 bin baş civarında damızlık hayvan kesime gitti. Ertesi yıl o kadar buzağı doğmadı. Et açığı oluştu. İthalata gidildi. Milyonlarca hayvan ve et ithalatı yapıldı.

İthalata dayalı bir büyümenin varacağı yer duvara toslamaktan başka yer olmaz.

Son konuşmacılar

Konuşmalardan sonra hazırlanan ortak bildirge okundu.

Sonuç bildirgesi oy birliği ilan edildi.

Kurultay akşam yemekte devam etti.

[3d-flip-book mode="thumbnail-lightbox" urlparam="fb3d-page" 
id="12654" title="false" lightbox="dark"]
Bu Haberi Paylaş

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.