Ülkemizde, Rusya’nın NATO kuşatmasına karşı Ukrayna askeri operasyonu sürerken genellikle Atlantik dünyasından pompalanan yalan dolan haberlerle milletin beynini iğfal eden medyaya karşın Aydınlık Donbas’a gitti. Dr. Mehmet Perinçek; Mariupol, Donetsk, Berdyansk, Energodar, Melitopol gibi harekâtın sürdüğü şehirlerde Rus ve yerel yetkililerle buluştu, sivil insanlarla konuştu. Perinçek’in izlenimlerini gerçeği arayan KıvılcımHaber okuyucu ve izleyicilerinin bilgi ve ilgilerine sunuyoruz.

1). Neonaziler sivilleri yiyecek karşılığı ‘satıyor’

29 Nisan – 1 Mayıs tarihleri boyunca Rusya Savunma Bakanlığının davetlisi olarak Donbass ve diğer harekât bölgelerinde bulundum. Sırasıyla Mariupol, Donetsk, Berdyansk, Energodar, Melitopol gibi şehirlerde Rus ve yerel yetkililerle buluştum, sıradan insanlarla konuştum.

Bu süreçte harekâtın gidişatından bölgenin yerlilerinin yaşadıkları sorunlara kadar birçok konuya dair bilgiler edindim. Ukrayna krizini, Donbass sorununu yakından takip etmiş, konu üzerine oldukça okumuş, yazmış, toplantılara katılmış biri olarak dahi olayları yerinde görmenin bambaşka bir şey olduğunu belirtmek isterim.

Mariupol’ün girişi. Arkada Azovstal. Bize eşlik eden “Z” harfli Rus zırhlısı.

TÜRKİYE’DEN TEK KATILIMCI

Donbass bölgesine geçmek için 28 Nisan gecesi Don nehri kıyısındaki Rostov şehrinde buluşuyoruz. Savunma Bakanlığı yetkilileri, bu davetin amacını şöyle açıklıyorlar:

“Rusya’nın harekâtına ve Ukrayna meselesine dair Batı medyasında çok fazla yazılıp çiziliyor. İstedik ki, bölgeyi kendi gözlerinizle görün, yetkililerle, halkla istediğiniz gibi konuşun, onlara istediğiniz soruları sorun, dilediğiniz gibi kayıt yapın, sonrasında da Batı’da yazılanlarla gördüklerinizi, duyduklarınızı kıyaslayın.”

Heyette Fransa, İzlanda, Almanya, Hindistan, Arap dünyası gibi ülkelerden basın mensupları da var. Türkiye’den başka katılımcı bulunmuyor.

KİEV, GAZETECİLERİ VE AYDINLARI HEDEF ALDI

Rostov’dan kısa bir süre sonra sınıra varıyoruz. Sınırın öbür tarafında bizi “Donetsk Halk Cumhuriyeti’ne hoş geldiniz!” diye karşılıyor Rusya Savunma Bakanlığından Albay A. Gezi programı, gizli tutuluyor, gidilecek yere varıldığında ancak bilgi veriliyor. Gezi kapsamındaki bazı bölgeler ve geçilecek yollar, Ukrayna mevzilerine oldukça yakın.

Kolu ve bacağında beyaz bandajlı Rus askeri.

Albay A., Kiev’in geziyle ilgili katılımcı gazeteci ve aydınları suçlayıcı bir açıklama yaptığını söylüyor. O yüzden Ukrayna tarafından her türlü provokasyon beklenebilir. Albay A., arkasından sözü 3 gün boyunca gezinin güvenliğini alan Rus Özel Kuvvetlerinin en seçkin birliklerinden birinin komutanına veriyor. Ekip komutanı, güvenlik kurallarını aktarıyor:

Yabancı basın mensupları iş başında. Mariupol.

UZAKTAN BİR ISLIK SESİ GELİRSE…

“Hepimiz evimize sağ salim gitmek istiyorsak bu kurallara uyacağız. Otobüsten inildiğinde benim çocuklar, gidebileceğiniz yerin sınırını belirleyen bir halka oluşturacak. Dışına kesinlikle geçilmeyecek. Şehrin içi Ukraynalıların döşedikleri mayınlarla dolu. İkincisi: Uzaktan bize doğru yaklaşan bir ıslık sesi duyarsanız, benim komutumu dinleyeceksiniz. Yat dediğimde herkes yatacak, kulaklarınızı kapatacaksınız, avazınız çıktığı kadar bağıracaksınız. Binaların vs. içine koşuşturmak yok. Ukraynalılar, apartmanları dahi mayınladılar. Her durumda bizim çocuklar sizi güvenli yerlere götürecek. Kurallara uyarsanız kimseye hiçbir şey olmaz.”

Kolunda “Z” harfi ve beyaz bandajıyla Rus askeri.

‘ANNEM BENİM ÖZEL OLDUĞUMU SÖYLÜYOR’

Daha sonra çelik yelekler ve kasklar dağıtılıyor. Ekip komutanı ve yardımcısı, gezi sonuna kadar olduğu üzere bizim araçla yolculuk ediyor. Gözlüklerden maskelerine, kulaklıklı mikrofonlu telsizlerinden kıyafetlerine silahlarına kadar tam teçhizatlılar. Boy pos da yerinde. Günümüz tabiriyle karizma tam. Ama birden yardımcısının sırtındaki dikili bez çıkartma gözüme çarpıyor: “Annem benim özel olduğumu söylüyor.”

Camları kırılmış, “Z” harfli sivil bir araç. Mariupol.

İLK DURAK: MARİUPOL

Zırhlı araçların eskortluğunda gideceğimiz ilk durağı yine tüm yolculuk boyunca bizle seyahat eden Albay A. açıklıyor: Mariupol.

Mariupol, Azak Denizi kıyısındaki en büyük şehir. Limanı, sanayisi ve konumuyla stratejik önem taşıyor. Rusya’nın harekâtıyla birlikte en şiddetli çatışmaların yaşandığı bölge.

KADIN KILIĞINA GİREN UKRAYNA CASUSU

Hareket ediyoruz. Sınırdan daha uzaklaşmadan uzun bir insan kuyruğu görüyoruz. Rusya tarafına geçmek için başvurular orada yapılıyormuş. Ciddi bir süzgeçten geçiriliyorlar. Suçlular ve Ukrayna casusları ya da sabotajcıları ayıklanıyor. Kadın kılığına girip “Belgelerim yandı” diyerek sızmaya çalışan Ukrayna görevlileri de olmuş. En önemli sorun: Birçok kişinin gerçekten belgesi yok.

Azak Denizi, solumuzda ilerliyoruz. Bu şekilde giderseniz Mariupol’e varırmışsınız. Albay A. “Nasıl, Kemer gibi değil mi?” diyerek gülüyor. Meğer en az 10 defa Kemer, Side bölgelerinde tatil yapmış.

Laleler Mariupol’ün her yerinde.

RUS TOPÇULARI AZOVSTAL’İ VURUYOR

Sabah 07.00 gibi şehrin girişinde yolun kenarında duruyoruz. Bir süre bekleyeceğiz. Otobüsten iniyorum. Yolun kenarındaki otlara basmak yasak. Her yerden mayın çıkabilir. Birden top sesleri duyuluyor. Ardından ufuktan yoğun siyah dumanlar yükseliyor. Rus topçuları, Azovstal Fabrikası’nı vuruyor.

İÇERİDEKİ REHİN SİVİLLER

Çatışmalarda alan kaybettikçe Ukrayna Silahlı Kuvvetleri ve Azak Taburları, Azovstal Çelik Fabrikası’na doğru çekilmiş ve sonunda orada kuşatılmış şekilde kalmışlar. Tabii yanlarında birçok sivili de ya kandırarak ya da zorla götürerek. Azak Taburlarının çatışmalar boyunca sivil nüfusu canlı kalkan olarak kullandığı çok kez dile getirilmişti. Azovstal’de de aynı taktiği uyguluyorlar. Siviller rehin olarak tutuluyor. Hatta 3 günlük ateşkesle insani koridor açılmasına rağmen tek bir sivilin dışarı çıkmasına izin verilmemiş.

Azovstal’den yükselen dumanlar.

400 YABANCI ASKER

Ancak içeride sadece Ukraynalı güçler ve siviller değil, çok sayıda yabancı asker de bulunuyor. İçlerinde üst düzeyler de var. “Resmi” görevleri belki artık yok ama hâlâ devletlerinin verdikleri görevleri icra ediyorlar. Şimdiye kadar tespit edilenler: İngilizler, Fransızlar, Belçikalılar, Hollandalılar, Polonyalılar. Batılıların Azovstal’e ilgisi de esas olarak bundan kaynaklanıyor. Üst düzey bir Kanadalı generalden de bahsediliyor.

İçerideki yabancı askerleri dünya kamuoyundan gizleyerek kurtarmak için koridoru hep Ukrayna tarafına açmak istediler ama Rus tarafı bunu kabul etmedi.

Mariupol’de görüştüğümüzde Donetsk Halk Cumhuriyeti Lideri Denis Puşilin de istihbarat kaynaklarından ve Ukraynalı esirlerden aldıkları bilgiler üzerinden 400 yabancı asker olduğunu söyleyecek. Ancak resmi olarak yabancı askerlerin varlığını teyit edemeyeceğini, aynı şekilde reddetmeyeceğini de ekleyip, “Azovstal kurtarılınca göreceğiz.” ifadelerini kullanacak.

YERİN DOKUZ KAT ALTINA İNEN SIĞINAK

Azovstal, Sovyet zamanı yapılan bir fabrika. Nükleer savaş ihtimaline karşın fabrikanın altına dokuz kat inen devasa bir özel sığınak da inşa edilmiş. Binlerce kişi kalabiliyor. Rus yetkililer, dışarıdan bombaların sığınaklara ciddi anlamda zarar vermeyeceğini biliyorlar. Sivillere zarar gelmemesi adına da taarruzdan vazgeçilmiş durumda. Putin’in “Saldırı yok ama sinek uçurmayacaksınız.” talimatı var. Şimdilik uçak bombardımanı ve top atışlarıyla yetiniyorlar.

“Peki, bunlar sivillere zarar vermez mi?” diye soruyorum. Hem uydu hem İHA’lar aracılığıyla bilgi topladıklarını, içeriden de bilgi geldiğini, ayrıca kaçanların anlattıklarından da hareket ettiklerini söylüyorlar. Bombardımanın esas amacı, içerdekilerin psikolojisini bozmak. İki haftalık su, yiyecek, ilaç stokları kalmış durumda. En geç iki haftaya Azovstal’in teslim olması bekleniyor. Ya da kuşatmayı yarmaları gerekiyor. O da mümkün gözükmüyor.

BİR SİVİL 66,6 KG ERZAK DEĞERİNDE

Bu satırları yazarken yeni bir haber ulaşıyor. Azovstal’deki Azak Taburları, fabrikadaki 15 sivili bir ton yemek ve ilaç karşılığı bırakmayı teklif ediyorlar. İlk başta kandırarak canlı kalkan olarak kullandıkları sivilleri, şimdi kişi başına 66,6 kg gıdaya “satmaya” çalışıyorlar.

Bu bilgi de içerideki erzak stoklarının tükenmeye başladığını teyit ediyor.

Dile getirilen başka bir iddiaya göre ise Ukrayna güçleri, bile bile Azovstal’de kuşatma altında kaldı ve şehirden çıkma fırsatını değerlendirmedi. Amaç, oldukça korunaklı olan bu sığınakta sivilleri de rehin tutarak Rusları oyalamak ve onlara zaman kaybettirmek. Azovstal hikâyesinin sürmesiyle Ruslar, Mariupol defterini tamamen kapatıp güçlerini diğer bölgelere kaydıramıyor.

BEYAZ BANDAJLARIN SIRRI

Artık Mariupol’e girmek üzere otobüslere biniyoruz. O sırada Rus Özel Kuvvetlerinden askerler, birbirlerinin kollarını ya da bacaklarını beyaz renkli koli bantlarıyla sarıyorlar. Kimisi ise beyaz renkli pazu bandını takıyor ya da basit bir beyaz bez parçası bağlıyor.

“Çatışmaya mı girecekler ne?” diye sormadan edemiyorum kendi kendime. Çünkü Rusya’nın özel harekâtının başlamasıyla çatışmaların çoğu şehirlerde cereyan ediyor ve tarafların birbirlerini karıştırmaması için Ruslar beyaz, Ukraynalılar ise mavi bandaj takıyor.

Hatırlarsınız, Buça olaylarında da bu bandaj konusu gündem olmuştu. Rus yetkililer, yerde yatan ölülerin beyaz bandaj taktığını gösterip, Ukrayna tarafının iddialarını yalanlamışlardı.

Bandaj çatışmaya alamet o yüzden. Yok, gezi boyunca şahit olduğumuz üzere her ana karşı harekât bölgesinde her asker takıyormuş.

‘Z’ VE ‘V’ HARFLERİ NE DEMEK?

Beyaz bandaj dışında Rus tarafının başka bir sembolü de Latin “Z” ve “V” harfleri. Zırhlılardan tutun da sivil araçlara, askerlerin sırtlarından kollarından sokaklarda duvarlara kadar her yerde bu iki harfi görüyorsunuz.

Bu harfler, ilk başta harekâtla birlikte zırhlı araçların üzerinde belirmiş daha sonra tüm Rusya’yı sarmıştı. Harekâta halk desteğinin bir sembolüne dönüşmüştü. Sosyal medyadan sokaklara her yerde karşınıza çıkıyordu. Ama harekât bölgesinde neredeyse günlük hayatın görsel bir unsuru haline gelmiş.

İlk başta bu harflerin üzerinde bulundukları tankların bağlı oldukları bölgeyi gösterdiği iddia edildi. Ancak Savunma Bakanlığı yaptığı açıklamayla “Z” harfinin “Zafer için”, “V” harfinin ise “Kuvvet gerçekte” ve “Görev tamamlanacak” anlamlarına geldiğini açıklamıştı.

Yaptırımlarla birlikte Batılı birçok marka reklamlarındaki “Z” ve “V” harflerini kullanmayı bırakırken, Almanya’da da bu harflerle gösteri düzenlenmesi yasaklandı.

YIKILMIŞ ŞEHRİN LALELERİ

Mariupol için artık hareket ediyoruz. Daha girerken şehrin yanmış binaları, devrilmiş kamyonlar, araçlar göze çarpıyor. Film seti ve dekoru gibi, ancak her şey gerçek. Karşılaştığınız manzara, gözünüzün önünde o çatışmaları da canlandırıyor. Otobüsten indiğimizde ve insani yardımın dağıtıldığı okul tarafına gittiğimizde de yerlerde cam kırıklarından yanmış evlerin kalıntılarına kadar çatışmaların bütün izlerini görüyorsunuz.

Bu tabloyu değiştiren tek unsur laleler. Laleler, yabani ot gibi her yerde bitiyor. Evlerin bahçelerinden yol kenarlarındaki otluklara kadar… Dikkatimi çektiğini fark eden Albay A. “İstanbul kadar çok değil herhalde.” diyor. Aslında İstanbul’da bu kadar yabani yetişen lale görmek mümkün değil. Ama yine de “Tabii, dünyaya İstanbul’dan yayıldı.” diye onaylıyorum sözlerini.

2). Donbass halkı: Savaşı bitiren savaş!

Donetsk’te halkın birinci gündemi Kiev rejimi ve neonazi tehlikesi. Halk, ‘Burada yıllardır bombalanıyoruz. Bizimki can değil mi! 8 yıllık savaşa son veriliyor.’ dedi     

Dr. Mehmet Perinçek, Rus Savunma Bakanlığı’nın davetlisi olarak 29 Nisan – 1 Mayıs tarihleri arasında Rusya’nın Ukrayna harekâtı bölgesinde bulundu. Perinçek’in bu gezisiyle ilgili dün başlayan yazı dizisine bugün devam ediyoruz. Yazı dizisi toplam dört gün sürecek.

Mariupol’de okulun orada toplanıyoruz. Tek bir camı sağlam değil. İçi harabeye dönmüş. Ukraynalılar mevzi olarak kullanmışlar. Saat 09.00’da insani yardım dağıtımı yapılacak. Mariupol’in yerlileriyle konuşmaya başlıyoruz.

Mehmet Perinçek, Donetsk Halk Cumhuriyeti’nin lideri Denis Puşilin ile birlikte.

‘EVİMİZİ AZAK TABURLARI BOMBALADI’

En büyük sorun konut. Birçok ev girilecek durumda değil. Azak Taburları, evleri basmışlar, dairelerde yaşayanları zorla çıkartıp bodruma göndermişler, bir kısmını da kasıtlı katlarda tutmuşlar. Savaş hukukuna aykırı şekilde evlere silahlar yerleştirmişler. Çatı katlarına ise keskin nişancılar konuşlanmış.

Yerli halk, daha Ruslar gelmeden bazı apartmanların bizzat Azak Taburları tarafından bombalandığını belirtiyor. Bir kadın, parmağıyla kendi dairesini işaret ediyor. “Annemin külleri hâlâ orada. Ruslar yoktu daha, 10 Mart’ta evimizi bombaladılar.” Amaç, Rusya’yı daha sonra sivil katliamıyla suçlamak.

Yaşlı bir teyze anlatıyor:

“Çatışmaların daha birinci gününde Azakçılar avlumu ele geçirip silahlandırdılar. Daha o zamandan evsiz kaldık. Asansörde yaşadık. 9 katlı apartmanın her dairesinin kapısını kırıp zorla içeri girdiler. Alt komşunun çelik kapısı vardı, el bombasıyla havaya uçurdular.”

2014 REFERANDUMUNUN İNTİKAMI

“Ukrayna, devlet olarak benim için bitti; ben, Ukrayna vatandaşıyım ama artık benim için öldü.” sözlerini Mariupollülerden çok sık duyuyorsunuz. Birçoğunun çatışmalar sırasında açılan insani koridorlardan haberi dahi olmamış. Bir şekilde duyanlar ise Azakçılar tarafından engellenmiş.

Azakçıların Mariupol sakinlerinden nefret etmesinin özel bir sebebi var. 2014’te Maydan olaylarından sonra Donetsk’in bağımsızlığını ilan etmesiyle Mariupol’de de referandum yapılmış ve şehir, Donetsk Halk Cumhuriyeti’ne katılma kararı almıştı. Ancak Donetsk güçleri şehri ellerinde tutamamış ve Mariupol tekrardan Ukrayna’nın kontrolüne geçmişti. Orta yaşlı bir erkek, “işte bunun da intikamını almak istediler bizden” diyerek harabe şehri gösteriyor ve Azak Taburlarının halka yaptığı muameleyi anlatıyor.

Genç bir çiftle konuşuyoruz. Çatışmalar döneminde Azakçıların hiçbir şekilde halkla iletişim kurmadığını, halka hiçbir yardımda bulunmadıklarını, ancak Rus askerlerin yardımlarına her türlü koştuklarını ifade ediyorlar.

Savaşta yanan tanklar, hala Mariupol sokaklarında…

YOL KENARLARINDAKİ MEZARLAR

Şehirdeki diğer önemli bir sorun ise iletişim. Ne cep ne normal telefonlar çalışıyor. İnsanlar, şehirden ayrılmış yakınlarıyla hiçbir şekilde iletişim kuramıyor. Ayrıca gaz, elektrik, su da yok. Çöpler, başka bir dert. Sıcaklar başlayınca sorun yaratabileceği söyleniyor.

Hayatını kaybedenlerin gömülmesi de ayrı bir acı. Okulun önüne gelen bir kadın günlerdir annesinin naaşının avluda durmasından şikâyetçi. Yetkililerden sorunun çözümü için söz alıyor. Sayfamızda fotoğrafını gördüğünüz üzere sokakta yolların kenarlarında geçici mezarlar var. Kimisi çareyi bu şekilde bulmuş. Daha sonra bu mezarların taşınacağı ifade ediliyor.

Yol kenarında mezarlar görülüyor.

RUBLEYE GEÇİŞ BAŞLADI

Ukrayna tarafı Mariupol ellerinden çıkınca emekli maaşlarını yatırmayı da kesmiş. Dolayısıyla kentte para sıkıntısı da var. Ruble yavaş yavaş grivnanın yerini alacak gibi gözüküyor. Şimdiden altyapısı yapılıyor.

Ama her şeye rağmen çatışmaların durmasıyla kente geri dönüşler de başlamış. Konuştuğumuz insanlar gözyaşları içinde “Burası bizim evimiz, ne olursa olsun buradan ayrılmayacağız.” diyor.

‘TOPRAK BÜTÜNLÜĞÜ SAĞLANANA KADAR DEVAM’

Rusya’nın gönderdiği insani yardımın dağıtılmaya başlamasıyla okulun olduğu bölgeye Donetsk Halk Cumhuriyeti’nin lideri Denis Puşilin geliyor. Kask veya çelik yeleği yok, ama beline tabancasını takmış:

“Batı ve Ukrayna basını devamlı yalan yazıyor. Sadece Ukrayna bombalarına değil, yalanlara karşı da savaşıyoruz.”

Azakçılar, Mariupol’ü kendilerine göre kahraman şehir yapmak, sembol haline getirmek istediler. Ama olmadı. Çok sayıda savaş suçu işlediler. Hepsini belgeliyoruz. Mariupollüler harekâttan önce de, şu son 8 yıl boyunca da büyük baskı altındalardı.

Önümüzde artık yeni, ertelenemez görevler var. Mariupol’ü yeniden inşa edeceğiz, altyapı sorununu çözeceğiz. İlk olarak şehirdeki mayınları temizledik.

Ukrayna, askeri birimlerin bulunmadığı bölgeleri de vuruyor. Biz, Donetsk’in toprak bütünlüğünü sağlayana kadar devam edeceğiz. Amacımız azami sayıda düşmanı imha etmek, bununla birlikte sivil kayıpları asgariye indirmek.”

DONETSK, RUSYA’YA KATILACAK MI?

Puşilin’e Donetsk’in geleceğinin nerede olacağını soruyoruz, Rusya’yla birleşme referandumunu hatırlatıyoruz. Referandumda Rusya’yla birleşme kararı çıktığının altını çiziyor. Ama ilk hedeflerinin toprak bütünlüğünü sağlamak olduğunu, ardından Rusya’yla birleşme sürecinin başlayacağını vurguluyor.

Tayyip Erdoğan’ın isteği üzerine Azakçıların rehin tuttuğu 150’den fazla Türkün Rus kuvvetleri tarafından kurtarıldığı camii de Mariupol’de bulunuyor. Ancak ters bir tarafta kaldığı için orayı göremiyoruz.

Ukrayna’nın attığı Toçka U füzesi

YANMIŞ TANKLAR, ATILMIŞ FÜZE PARÇALARI

Mariupol’ün şehir merkezinden ayrılıyoruz. Bir sonraki durak çatışmaların yine en yoğun yaşandığı Mariupol limanı. Ukrayna mevzilerine yaklaşmamak adına yolu oldukça uzatarak gidiyoruz.

Yolda gördüğümüz sivil arabalardan neredeyse yarısının camları ya kırık ya çatlak. Bazı arabaların üzerine tükenmez kalemle yazılmış “ÇOCUK VAR” kâğıtları yapıştırılmış. Ayrıca yol üzerinde çok sayıda imha edilmiş Ukrayna zırhlı araçlarına ya da atılmış füze parçalarına rastlıyoruz. Çok sayıdaki Rus kontrol noktaları da güvenliği sağlıyor.

Mariupol Limanı

KARAGÂHTAN ÇIKAN HİTLER PORTRESİ

Yol uzun, vakti boşa geçirmemek üzere sohbete başlıyoruz. Mariupol, Azak Taburlarının en önemli merkezlerinden biriymiş. İstisnasız hepsi, Nazi ideolojisiyle donanmış. Ruslar, çok kısa bir süre önce Azakçıların Mariupol’deki gizli karargâhını bulmuş. Bir yetkili, bu karargâhtan kendi çektiği fotoğrafları gösteriyor. İşlemeli Hitler portrelerinden Nazi sembollerine kadar her türlü faşist ideolojiyi temsil eden “dekor” mevcut. O fotoğraflardan örnekleri sayfamızda da görebilirsiniz.

Aklıma Sovyet zamanı çekilen meşhur “Olağan Faşizm” (1965) belgeseli geliyor.

Azak Taburu Karargahı’ndan çıkan Hitler portresi

‘HİTLER: DEMOKRAT’

Azakçılar hakkında çok şey duymama rağmen duvarlarındaki bazı posterler, insanı dehşete düşürüyor. Sadece Rus devletine, Kremlin’e değil, bütün Ruslara nefret kusan, hepsini ortadan kaldırma iddiasında slogan ve resimlerle dolu. Hele bir de kitap var ki, başlığı: “Hitler: Demokrat.”

Azak Taburu’nun neonazi armaları.

UKRAYNA ORDUSUNDA UYUŞTURUCU

Azakçıların kendi çektikleri bazı videolar da ele geçirilmiş. Ortaçağdan kalma törenler. Bahçeye konulan putların etrafında toplanıp bileklerini kesip kanlarını toprağa akıtıp yemin ediyorlar. “Uyuşturucu kullanmadan mümkün değil herhalde” diyorum. Gerçekten de Azak Taburlarında ve Ukrayna Ordusunda çok yaygınmış. Hatta bir Ukraynalı esirin ifadesini izletiyorlar. Üst kademelerin talimatıyla ağrı kesici adı altında uyuşturucu hap dağıtıldığını anlatıyor.

Neonazilerin canlı kalkan yaptığı sivil gemiler.

‘AZAK TABURLARI VE ORDU ARASINDA FARK KALMADI’

“Peki, Ukrayna Ordusuyla Azak Taburları arasında bir fark yok mu? Ne de olsa Sovyet geleneğinden geliyor, düşman da olsa bir asker kültürüne sahip değiller mi?” sorusunu yöneltiyorum. “İlk başlarda bunu vurgulamaya çalıştık, hatta Ukrayna Ordusuna ‘siz, gerçek askerlersiniz, gelin konuşalım’ da dedik.” diyorlar. Onları yüreklendirmeye çalışmışlar. Ben de Putin’in harekâtın başında bu temelde yaptığı konuşmayı ve Ukrayna Ordusu komuta kademesine seslenmesini hatırlatıyorum.

Ama anlamışlar ki aralarında pek fark kalmamış. Ordu içerisinde çok ciddi bir temizlik yapılmış, NATO’nun da tüm gövdesiyle girmesi önemli bir etken olmuş. Neonazizm orduyu da sarmış. Zaten Kiev rejiminin resmi ideolojisi.

KRUŞÇEV’İN SUÇU

Bu arada Rus yetkililer arasında Kruşçev’e de bu çerçevede tepki var. Kırım’ın Ukrayna’ya vermesi ayrı. İkinci Dünya Savaşı sırasında Nazi Almanya’sıyla işbirliği yapan Banderacıları Kruşçev, af çıkartarak serbest bırakıyor. Bugünlere gelinmesinde Kruşçev’in de payı olduğu düşünülüyor. Dönemin Sovyet liderinin Ukrayna kökenli olduğunu tekrar hatırlatalım.

MARİUPOL LİMANINDA REHİN ALINAN GEMİLER

Artık Mariupol limanına varıyoruz. Yerle bir olmuş durumda. Çatışmaların şiddeti hemen göze çarpıyor. Hayalet şehir gibi. Limanın karadan girişinde patlamamış mayınlar da görüyoruz. Limanda da Mariupol merkezde ya da Azovstal’de uygulanan taktik kullanılmış. Azakçılar, sivil gemilerin çıkmasına izin vermeyip limanın çevresini, denizi mayınlamışlar. Bu sefer sivil gemileri canlı kalkan olarak kullanmışlar. Rehin tutulan gemilerin mürettebatının da gemilerden çıkmasına izin verilmemiş.

Rus Ordusu, üzerinde ‘Z’ yazan yardım paketi dağıttı.

MAYIN TEMİZLİĞİ

Liman, Mariupol’de Rusların kontrol altına aldığı son yer. Denizde ve karada mayın temizliği faaliyetleri devam ediyor. Bizzat bu faaliyetlere tanık oluyoruz. Hatta Donetsk Halk Cumhuriyeti’nin bu konudaki yetkilisi, bu çalışmalarla ilgili bilgi de veriyor. Şimdiye kadar Donetsk sınırları içinde Ukrayna’dan ele geçirilen bölgelerde 10 binden fazla patlayıcı madde etkisiz hale getirilmiş.

Limandan da Azovstal görünüyor. Tekrardan top sesleri duyulmaya başlıyor ve takiben çıkan siyah dumanlar.

MOSKOVA’DA NATO GENİŞLEMESİ, DONETSK’TE FAŞİZM TEHLİKESİ

Gece kalmak üzere Donetsk’e gidiyoruz. Donetsklilerin temel mesajı: “Burada savaş yeni başlamadı. 8 yıldır sürüyor. 8 yıldır bombalanıyoruz, sivil yerleşim yerlerinde terör saldırıları oluyor, kadınlar, çocuklar 8 yıldır ölüyor. Minsk Anlaşmaları’na Kiev hiçbir zaman uymadı. Batı, bunlara hiçbir zaman sesini çıkarmadı. Bizimki can değil mi! Rusya’nın harekâtı bu sürecin bir sonucu, yoksa savaşın başlangıcı değil. Tam tersine 8 yıllık savaşa son verecek.”

Gerçekten de kaldığımız otelden Donetsk’in mahallerine o gece yapılan füze saldırılarını duyuyoruz. Ertesi sabah öğreniyoruz ki, hayatını kaybeden siviller mevcut.

Moskova’da Ukrayna meselesi konusunda ana gündem NATO’nun genişlemesi ve ABD saldırganlığıysa, Donetsk’te birinci sırada Kiev rejimi ve Neonazi tehlikesi var.

3). ‘ikinci Çernobil’ dedikleri santrale girdik

Batı’nın “ikinci Çernobil faciası olacak” diye yaygara kopardığı Zaporoje Nükleer Santrali’nde durum ne?

‘Sovyet Bayraklı Nine’ nasıl sembole dönüştü? PKK/YPG’den gelip neonazilerin safında savaşan paralı askerlerin akıbeti ne oldu?

Rusya’nın kontrolüne geçen bölgelerin geleceği ne olacak?

Dr. Mehmet Perinçek, Rus Savunma Bakanlığı’nın davetlisi olarak 29 Nisan – 1 Mayıs tarihleri arasında Rusya’nın Ukrayna harekâtı bölgesinde bulundu. Perinçek’in bu gezisiyle ilgili pazartesi başlayan yazı dizisine devam ediyoruz.

30 Nisan günü sabah erkenden Berdyansk şehrine gitmek üzere yola çıkıyoruz. Berdyansk, Donetsk Halk Cumhuriyeti sınırları içinde değil. Zaporoje bölgesinde. Şehirde silahlı çatışma yaşanmamış; Rusya, şehri sorun olmadan kontrolü altına almış. Dolayısıyla şehirde yıkım yok. Mariupol’le kıyaslandığında toplumsal hayat çok daha hareketli.

Mehmet Perinçek, Zaporoje Nükleer Santrali’nin önünde.

‘OKULLARDA ÇOCUKLARA RUS NEFRETİ AŞILANDI’

Berdyansk’ta ilk başta şehrin geçici başkanı Aleksandr Saulenko ile buluşuyoruz. Saulenko mühendis kökenli. Eski yönetim terk edince, “şehir sahipsiz kalmamalı” diye düşünerek kolları sıvamış:

“Şehrimiz gördüğünüz üzere sakin, günlük hayat canlı. Kafeler, restoranlar çalışıyor. Eski polis teşkilatı görevine devam ediyor. Şimdiye kadar yaşanan bir terör eylemi, patlama vs. yok. Şu an bir geçiş dönemindeyiz. Nüfusumuz 100 bindi. Şehri terk edenler oldu. Ayrılanlar, sadece Ukrayna tarafına değil, Kırım’a da gitti. Şimdi 60-70 bin kişiyiz. Buna ek olarak 10 bine yakın da çatışma bölgelerinden gelenler var. Bunlar içinden Mairupol’e geri dönüşler de başladı. Ukrayna tarafına gitmek isteyenleri de engellemiyoruz.

Burada halk, hep Rusça konuşur. Ancak Rusça, resmi dilden çıkarıldı. Ama toplum sokakta Rusça konuşmayı bırakmadı. 8 yıl boyunca üzerimizde baskı kuruldu. Okullarda küçücük çocuklara Rus karşıtlığı öğretildi, komşularından nefret etmek aşılandı.

Mayıs sonunda artık maaşları ruble olarak vereceğiz. Ama grivna da geçmeye devam edecek. Bazı eski yönetimden memurlar boykot ediyorlar, iş yerlerine gelmiyorlar. Şehir idaresini yeniden yapılandırıyoruz.

Rubleye geçmemiz Rusya’ya katıldığımız anlamına gelmiyor. Ukrayna’daki gelişmelere göre şehir halkı da kendi kararını verecek. Halkın çoğunluğu Rus Ordusunun gelişinden memnun.”

RUSYA’NIN KONTROLÜNE GEÇEN  BÖLGELERİN GELECEĞİ

Bu son konu gerçekten önemli. Rus Ordusunun kontrolü altına giren bölgelerin geleceği ne olacak? Bu meseleyi her gittiğim yerde yerel ve Rus yetkililerle konuştum. Aşağı yukarı aldığım yanıtlar aynı. Birincisi; şimdilik bu mesele öncelikli değil. Şehirlerinde güvenliği sağlamak ve toplumsal-ekonomik hayatı inşa etmek esas görev. Çünkü halk gitmek istemiyor, kendi memleketlerinde yaşama kararlılığında. Sonra gidişata ve Ukrayna’daki gelişmelere bakacaklar. Ve sonunda kararı halk verecek. Putin ya da Rus Ordusu değil. 4 seçenek var:

1. Rusya’ya katılmak.

2. Donetsk ve Lugansk gibi bağımsızlığını ilan etmek.

3. Ukrayna’dan kopan diğer bölgelerle birleşerek yeni bir Ukrayna kurmak. Aynı Kuzey-Güney Kore vd. gibi.

4. Ukrayna’da makul bir iktidar oluşursa federatif Ukrayna içinde özerk bir bölge olmak.

Birinci seçenek, ağırlıklı gibi duruyor. İkinci seçenek, en zayıf olan. Ama şu anki geçiş sürecinde yaşanan, bağımsız bir devlet gibi hareket etmek. Geçici olduğu kesin. Üç ve dördüncü seçenekler, hep vurgulandığı gibi “gidişata göre”.

Rus askerleri, nikâh sırasında kapıda nöbet tutuyor.

NİKÂH TÖRENİNDE

Berdyansk’ta şehrin başkanıyla buluşmadan sonra hep birlikte evlendirme dairesine geçiyoruz. Rusya’nın harekâtından sonra ilk nikâh töreni gerçekleşecek.

Altı çiftin nikâhı, birden uluslararası toplantı görünümü alıyor. Şehrin başkanı nikâhı kıyarken konuşma yapmayı da ihmal etmiyor, Kiev rejiminin belediye ve nüfus kayıtlarını götürmesinden, imha etmesinden ve bu yöndeki çalışmaları bloke etmeye çalışmasından dert yanıyor. Evlilikler, Ukrayna kayıtlarına geçmiyor. Nikâhlar, yeni Berdyansk yönetiminin mührüyle resmileşiyor.

Tabii konu, basit bir nikâh töreni meselesi değil. Normal hayata dönüşün en önemli göstergelerinden biri. Geleceğe umutla bakmanın da.

Berdyansk’ta evlendirme dairesine geçiyoruz. Rusya’nın harekâtından sonra ilk nikâh töreni yapılıyor. Tören, Normal hayata dönüşün en önemli göstergelerinden biri.

‘SOVYET BAYRAKLI  NİNE’ FIRTINASI

Harekâtın sembolü olan Sovyet Bayraklı Ninenin duvar resmi.

Nikâh töreninden “Sovyet Bayraklı Nine”nin duvar resminin yapıldığı yere geçiyoruz. “Sovyet Bayraklı Nine”, Rusya’da Ukrayna harekâtının en önemli sembollerinden biri oldu.

Ukrayna askerleri bir köye girdiğinde yaşlı bir kadın onları Rus zannedip evindeki SSCB bayrağıyla yanlarına gelmiş. Ukraynalı askerler de bütün bu anları telefonla kaydedip kadınla alay etmişlerdi. Erzak yardımı verme bahanesiyle yaşlı ninenin elindeki bayrağı almışlar ve ezmişlerdi. Nine, onların Ukrayna askeri olduğunu anlayınca erzak yardımını iade etmiş ve Sovyet bayrağının çiğnenmesine şu sözlerle tepki göstermişti: “Atalarım o bayrak için savaştı, eziyorsun, geri ver!” Nine, sonrasında da Ukrayna askerlerin ezdikleri bayrağı uzun süre geri almaya çalışmıştı.

Kolunda ‘Sovyet Bayraklı Nine’ arması taşıyan bir Rus askeri.

Ukrayna askerlerinin alay etmek maksadıyla sosyal medyaya yükledikleri bu video, kısa sürede tüm Rusya’yı sardı. Her yerde ismi bilinmeyen “Sovyet Bayraklı Nine” resimleri görülmeye başlandı. Resimlerde de kadının gölgesi, Stalingrad’daki meşhur “Anavatan” heykeli olarak yansıtılıyordu. Artık Rusya’da birçok şehirde “Sovyet Bayraklı Nine” heykelleri dikiliyor. Hatta 9 Mayıs Zafer Bayramı’na kadar o bölgenin Ukraynalılardan kurtarılıp ninenin Kızıl Meydan’daki askeri geçit törenine getirilmesi konuşuluyordu.

Nine, haliyle harekât bölgesinde de çok meşhur. Mariupol’ün geçici başkanı şehre heykelinin dikileceğini açıkladı. Rus askerlerinin kollarında da ninenin bez çıkartmasının dikilmiş olduğunu çok sık görüyorsunuz. Berdyansk’ta ise sayfamızda gördüğünüz duvar resmi yapılmış.

İnsani yardım dağıtan araçta Sovyet marşı çalıyor.

İKİNCİ DÜNYA SAVAŞI MARŞLARI EŞLİĞİNDE YARDIM

“Sovyet Bayraklı Nine” resminin hemen orada Rusya’dan gelen insani yardım malzemeleri de dağıtılıyor. Bir Rus askeri aracından da hoparlörlerle İkinci Dünya Savaşı döneminin en meşhur Sovyet marşları yayını yapılıyor. İkinci Dünya Savaşı ya da savaşın Sovyet cephesini Rusların/Sovyetler’in adlandırdığı üzere Büyük Anavatan Savaşı teması ve faşizme karşı zafer vurgusu, Rusya’nın Ukrayna harekâtının başta gelen zeminini oluşturuyor. Tarihsel atıflar, kullanılan propaganda araçları hep bu temalara gönderme yapıyor.

9 MAYIS ZAFER GÜNÜ BU SENE KUTLANDI

O sırada şehirde 9 Mayıs Zafer Bayramı kutlamalarının yapılacağını da öğreniyoruz. Güvenlik gerekçesiyle geçit töreni olmayacak ama peşi sıra başka etkinlikler planlanmış. Daha önce faşizme karşı Zafer Günü’nün kutlanmasına şehirde izin verilemediğini de belirtelim.

İLETİŞİM SORUNU

Sonrasında Mariupol’den kaçan sivillerin kaldığı bir kampa gidiyoruz. Eskiden pioner (Sovyet izcileri) kampı olarak inşa edilmiş. Gittiğimizde kampta kalanlar doktor taramasından geçiyordu. Kimisi Kırım’a gitmeyi, kimisi de Mariupol’e dönmeyi bekliyor.

En önemli sorun, sadece bu kampta değil, genel olarak harekât bölgesinde, iletişim. Ukrayna operatörleri artık birçok yerde çalışmıyor. Hizmet vermeyi bırakmışlar. Rus sistemlerinin de kurulması zaman alacak gibi. Ailelerinden haber alamayan, birbirlerini kaybetmiş çok sayıda insan var.

Bölgenin sakinlerinin sık vurgularının başında geliyor: “Eskiden Ukraynalı ya da Rus arasında bir fark yoktu. İkisi de birbirini ayırt etmezdi. Bizim için hâlâ öyle.”

RUS ESİRLERE YÖNELİK SAVAŞ SUÇLARI

Berdyansk’tan Energodar’a hareket ediyoruz. Akşam orada kalacağız, ertesi gün ise “ikinci Çernobil faciası olacak” diye Batı’da yaygarası kopartılan Zaporoje Nükleer Enerji Santrali’ne gideceğiz.

Yolda vakti yine sohbetle değerlendiriyorum. Rusya, şimdiye kadar 3 bin kadar esir almış. Esirler, özel kamplarda tutuluyor. Teslim olanla zorla esir alınanlar farklı muamele görmüyor. Esir alınanlardan iltica talebinde bulunanlar da var.

Esir takasları başlamış. “Bir seferinde iade edilen bütün Rus askerlerin esir alındıktan sonra ayaklarından vurulduğunu gördük.” diyor Rus Savunma Bakanlığı yetkilisi. Bu tür savaş suçu görüntüleri, sosyal medyaya da yansımıştı.

“Sosyal medyada Ukrayna tarafı, bazen Rus esirlerinin kendilerinden özür dilediği, Rusya ve yetkililerine hakaret ettiği görüntüleri yayınlıyor. Bu kişiler, iade edildiğinde bir yaptırıma vs. maruz kalıyorlar mı?” diye soruyorum. “Kesinlikle, hayır. Onlara bunların zorla yaptırıldığı çok açık. Biz, tamamen anlayışla karşılıyoruz.” cevabını alıyorum.

Esirler, iade edilince doğrudan memlekete istirahate gönderiliyor.

PKK/PYD’DEN NEONAZİ  AZAK TABURLARINA

Suriye’de PKK/YPG safında savaşan Shaun Pinner ve Aiden Aslin, Donetsk Halk Cumhuriyeti mahkemesinde idam cezasıyla yargılanıyor.

Esirler konusunda başka önemli bir mesele daha var. Peki, yabancı savaşçılar ele geçirilince ne oluyor? Sözde esir olarak geçiyorlar ama esir hukukuna dâhil değiller. İleride takasları söz konusu olabilir, ancak ülke kanunlarına göre yargılanacaklar.

Bunun örneklerinden ikisi, İngiliz gönüllüler Shaun Pinner ve Aiden Aslin. Ukrayna’nın Azak birliklerinin yanında savaşırken “esir” alındılar. Bu iki ismin daha önce Suriye’de PKK/PYD saflarında savaştığı da ortaya çıktı.

İki İngiliz, şu an Donetsk Halk Cumhuriyeti’nde yargılanıyor. Geçtiğimiz günlerde iddia makamı atılı suçları yüzlerine okundu. Donetsk Halk Cumhuriyeti askeri savcılığı ise yaptığı açıklamada işlenen suçlar açısından idam cezasının mümkün olduğunu söyledi.

ÖLÜ ELE GEÇİRİLEN  ASKERLERİN DURUMU

Ölü bulunan Ukraynalı askerlerin ne yapıldığını soruyorum. Hepsinin kimliklerinin tespit edildiğini, vücuttan gerekli örnekler alındıktan sonra da gömüldüklerini anlatıyorlar. Şimdilik sadece Kızıl Haç aracılığıyla hayatlarını kaybeden askerlerin Ukrayna tarafına gönderildiğini aktarıyorlar. Ama yakınları da ileride gelip gömüldükleri yerden alabilecekler. Alınan örneklerle de kimlik tespiti yapabilecekler.

NÜKLEER SANTRALE KURULAN ASKERİ ÜS

Gece Energodar’da kalıyoruz. Şehrin ismi “enerji hediyesi” anlamına geliyor. Sadece nükleer santral değil, başka enerji santralleri de var. Zaporoje Nükleer Santrali, Avrupa’nın en büyüğü, SSCB zamanında yapılmış. Rus Orduları şehre girdiğinde Batı basınında büyük gürültü koparılmıştı. Hatta Rusların santrali vurduğu bile söylenmişti.

Köpeklerle yapılan ayrıntılı bir aramadan sonra santral alanına giriyoruz. Santralde altı reaktör bulunuyor. Ukrayna güçleri, burada da santrali silahlı üs olarak kullanmışlar. Yine çatılarına keskin nişancılar yerleştirilmiş. Ancak sonrasında teslim olmuşlar.

NÜKLEER SANTRALE DAİR BATI YALANLARI

Santral, Rus Ordularının girişi sırasında hiçbir hasar görmemiş. Kendi gözlerimizle görüyoruz. Faaliyetini olduğu gibi sürdürüyor. Eski çalışanları da iş başında. Gitmiş olanlar geri dönüyor. Yönetimde bir değişiklik yok. Rus nükleer enerji kurumu Rosatom’dan bazı uzmanlar sadece teknik destek sağlıyor. Ancak yönetime karışmıyorlar.

Santral, hâlâ Ukrayna tarafına enerji vermeye devam ediyor. Önümüzdeki dönemde Rusya’nın kontrolüne giren bütün bölgelerin elektriği buradan sağlanacak. Şehirde kurulan yeni yönetim de elektriği Energodar sakinleri için bedava yapmış.

‘AVRUPA’YA ENERJİ SATALIM’

Şehrin geçici başkanı santralin eski çalışanlarından Andrey Şevçik’le buluşuyoruz. Batı’nın yalan kampanyasını şiddetle eleştiriyor. Ukrayna güçlerinin de ellerinden geldiğince kötü bir şey olması için uğraştıklarını, ama başarılı olamadıklarını söylüyor. Üstüne basa basa santrale hiçbir zarar gelmediğini vurguluyor. Ayrıca Uluslararası Atom Enerji Kurumu’yla da irtibatlarının olması gerektiği seviyede bulunduğunu belirtiyor.

Şevçik, Avrupa’ya ucuz enerji satmaya hazır olduklarını da sözlerine ekliyor.

4: İkinci Mariupol neresi olacak?

En şiddetli çatışmalar Mariupol’de yaşandı. Ukrayna’nın Azak Denizi kıyısıyla bağlantısı kesildi. Moskova’nın benzer bir hedefi Karadeniz için de var. Harekâtın Odessa’ya doğru devam edeceğine şüphe yok

Dr. Mehmet Perinçek, Rus Savunma Bakanlığının davetlisi olarak 29 Nisan – 1 Mayıs tarihleri arasında Rusya’nın Ukrayna harekâtı bölgesinde bulundu. Perinçek’in bu gezisiyle ilgili pazartesi başlayan yazı dizisine bugün son bölümüyle devam ediyoruz.

1 Mayıs günü artık gezinin son durağı olan Melitopol’e doğru yola çıkıyoruz. Mariupol için lale neyse, Melitopol’de de kiraz ağacı o. Her yerde görmek mümkün. Zaten şehrin ambleminde de kiraz yer alıyor.

Caddelerindeki panolara yaklaşan 9 Mayıs Zafer Bayramı nedeniyle şehrin İkinci Dünya Savaşı’ndaki kahramanlarının resimleri asılmış.

Melitopol’ün geçici başkanı Galina Danilçenko.

‘UKRAYNA’YA SİLAH GÖNDERMEYİN’

Melitopol’ün geçici başkanı bir kadın: Galina Danilçenko. Kendinden emin, birikimli ve derinlikli konuşuyor. Göğsünde İkinci Dünya Savaşı anısına takılan turuncu-siyah kurdele. Şehir yönetiminin tam kapasiteli çalıştığını, günlük hayatın olağan akışında devam ettiğini vurguluyor:

“Daha Ruslar gelmeden önce Ukrayna güçleri bizim caddemizi top ateşine tuttu. Neden sivilleri vurdular bilmiyorum. Ama yaptılar. Bu, bir olgu. Belki sonra Rusların üstüne yıkmak için.

“Batı’ya sesleniyorum. Ukrayna’ya silah göndermeyin. Silah, barışı zora sokuyor. Silah göndermezseniz barış umudu artacaktır.

“Eskiden 9 Mayıs Zafer Bayramı’nı kutlayamıyorduk. Sonsuz Ateşi (Savaşta hayatlarını kaybedenlerin anısına Sovyet şehirlerinde yapılan anıt. Anıtta kesintisiz ateş yanıyor.-MP) kapatıyorlardı, şehitliklere gitmemize izin vermiyorlardı. Benim iki dedem de İkinci Dünya Savaşı’nda faşistlere karşı savaştı. Biz, dedelerimizin ne pahasına bu zaferi kazandıklarını unutmayacağız. Komünizme karşı yasalarla tarihimizi silmeye çalıştılar. Maydan darbesi sonrası şehrin ambleminden İkinci Dünya Savaşı’nın sembolü turuncu-siyah kurdeleyi çıkardılar. Ama biz, şimdi geri koyduk. Ukrayna iktidarının kaldırdığı anıtları da geri yerlerine dikiyoruz. Biz, geleneklerimize ve tarihimize bağlıyız.

“İngiltere, beni yaptırım listesine aldı. Yurtdışında ne mülküm var ne de İsviçre bankalarında hesabım. Ama bu yaptırımlar, ilk önce Avrupa’ya zarar verecek.

“Şehirden giden memurlardan geri dönmek isteyenler var. Halkın çoğunluğu, bugünkü durumdan memnun. 2014 sonrası ekonomik durum kötüleşmişti. Çünkü Kiev’in politikaları Rusya, Belarus ve Kazakistan’la ekonomik ilişkileri mahvetti. Biz, şimdi şehirde ilk Rus bankasını açacağız. Kiev, bütün bankalardaki paraları götürdü. Artık rubleye geçeceğiz.”

Mehmet Perinçek ve basın mensupları Galina Danilçenko’yu dinlerken.

‘KİEV, NORMALLEŞMEYİ ENGELLİYOR’

Şehrin geleceğine halkın karar vereceğini, ancak Ukrayna bünyesinde kesinlikle yer almayacaklarını ifade eden Danilçenko, Kiev’in asla ve asla bu bölgelerdeki insanların hayatlarını umursamadıklarına dikkat çekiyor. Örneğin cep telefonu operatörleri hizmet vermeyi kesmiş, insanlar ambulans bile çağıramaz duruma düşmüşler. Danilçenko, Kiev’in gündelik hayatın normale dönmesini engellemek için ellerinden geleni yaptığını vurguluyor. Danilçenko, Kiev’in şehirle ilgili yaptıkları yalan haber ve açıklamalardan somut örnekler veriyor.

YENİ DOĞANLAR MELİTOPOL VATANDAŞI

Kadın başkan, Rus Ordusunun ve hava savunma sistemlerinin şehri koruduklarının altını çiziyor.

Şehirde çocuk yuvaları ve okullar çalışıyor. Son dönemde 46 çocuk dünyaya gelmiş. Ama eski yönetim bütün mühürleri ve kayıtları götürdüğü için çocuklar, Ukrayna vatandaşı olarak kaydedilemiyor. Şimdilik onlar, Melitopol vatandaşı.

ZAFER SANCAĞI GÖNDERE ÇEKİLİYOR

Danilçenko’yla buluşmadan sonra şehrin meydanındaki bayrak çekme törenine katılıyoruz. Göndere Zafer Sancağı çekiliyor. Zafer Sancağı, 1 Mayıs 1945 günü Berlin’de Reichstag’ın çatısına dikilen bayrak. Kızıl zemin üzerinde orak-çekiç ve beyaz harflerle bayrağı diken tümenin ismi. Artık bu sancak, Rusya’da Nazi Almanya’sına karşı zaferin resmi sembolü olarak kabul ediliyor. Harekât bölgesinde bu bayrağı her yerde görmek mümkün.

Göndere çekilen Zafer Sancağı’nın drondan görüntüsü.

SAVAŞIN İKİNCİ GÜNÜNDE YAZILAN KUTSAL SAVAŞ MARŞI

Bayrak göndere çekilirken hoparlörlerden yüksek sesle Kutsal Savaş Marşı çalıyor. Almanya’nın SSCB’ye 22 Temmuz 1941 günü saldırmasından iki gün sonra 24 Temmuz’da bu marşın sözleri, İzvestiya ve Pravda’da yayınlanır. Hemen ardından besteci A. V. Aleksandrov bu sözlere müzik yazar.

Sözleri ve notaları kâğıda basacak vakit olmaz. Aleksandrov, hepsini tebeşirle tahtaya yazar. Koro üyeleri ve müzisyenler ise defterlerine elle geçirir. Prova için bir gün ayrılır. Marş, 26 Temmuz’da Moskova’da Belarus Tren Garı’nda askerler cepheye uğurlanırken ilk kez icra edilmiştir. Şahitlerin anılarına göre o gün beş kez canlı çalınıp söylenmiştir.

Eser, savaşın ana marşı haline gelmiştir. 9 Mayıslarda Kızıl Meydan’da düzenlenen askeri geçit töreni de bu marşla açılmaktadır.

SAVAŞ GAZİSİNİN SÖZLERİ

Bayrak çekilirken etrafıma bakıyorum, gençlerden yaşlılara gözyaşlarını tutamayan çok insan görüyorum. Ardından bayrağın göndere çekilmesi emrini veren savaş gazisi emekli havacı Albay Vladimir Kapitonov’un yanına gidiyoruz. Savaşta Berlin’e kadar gitmiş, iki kez yaralanmış, hatta Reichstag’ın duvarına imzasını da atmış. Şu an 98 yaşında.

98 yaşındaki İkinci Dünya Savaşı gazisi emekli havacı Albay Vladimir Kapitonov.

Günlerden 1 Mayıs. Ona atfen “emek en önemli değerdir” diyor. “Devlet başkanı da olsan, işçi de olsan, güvenlik görevlisi de olsan, her emek saygıdeğerdir” sözlerini sarf ediyor. Faşizmin insanlığın düşmanı olduğunu vurguluyor, Berlin anılarını anlatıyor: “Biz, Alman halkıyla savaşmadık, faşizme karşı savaştık. Şimdi de faşizm olmadan yaşamalıyız.”

MELİTOPOLLÜLER, BUZ PATENİ YAPIYOR

Şehirden ayrılmadan yeni açılan paten merkezine gidiyoruz. Çocuklar, büyükler herkes var. Hatta Rus subaylardan biri botlarını çıkarıp patenleri geçiriyor ayağına, onlara katılıyor.

Silahlı çatışma gezdiğimiz bölgelerde esas olarak bitmiş ama yeni bir savaş başlıyor. O da günlük hayatın yeniden inşası, ekonominin canlandırılması… Ama hepsinden önemlisi çatısı altında özgürce ve güvenli bir şekilde yaşayacakları bir vatana sahip olmak. O vatanı da önümüzdeki süreçte seçecek ya da kuracaklar.

Mariupol’de insani yardım dağıtılırken.

DONETSK’TEN KIRIM’A AÇILAN KORİDOR

Artık Rusya’ya geri dönmek üzere Kırım’a hareket ediyoruz. Burası çok önemli. Rusya, harekâtla birlikte Donetsk’ten Kırım’a bir koridor açmış durumda. Ulaşım ve lojistik, ayrıca bu bölgelerin güvenliği ve ekonomik bütünleşmesi açısından kritik. Bu koridordan tamamıyla geçmiş olacağız.

İLK KAHRAMANLIK MADALYASI DAĞISTANLI BİR MÜSLÜMANA

Gezideki son saatlerimizi de değerlendiriyorum. Otobüste sohbete devam. İlk günlerde kayıplar yüksekmiş ama sonradan oldukça seyrekleşmiş. Harekâtın ilk Kahramanlık Madalyasını alan da Dağıstanlı bir Müslüman: Üsteğmen Nurmagomed Gacimagomedov. Çatışma sırasında yaralanır, çevresini Azak Taburlarından savaşçılar sarmıştır, üstündeki el bombasını patlatarak kendisininkiyle birlikte çevresindekilerin de hayatına son vermiştir. Ailesi, böyle bir evlat yetiştirdikleri için gurur duyduklarını açıkladılar.

Rus Ordusunun yüzde 12’sinin Müslümanlardan, yüzde 2’sinin de Budistlerden meydana geldiğini de öğreniyorum.

‘İKİNCİ MARİUPOL, ODESSA OLACAK’

Gezinin sonuna yaklaşırken artık Rusya’nın harekâtının nasıl devam edeceğine dair de kafamda bir tasavvur oluşuyor. Ukrayna’nın şu an Azak Denizi kıyısıyla bağlantısı kesilmiş durumda. Moskova’nın benzer bir hedefi Karadeniz için de var. Bunun için Nikolayev ve Odessa’nın da alınması gerekiyor. Harekâtın buraya doğru devam edeceğine şüphe yok.

Bu tabloda Ukrayna’nın Karadeniz’deki gaz yataklarından ve ülkenin doğusundaki kömür gibi birçok yeraltı kaynaklarından yalıtılacağı anlaşılıyor.

Peki, “İkinci Mariupol neresi olacak?” diye soruyorum. Yani en şiddetli çatışmalar nerede bekleniyor? Düşünmeden “Odessa” cevabı veriliyor. Ukrayna şehre ciddi bir yığınak yapıyormuş.

Melitopol’den ayrılmadan önce tüm heyet bir arada.

SIRADA KİEV DE VAR

“Devamı gelecek mi?” sorusu da merak uyandırıyor. “Kiev de var. Ukrayna tamamen Neonazilerden temizlenene ve askersizleştirilene kadar devam edeceğiz.”

Üç günlük gezi boyunca Rus Ordusunun kararlılığı ve morallerinin yüksek olduğu görülüyor. Üç gün erken beş gün geç, harekâtın amaçları, kendi ifadeleriyle, mutlaka gerçekleştirilecek.

MOLDOVA’DAN AÇILMAK İSTENEN İKİNCİ CEPHE

Bu esnada Moldova ve Transdinyester’deki hareketlilik de dikkatimi çekiyor. Savunma Bakanlığı yetkilisi anlatıyor: “Moldova üzerinden bize karşı ikinci bir cephe açmak istiyorlar. Washington ve Kiev, bizi orada bir çatışmaya çekmek istiyor. Amaçları Donbass’tan dikkatimizi başka bir yöne çekmek, Donbass’taki yoğunlaşmamızı engellemek, güçlerimizi bölmek. Çok iyi biliyorlar ki, Donbass’ın temizlenmesi onların sonu olacak. Dikkatimizi dağıtmak için Rusya içinde de terör eylemleri tezgâhlıyorlar. Engelliyoruz.”

Moldova’yı savaşın içine çekmenin başka bir amacı daha varmış: “Ukrayna’nın elinde havaalanı kalmadı. Bu açıdan Moldova’daki iki havaalanını lojistik için kullanmak istiyorlar.”

Mehmet Perinçek, Mariupol Limanı’nda.

‘KİEV REJİMİ CEPLERİNİ DOLDURMA PEŞİNDE’

Rus askeri yetkililere göre Kiev rejimi gelmekte olan sonlarını görüyor. Ama hiçbirinin derdi Ukrayna ve halkı değil. Ailelerini çoktan yurtdışına gönderdiler. Kendileri de kaçacaklar. Ama o zamana kadar ceplerini doldurma peşindeler. Ardından şunu ekliyorlar:

“Her millet yücedir. Türkler, Ruslar, Ukraynalılar, Amerikalılar… Sadece bir milleti yüce görmek olmaz. Ama Washington ve Kiev öyle düşünüyor ve öyle hareket ediyor.”

UKRAYNA’DA İKTİDAR SEÇENEKLERİ

“Şu anki Kiev rejimine alternatif iktidar seçenekleri var mı?” sorusu da kafamı kurcalıyor. Viktor Yanukoviç, 2014’te aciziyet göstermiş. Anayasal iktidarını koruyacak kararlı bir duruş sergileyememiş ve her seferinde önemli fırsatları kaçırmış. Yanukoviç’in Moskova nezdinde Ukrayna için bir seçenek olmadığı anlaşılıyor.

Ya geçtiğimiz günlerde Ukrayna tarafından tutuklanan muhalefet lideri Viktor Medvedçuk? Ukrayna içindeki etkisini ve gücünü kaybetmiş değil. İlk bölümde de yazdığımız gibi Azovstal’deki Ukrayna güçlerinin erzak stokları azalıyor. İki haftaya bitmesi ve teslim olmaları bekleniyor. İçeride sadece önemli Ukraynalılar değil, uluslararası etki yaratacak yabancı askerler de var. İşte o zaman bazılarının Medvedçuk’la takası gündeme gelecek gibi.

Berdyansk’ta Mariupol’den kaçan sivillerin kaldığı kamp.

KUZEY KIRIM SU KANALI AÇILDI

Artık Kırım’a yaklaşıyoruz. Üstümüzden alçak uçuşla Rus savaş uçak ve helikopterleri geçiyor. Harekâtın başlangıcına dair çatışma izleri, sınırın Ukrayna tarafında hemen göze çarpıyor. Kontrol noktaları, sınırdaki binalar yerle bir olmuş.

Kırım’a geçtiğimizde programda son bir yer daha var: Kuzey Kırım Su Kanalı. Kanal, Kırım’ın Ukrayna’dan ayrılmasından sonra Kiev tarafından bentlerle kapatılmıştı. Kırım, o dönem susuz bırakılmıştı. Sonrasında su sorunu Rusya üzerinden çözülmüştü. Harekâtla birlikte o bentleri de yıkmışlar. Artık Kırım’a bu kanal üzerinden su sorunsuz geliyor.

Mariupol Limanı’nda bir Rus askeri.

MOSKOVA’YA DÖNÜŞ

Ancak trene yetişmem gerekiyor. Bu sefer konuyu gözlerimle görmeden sadece dinlemekle yetiniyorum. Simferopol-Moskova trenini, Cankoy’dan yakalıyorum. Malum Kırım’ın da Rostov’un da hava sahası kapalı. Tek ulaşım karadan.

Kırım’dan yaklaşık 30 saatlik yolculuk sonrası Moskova’ya varıyorum.

Dr. Mehmet Perinçek’in Ulusal Kanal’da Donbass söyleşisi (21.00/ Teferruat))

Bu Haberi Paylaş

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.