UĞUR MUMCU SÖZLERİ:

‘’Kimse kimseyi aldatmasın, Batı desteği ve koruması altında ki “Kürt Devleti“ açıkça bir “Sevr Modeli’dir.”

– Kürdü Türk’e

– Türk’ü Kürde

– Ermeni’yi Türk’e

– Türk’ü Ermeni’ye

– Alevi’yi Sünni’ye

– Sünni’yi Alevi’ye

Düşman eden,

EMPERYALİZMİN ORTADOĞU’DAKİ ÇIKARLARIDIR…

DÜN ÖYLEYDİ BUGÜN DE ÖYLE…

Bir toplum böyle çöker işte… Devletin yerini kaba kuvvet alır, susulur..! Yasanın yerini din alır. Korkulur..! Yolsuzluklar, cinayetler birbirini izler, eller bağlanıp götürülür.

Ben ATATÜRKÇÜYÜM, Ben Cumhuriyetçiyim, Ben Laikim, Ben Antiemperyalistim. Ben Tam Bağımsız Türkiye’den yanayım.

“Kimse kimseyi aldatmasın; Batı desteği ve koruması altındaki “Kürt Devleti” açıkça bir “Sevr Modeli’dir’’. (31 Temmuz 1992)

Din ticareti ile meşgul olanlara bakın,

Hepsi milyarder, çek bir besmele, gelsin paralar…

Elhamdülillah milyarderiz…

Elhamdülillah Müslüman’ız…

‘’Milliyetçilik sömürgecilerin değil, Mustafa Kemal devrimcilerinin bayrağıdır’’.

Atatürkçülüğü ve milliyetçiliği yadsıyarak solculuk yapma gafletine düşen bir sol, Türkiye’de hiçbir zaman başarılı olamamıştır, olamazda ..!

Türk milliyetçiliği, Türk Halkının alın terini yabancı çıkarlara karşı korumak demektir.

Kürtler sömürgeciliğe karşı bağımsızlık savaşı yapıyorlarsa ne işi var CIA ve MOSSAD’ın Kürtler arasında? Yoksa CIA ve MOSSAD antiemperyalist savaş veriyorlar da, dünya bu savaşın farkında değil mi? ( 7 Ocak 1993 ).

İnsanlar sadece sustukları şeylerden değil, sustukları şeylerden de sorumludurlar..!

Kürt sorunu üzerinde araştırma yapmanın bin bir türlü engeli var. Engellerden biri resmi belge ve kayıtların incelemelere açık olmamasıdır. Şeyh Said ayaklanma dosyaları TBMM arşivinde ‘’ tasnif dışıdır’’. Genelkurmay belgelerini incelemek ise imkansızdır.

İngiliz Hohler (Müsteşar)

‘’Kürt sorununa verdiğimiz önem Mezopotamya bakımındandır. Kürt’lerin ve Ermeni’lerin durumları beni hiç ilgilendirmez’’.

Amiral Sir Robeck

‘’Kürt liderleri Mustafa Kemal’i sevmezler. Çünkü O İngilizlerle anlaşmayı ve özerk Kürdistan’ı reddediyor. O halde Kürtleri Mustafa Kemal’e karşı kullanalım!’’ 29 Mart 1920.

Uğur Mumcu

Kürt İslam Ayaklanması

‘’Kürtlere her ne kadar inanmasak da onları kullanmamız çıkarlarımız gereğidir.’’ Mr. Kidston (28 Kasım 1919)

Hohler Şeyh Said ile görüştü. Kürtler bütün ümitlerini İngiliz Hükümetine bağlamış durumdalar. Bu ara Mustafa Kemal çok tehlikeli olmaya başlıyor.

Kuvvetler, Kürtleri Mustafa Kemal Paşa’ya karşı kullanmak için para ödemeye hazırdırlar. Kürtlere ve Ermenilere Amerikalılar kanalıyla silah sağlanacak ve Kürdistan’da tek bir Türk bile bırakılmayacak!

Bugün 24 Ocak ADD’nin Kurucusu Prof. Dr. Muammer Aksoy’un ölüm yıldönümü! ADD’yi kurduktan 8 ay sonra 1990’da kaybettiğimiz başkanımızı da derneğimizin bir üyesi olarak saygıyla anarak başlamak istiyorum.

19 Ocak Hrant Dink ve 24 Ocak yine Gaffar Okkan’ın ölüm yıldönümleri. Bahriye Üçok, Ahmet Taner Kışlalı, Eşref Bitlis ve diğer bütün şehitlerimizde saygıyla bir kez daha anıyorum.

4 sene öncesine kadar eşimin diplomat eşimin işi ve mesleğim gereği dünyanın değişik coğrafyalarında bulundum. Fransa, İtalya ve en son da bir Ortadoğu ülkesi olan Beyrut’taydım. Faili meçhul suikastların hikayeleri amcamı kaybettikten sonra çok ilgimi çekti ve her gittiğim yerde bu konularla ilgili kaynakları araştırdım. Sicilya’da görevlerini yaptıkları için öldürülen tertemiz hikayeleriyle dolu bu coğrafyalar! Örneğin Sicilya’da 1992’de Diyarbakır ve Kilis’ten gönderilen eroinlerle Sicilya mafyası arasındaki ilişkileri araştıran, karısıyla birlikte öldürülen savcı Giovanni Falcone, iki ay sonra meslektaşı yine bir savcı olan Paolo Barsellino öldürüldü. İtalya’da çok sevilen bu iki insanın isimleri Sicilya Palermo havaalanına verildi.

Lübnan’da İsrail karşıtı 1982’de öldürülen Falanjist Partinin genç ve karizmatik liderini Moronit Hristiyan Bashir Gemayel İsrail-Lübnan savaşında bizzat savaşmış. Lübnan Güçlerinin kurucusu bir hukukçu ve siyaset bilimciydi. Arabasına konan bombayla öldürülmüştü… Beyrut’ta evimin yanında…

Beyrut’ta bulunduğumuz zamanlarda Ulusal Kanal Dış Haberler Muhabiri ve Lübnan temsilcisiydim. Suriye’de olaylar yeni başlamıştı. Bu ‘’Arap Baharı’’ denilen olaylarla başlayan ve dünya medyasının tamamen yönlendirerek ve çarpıtarak aktardığı bir seri olaya şahit oldum. Hepinizin de bildiği gibi ‘’Suriye’de bir diktatör halkına zulmediyor, öldürüyor’’ dediler. Bütün Avrupa medyası katliam ve kimyasal gaz görüntüleri veriyordu. Lübnan’da yaşayan

Suriyelilerle görüştüm. Esad’ın asla dikatatör olmadığı ve halkına zulmetmediğini söylediler. Durumu dikkatle izledik eşimde bende…. Fransız, İtalyan tv kanallarından, Lübnan ve Suriye kanallarından olayları takip ettik. Arap kanallarından eşim Fransızca ve Arapçayı anadili gibi konuştuğu için hepsini takip edip anında bana aktarıyordu.

Fransız TV 24 (ventquattre) Suriyeli bir annenin öldürülen oğlunu kucaklayıp feryat ettiği görüntüleri aktarıyorlardı. Fransız çevirisinde ‘’Esad katil!’’ diyor ağlıyordu.

Suriye TV’sinden aynı anda kendi orijinal sesiyle ‘’oğlumu ABD öldürdü!’’ deyip ‘’Tanrı Esad’ı korusun’’ diye bağırıyordu.

O sıralar kimyasal gaz hikayesi ortaya atıldı ve Esad çocukları zehirliyor (sarin gazı) dediler.

Yine batı medyası hep bir ağızdan aynı görüntülerle ( bunlar bir hastanede çocuk görüntüleriydi ) yayın yapıyordu. Oraya bunun üzerine BM’den uzman bir ekip gitti. Yaptıkları inceleme sonucu kimyasal gazın Esad’a karşı terör gruplarının belli bölgelerde bu gazı kullandıkları ama onun da fazla bir etkisi olmadığı anlaşıldı. Esad bu konudan aklandı. Görüntülerde geçmiş tarihli bir salgın hastalık sonucu okul çocuklarının hastane görüntüleri olduğu anlaşıldı. Bu iş raporlandı (en azından bu konuda dürüst davrandılar). Ama Lübnan’da ki Suriyelilere göre sarin gazının Suriye’ye Türkiye yoluyla girdiği Lübnan gazetelerinde açıklanmıştı ve bu araçlara sınırda el konmuştu..!

Arkasından benim İstanbul’dan Lübnan’a gideceğim sırada babamın ayağının kırılması sonucu uçağa binemediğim gündü. Eşim telaşla telefon etti ve tv kanalları haberleri verdi. O gün bizim apartmanda oturan Lübnan İstihbarat Şefi arabasına konan bir bombayla öldürüldü. Bütün sokak ve bizim evin camları tuzla buz oldu. Olaydan sonra tıpkı Hrant Dink öldürüldüğünde önceden hazırlanmış ‘’hepimiz Ermeniyiz ‘’ yazan siyah pankartların aynısı cenazede önceden üstüne ‘’Katil Esad’’ yazılı bir şekilde ortaya çıkarıldı. Binlerce insan sokaklarda bu pankartlarla yürütüldü. Suriyeli ve Lübnanlı

arkadaşlar bunu da bir manipülasyon olduğunu söyledi. Tıpkı kimyasal gaz hikayesi gibi..!

Beyrut’ta ki El-Cezire TV’sinden bazı gazeteciler yalan haber yaptıkları için isyan edip istifa ettiler.!

Avrupa medyasından Ergenekon’u destekleyip yazılar yazan arkadaşlar bile 2 sene sonra Türkiye’de ki Ergenekon davalarının iflas etmesi üzerine bana gelip ‘’galiba haklıymışsın, bu bir kumpas’’ dediler..! Bunu da yaşadım.

Ülkemizdeyse; Diyarbakır Emniyet Müdürü İsrail’in Hizbullah terör örgütüyle mücadele eden Gaffar Okkan bir sen sonra 24 Ocak’ta kendi düzenlediği ‘’Uğur Mumcu’’ anmasına giderken yolda öldürüldü. Herkesin bildiği gibi Diyarbakır’da çok sevilen biriydi.

Yine kimsenin fazla tanımadığı, bilmediği bir isim hayatını yolsuzluklarla ve mücadeleyle geçirmiş bir meslektaşım Mimar CHP İl Başkanı MEHMET BÖLÜK…

Tayyip Erdoğan’ın İstanbul Belediye Başkanlığı zamanında Akbil, İGDAŞ, Albayraklar şirket yolsuzluklarını araştırıp mahkemelere belgeleriyle sunan, bunu meclise taşıyan bir isimdi. Hayatını yolsuzluklarla ve adaletsizliklerle mücadeleye adamış bu değerli insan partisine yaptığı tüm müracaatlara rağmen belgeleri ve başvuruları hep dosya altı edilmiş, buna dayanamayarak istifa etmiş ve yurtdışında bir şantiyede esrarengiz bir şekilde arabasında ölü bulunmuştu..!

Bunlara Aselsan’da yine esrarengiz bir şekilde intihar vakası diye tanımlanan şekilde ölü bulundu.

Binlerce asker ve polis şehitlerimiz (Fethi Sekin) hepsi VATAN İÇİN ÖLDÜLER…

Geçen senelerde Hamburg ve Hannover’de Uğur Mumcu’yu TGB ve ADD’nin ortak etkinliğiyle anlattık.

Bana baba yarısı amcamı anlatmak, ne kadar zor bunu anlatmak..!

Bugün Uğur Mumcu ile ilgili ne konuşabilirim diye düşündüm. Konuşulacak, söylenecek her şey söylendi..! Bir yeğen amcası için ne anlatabilir!

Ben üniversitedeyken babamla Hamburg’a gitmiştik. İlk orada anlatılmıştı Uğur Mumcu..! O zamanlar bir gün bunu anlatma sorumluluğunun bana düşeceğini hiç düşünmemiştim.

Sonuçta amcam bana çocukluğumda Ayvalık’ta sabahları bakkaldan gazete alırken bana çok sevdiğim tüp çokokrem alan, bana yüzme öğreten, Metin Akpınar, Zeki Alasya tiyatrolarına, Cem Karaca konserlerine götüren, kuliste onlarla tanıştıran, konserde uyuya kalınca bana fırça çekerdi…

En önemlisi Mamak’ta demir parmaklıların arasında elini tutmuş ve orada ilk kez hapsedilme deneyimini yaşamıştım. Travmatik bir şekilde çığlık çığlığa ‘’amcamı çıkarın buradan’’ diye bağırdığım için oradan hemen uzaklaştırılmıştım. Çünkü amcam beni görmek istemiş, babama bir mektup yazmıştı ‘’Evren’i buraya getirin, çok özledim’’ diye..!

O’nu kimler öldürdü? 1993 yılından beri herkes bu soruyu sordu..!

Sizlere O’nun söylemlerinden bir parça alıntılar yapacağım ve ben sizlere soracağım; SİZCE O’NU KİMLER NEDEN ÖLDÜRDÜ?

SÖZLERİ

Son yazısı CIA, MOSSAD ve BARZANİ’ydi.

Barzani ailesiyle MOSSAD ilişkilerini anlatıyordu.

– ‘’İSRAİL ELİYLE KUZEY IRAK’TA BİR KÜRT DEVLETİ KURULMASI İÇİN BARZANİYLE ANLAŞILMIŞTI’’

– ‘’PKK’NIN PARA KAYNAKLARINI, BAĞLANTILARINI ARAŞTIRIYORDU’’

– TARİHTE KÜRT-İSLAM AYAKLANMASI, ERMENİ-İNGİLİZ İLİŞKİLERİNİ İngiliz arşivlerinden ortaya dökmüştü

– Amerikan Aramco Şirketinin laik İslam ülkelerindeki rejimlerim şeriat rejimlerine dönüştürülmesini amaçlayan RABITA modeliyle ilgili amaçlatını anlatıyor, belgelendiriyordu.

– Papa Mafya Ağca kitabındaki CIA-Vatikan bağlantılarını belgeleriyle anlatıyordu.

– 12 Eylül Adaletiyle yapılmak istenenleri gösteriyordu.

– Silah kaçakçılığının ve terör bağlantılarının amaçlarını ortaya çıkarıyordu…

Yazdıklarında hiç İRAN Rejimi aleyhtarı bir yazısı yoktu..!

Fakat 24 Ocak günü öldürülmesinden birkaç saat sonra Bedri Baykam İran Büyükelçiliği önünde bir basın açıklaması yapıyor ve ‘’Mollalar İran’a ‘’ sloganı atıyor ve faili İran’a yüklüyordu.

Ertesi gün cenazede yine her siyasi cinayette attırılan ‘’paket sloganlar’’ devreye giriyor… Milyonlara ‘’Mollalar İran’a’’ sloganları attırılıyor. ‘’Türkiye laiktir, laik kalacak’’ deniyordu. Olayları tam kavrayamadığımdan inananın ben bile bu sloganlara eşlik etmiştim…!

Sonradan babamın keskin zekası ve bütün detayları hukukçu bir kimlikle araştırmasıyla sonuç ortaya çıkıyor; bir taşla iki kuş vurulmak istenmiş, ‘’Türkiye İran savaşı çıkarmak’’ ve bir İsrail projesi olan ‘’Büyük Ortadoğu Projesine’’ karşı olan ve bunu ortaya atan büyük yazarı temizleyerek Ortadoğu’da ki amaçları gerçekleştirmek..!

CIA Türkiye Masası Şefi Poul Henze’nin Uğur Mumcu’ya Ağca’nın Rus ya da Bulgar ajanı olduğunu yazması yönünde telkinde bulunmuştu.

Mumcu hışımla ‘’sadece gerçekleri yazmakla yükümlü olduğunu’’ söyleyince;

Poul Henze ‘’Eğer böyle yaparsanız sizi güzel sürprizler bekliyor ‘’ yanıtını vermişti.

Bu olay Milliyette anlatılmıştı.

Mumcu MOSSAD Barzani ilişkilerinde MOSSAD’ı çok rahatsız etmişti. Son kitabı ‘’Kürt Dosyası’’nda Turgut Özal ile Kürt Federasyonu kurulması ile ilgili anlaşmayı ele geçirmiş ve Jandarma Genel Komutanı Eşref Bitlis’i aramıştı. O sırada Özal Talabani ve Barzani’ye kırmızı pasaport çıkartmıştı. Başdanışman Cengiz Çandar, Murat Karayalçın ve Semih Eryıldız da bu konuda devreye girmiştir.

Mumcu ‘’Kürt Dosyası’’başlıklı çalışmasında Aydınlık Dergisinde yer alan önemli yazıları da kaynak göstermiştir. Mumcu Eşref Bitlis’i aradıktan sonra öldürülmüş, Mumcu’dan kısa bir süre sonra da Bitlis’in uçağı düşerek öldürüldü. Bitlis’in ölümünden iki ay sonra da Turgut Özal kalp krizi sonrası hayatını kaybetti.

Mumcu suikastının failleri olarak ‘’Kudüs Ordusu Tevhid ve Selam örgütü’’ne mensup 4 kişi tutuklandı. Uğur Mumcu Poul Henze ile sık sık görüşüyor, tartışıyordu ve birbirlerini takip ediyorlardı. Amerikalı subay Victor Maverik’te aynı dönemde bombalı saldırı sonucu öldürülmüştür. Poul Henze’nin Rand Cooperation düşünce kuruluşu raporunda ‘’Kürtlere özerklik verilmesi, federasyon ve sonraki aşamada parçalanma ve bağımsız petrol bölgesinde batıya muhtaç bir ‘’kukla devlet’’ olan Kürt Devleti oluşturulması hedefi vardı. Bu raporda ‘’Kürtlerin laik Kemalizmi reddettikleri ve federasyon için bunun desteklenmesi gerektiği yazıyordu.

Uğur Mumcu’nun ‘’karanlıklar prensi’’ dediği CIA’ci ekip Poul Henze, Lewel Bozonis, ABD Büyükelçisi Marc Grosman, CIA ajanı Jerrold Mark Dian 24 Ocak 1993’de Uğur Mumcu’yu Kürt Federasyonu planlarına engel oluşturduğu için hep birlikte yok ettiler…

Zamanın eski Genel Kurmay Başkanı Doğan Güreş ‘’Uğur Mumcu suikastına ait konuya hiç girmek istemediği’’ yanıtını vermiştir. Emniyet Genel Müdürü Mehmet Ağar ise ‘’suikastın çözümüne kimse cesaret edemez’’ demiştir.

Uğur Mumcu Federasyon arayışları içinde olanların karşısında sert bir kaya olarak en önemli engeldi. Graham Fuller, Polu Henze gibi CIA’cılar ABD’ye Rand Cooperation adlı Türkiye’ye kefen biçen kuruluşlar Mumcu aleyhine raporlar yazıyorlardı.

Mumcu ABD’nin KARANLIK KURULUŞLARINA ‘’KÜRT DEVLETİNİN ÖNÜNDE ENGEL’’ diye şikayet ediliyordu.

PKK’NIN YAYIN ORGANI ‘’ÖZGÜR GÜNDEM’’ gazetesinde öldürülmeden önce;

‘’Kürt Halkının dinamizmi Uğur Mumcu sorununu çözecektir’’ diye yazmıştır..!

İsrail Büyükelçisi ölmeden bir hafta önce Mumcu’yu çağırarak ‘’ölmekten korkmuyor musunuz’’ diye sormuştur..!

Amcamızı, babamızı, kardeşimizi, oğlumuzu kimler öldürüyor? Fathi Sekin’i, Kışlalı’yı kimler öldürüyor?

Amcam EMPERYALİZMLE MÜCADELE için öldürüldü.

Ama bugün kendine ‘’Uğur Mumcu Dostları’’ diyenler 24 Ocaklarda ‘’Kürdistan kurulmalı, özerklik gelmeli’’ diyenler, ‘’soykırımla yüzleş’’ pankartının arkasında yürüyenler, ‘’Mustafa Kemal’in askerleri değiliz’’ diyenler, ‘’Ermeni soykırımı vardır, Türkler katildir’’ diyenler evinin önüne gidip karanfil koyup ‘’uğurla olsun’’ türküleri söyleyip konuşmalar yapıyor..!

Ölülerimize yeni misyonlar yüklüyorlar; ‘’Ben Tunceliliyim’’ diye haykıran Kamer Genç’i Dersimli Kamer diye anıyor..!

Uğur Mumcu’nun gazetesi Fetö’nün gazetsi Zman ile aynı başlıkları atıyor, Ermeni soykırımını destekliyor, PKK’nın bir özgürlük hareketi olduğunu söylüyor, İlhan Selçuk’u bile Uğur Mumcu’nun katili ilan ediyor, Ergenekon’dan yargılıyorlar..!

Uğur Mumcu’nun en yakınları bile bugün Türkiye’ye dayatılan Sevr projelerinin en hararetli savunucuları haline geliyor..!

Gelelim Toplumsal Bellek Platformuna..!

Ergenekon operasyonuyla eş zamanlı kuruldu. Bu platform mecliste açılan ve tüm faili meçhul siyasi cinayetleri araştırmakla resmi olarak görevli. ‘’Faili Meçhul Cinayetler Komisyonunun’’ tüm belge ve kanıtlara rağmen mecliste faaliyetlerinin engellenmesi ve durdurulması sonucu Kaftancıoğlu

başkanlığında tüm mağdur aileleri bir araya getirilerek kuruldu. Bu komisyona meclisteki komisyonun en önemli yetkililerinden Uğur Mumcu’nun ağabeyi Avukat Ceyhan Mumcu özellikle çağırılmadı. Ergenekon’la eş zamanlı kurulan bu platform aileleri cellatlarına aşık stockholm sendromuna tabi tuttu ve cinayetleri esas failinden çıkararak Ergenekon’da ki yurtseverlere yıkma çabası gösterdi. Bunlara PKK’nın katlettiği Onat Kutlar’da dahil. Cumhuriyet Gazetesi ve Platform ortaklaşa hareket etti ve Uğur Mumcu’nun ve Hrant Dink’in katillerini Ergenekon tutuklularına bağladılar. Tabi hepsi kanıtlandı, sanıklar temize çıktı ve Ergenekon davası iflas etti. Avukat Ceyhan Mumcu’ya ‘’kardeşinin katillerinin avukatlığını üstlendi’’ diye hakaretler yağdırıldı..!

– Aileler ve avukatları gerçeği bildikleri halde tam tersi bir söylem birliğine girdiler..! Basın ayağı TARAF ve Özgür Gündem ve Cumhuriyet Gazetesi, Zaman hemen hemen aynı başlıkları attılar o dönemde..!

– Umut Davası sürerken Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı sanıklara ‘’ deli raporu ‘’ vererek salıverilmelerini sağladı. Bütün delillerde dosya altı edildi. Buna itiraz eden avukat Ceyhan Mumcu’ya Fincancı çok yüksek rakamlı tazminat davaları açtı ve kaybetti. Cumhuriyet Gazetesi ve Toplumsal Bellek Platformu Fincancı’ya övgüler düzdü… Ceyhan Mumcu bu ara bütün televizyon kanallarından yasaklandı. Ergenekon operasyonunu destekleyen Uğur Mumcu’nun gazeteci yakınları bile Ergenekon davası sanıklarını faili ‘’meçhullerin katili’’ olduğunu Atatürkçü tabanı ikna etmeye çalıştı ve inandırdı da..! İlhan Selçuk bile bu konuyla ilgili tutuklandı..!

Şimdi bu platformun gizli yapılandırmayla neler yaptığı hiç anlaşılamadı. Aileler sus pus..! Tüm vatansever duygularını kaybetmiş tam bir PKK sever Türk karşıtı, Atatürk karşıtı söylemlere imza attılar..! Milletvekilliği ve kariyerli işlerle ödüllendirildiler. Atatürk fotoğraflarını söküp attılar..!

HDPKK kongrelerinde poz poz resimler verdiler ‘’Biji Serok Obama, Biji serok Apo’’ tweetleri attılar..! Görevi ‘’Atatürk Milliyetçiliğine son vermek’’ olan kod adı TR 705 olan şahıslarla birlikte Uğur Mumcu’nun foyasını ortaya çıkardığı ezeli düşmanı, Ergenekon çığırtkanları, liboş Fetö tutuklularının salıverilmesi için, demokrasi adına basın açıklamaları yaptılar..!

Emperyalizme ait içi boş adalet, özgürlük, demokrasi ve barış kelimeleriyle ‘’özerklik ve Kürdistan’a özgürlük’’ algısını beyinlere yerleştirdiler. Ortaçağın geri kalmış Feodalizmini ilericilik ve modernlikmiş gibi gösterip, Kemalizmi modası geçmiş bir kavram sınıfına soktular. Ve Uğur Mumcu’yu da sanki bunları desteklemiş gibi gösterdiler..!

24 Ocaklarda ‘’Adalet ve demokrasi’’ haftalarında neo liberal solumsular sorduğum soruya ‘’Türk Milleti diye bir şey yoktur. Türk Milleti demenizi yadırgadım’’. Bu paneli Uğur Mumcu’nun yeğeni olarak provoke etme yetkiniz yok diye beni linç etmeye kalktılar..! Bunlar maalesfe Yeni Cumhuriyet Gazetesi yazarlarıydı..!

Son kez şunu söylemek istiyorum..!

Bütün bu yıkım projesinde yer alan, operasyonlarla dönüştürülen parti, gazete kurum ve kuruluşlar bilmelidir ki; Ergenekon’dan Silivri duvarları nasıl yıkıldıysa; bu ülkenin dinamikleri bu çetin Türk – Amerikan savaşında olduğu gibi emperyalizme ikinci kez en ağır tokadı yeniden atacak, şehitlerimizin kanını yerde bırakmayacaktır..!

Ve bu ülkede Uğur Mumcu etkinliklerinden yasaklanan, Uğur Mumcu’nun bayrağını taşıyan TGB’li gençlerimiz sayesinde yeniden güzel günler görecek, Mustafa Kemal’in devrimlerin ‘’ Tam Bağımsız Türkiye ‘’ idealini gerçekleştireceklerdir.

Saygılarımla…

Yeniden, hep beraber

‘’Mustafa Kemalin Askerleriyiz’’

[3d-flip-book mode="thumbnail-lightbox" urlparam="fb3d-page" 
id="12654" title="false" lightbox="dark"]
Bu Haberi Paylaş

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.