Atın evcilleştirilmesi ve devlet kuruculuğu-1
Atı ilk defa evcilleştirenler Öntürk atalarımız İskitler/Sakalardır. MÖ 4’üncü bin yılda Hazar Denizi’nden Kingan dağlarına kadar olan coğrafyada vahşi at sürüleri İskitlerce (Sakalarca) evcilleştirilmeye başlanmıştır. (1)
Atın evcilleştirilmesi, göçebeliğin en ileri ve yüksek safhası olan atlı çoban kültürünün (2) dinamiğidir. Ve atlı çoban kültürünü insanlık tarihinde ilk defa Öntürkler geliştirmiştir. Diğer kavimler Öntürklerden öğrenmişlerdir. Örneğin tarımda oldukça ilerlemiş olan Ön Asya toplumlarında atın evcilleştirilmesi, Öntürklerden birkaç bin yıl sonra olduğu saptanmıştır. (3) Bundan dolayıdır ki, Türklerin devlet kuruculuğu ünlüdür ve önemlidir. Çünkü ileri bir medeniyet yatağı olan nehir boyları, deniz kenarlarındaki verimli tarım arazilerine sahip bölgelerde ileri bir medeniyet geliştirilmiştir ancak tarımcı kavimler, devlet kuruculuğu zayıf olduğundan, atlı çoban kültürünün Yeryüzü Hükümdarlığı ülküsüne kavuşmayı beklemiştir, yani göçleri ve askeri seferleri… Yani Tarih, Türk aşısını beklemiştir. Batılılar, son zamanlara kadar medeniyete ve devlete ancak tarım devrimiyle geçilebildiği anlayışına saplandıklarından, bizim tembel tarihçilerimiz de
Avrupa Tarih anlayışının güdümüne girmesinden dolayı, belki de bilinçli olarak göçebe toplumuyla atlı çoban kültürü aşamasındaki toplumun farklılığını gözlerden kaçırarak, göçebeliğin en ileri safhası olan atlı çoban kültüründe yaşayan Türklerin “medeniyetsiz” olduklarını, medeni yetenekten yoksun bulunduklarını, dolayısıyla devlet vb. örgütleyemeyeceklerini ileri sürmüşlerdir. (4)
Ama şimdilerde Batı dünyası atın evcilleştirilmesinin, devlet kuruculuğu ve medeniyete geçişteki tarihi önemini ve rolünü kavrayınca atalarının mezarlarında at kemiği aramaya başlamışladır (!)
Altın Elbiseli Adam’ın yanında Orta Asya’daki hafriyatlarda geyik desenli ve boğa başlarıyla süslü altın kılıç kabzaları bulunmuştur. (5)
Bu zenginlik sıradan bir olgu değildir. Bir üretim fazlasını, artık ürünü, meta üretimini, bilimi, matematiği, yönetilen ve yöneten sınıfları, kısacası devleti gerektirir. Devlet olmadan bu kadar büyük zenginlikler biriktirilemez, korunamaz.
KAYNAK: (1) Semih Güneri, Türk Altay kuramı, Kaynak Yayn. 1. Basım, s. 155-282 (Aktaran Dr. Doğu Perinçek, Og’dan Oğur’a Devletin Oluşma Sürecinin Türkçedeki İzleri, s. 134)- Bahtiyar Aydın, Sakalar/İskitler Gizlenen Kök Atalarımız, s. 93 (2) Doğu Perinçek, Og’dan Oğur’a Devletin Oluşması Sürecinin Türkçedeki İzleri, 5. Basım, Kaynak Yayn. S.93 (3) Laypanov-Miziyev, age, s.40 (Aktaran Dr. Doğu Perinçek, age, s.134) (4) Kafesoğlu 2003:33 (Aktaran Salih Özçamca, Türklerin Göçebeliği Hakkında Birkaç Not, s.178) (5) Bahtiyar Aydın, age, s. 45 |
İnsanlık tarihinin ilk medeni halkı-2
İskitler (Sakalar), tarih boyunca Batılılarca hep üstü örtülmüş, itibardan düşürülmüş, “göçebe toplumu” diye küçümsenmiş prehistorik bir halktır. Ama insanlık tarihinde ilk kez olarak ilkel göçebeliği aşma aşamasına ulaşan, devlet kuruculuğunun ekonomik ve toplumsal zeminini oluşturan, göçebeliğin en ileri ve son safhası olan atlı çoban kültürünü geliştiren halktır. İskitler, MÖ 4’üncü bin yıllarında, yani günümüzden 6 bin yıl önce Kalkolitik şartlarında, Hazar’dan Kingan Dağlarına kadar olan coğrafyanın ilkel sınırsızlığı içinde erkenden demir çağını yaşamaya başlamış, sürüler halinde atların evcilleştirilmesini başlatmış, at yetiştiriciliğine ilaveten demir işlemeciliğini geliştirmiş bir halktır; Öntürk (kök) atalarımızdır.
Atlı çoban kültürünün iki temel özelliği olan hayvancılıkla metalürji, medeniyetin şafağının sökmesini sağladı.
Bu ne demektir?
Bu gerçek, ön atalarımızın, İskitler/ Sakaların, insanlık tarihinin ilk medeni halkı olduğu anlamına gelir.
İSKİT YAZITLARI, YAZIYA DELALETTİR
Buna rağmen atalarının mezarlarında at kemikleri arayan Batılılar, Macaristan’dan Mançurya’ya kadar müthiş genişlikte bir coğrafyada, [(Maros Nehri civarında Vuin Köyü’nde 23 parçalık) Macaristan Altın Eşya Yazıtları, (Romanya’da Seibenbürgen köylerinde Homorodkaraskonı’da bulunan) Kömeç Yazıtı, (Stalingrad’la Salsk arasında Novoçerkassk Müzesi’nde) Gümüş Şişe ve Kil Şişe Yazıtı, (Bulgaristan’da) Şuman Sıntaşı Yazıtı, Nagyszentmiklös Yazıtları’ndan çıkan yazı, Uluguç Yazıtı, Esin Anıç’ta bir kabın altına yazılmış yazı)] (*1) şeklinde yazıtlar (kitabeler) diken bu halkı yok saymışlardır yakın zamanlara kadar.
ATATÜRK’ÜN TARİH ARAŞTIRMALARININ İLK ADIMI İSKİTLER/SAKALARDIR
Büyük Atatürk’ün tarih araştırmalarının ilk adımı, Batı’nın üstünü özenle örttüğü ve gizlediği İskit/
Sakalardır. Bu gerçek, Türk Tarih Tezi’nde somut olarak anlaşılır. Ancak Atatürk’ün ölümünden sonra İnönü, devletin yönünü Kemalist Devrim rotasından çıkarıp Batıcılığa kırınca Avrupa Merkezli Tarih anlayışı tedricen hâkim oldu. Atatürk’ün tarih araştırmaları, Türk Tarih Tezi, “asarı atika müzesinde çıkrık ile taş baltanın yanına” kondu.
Altın Elbiseli Adam’da görüldüğü gibi bin yıllar önce hakanlarına, tiginlerine altın elbiseler ören, dünyanın bilinen en eski halısı olan “Pazırık Halısı”nı dokuyan, atlı çoban kültürüyle paralel gelişen metalürjideki başarılı adımlar sonucu tarihe “bozkırın kuyumcusu” diye geçen, tüm dünyaya toplumsal örgütlenme alanında örnek olan “Türk Devlet Teorisi”nin içinden çıktığı “Atlı Çoban Kültürü”nün mimarları, “At üzerinde uzun süre durabilmek için damgalı pantolon yapan”, “Atlı süvari ordularıyla savaşlarda yenilemeyen ve dünyaya savaşmayı öğreten”, (*2) İskitler/Sakalar, “ilkel göçebe” diye küçük görülmüştür.
“MÖ 5-6. Yüzyıl, İç Asya’da İskitler dönemidir. Hsiungnular (şiyungnular-Hunlar-FÖ) tarih sahnesine çıkmak üzeredir. Prensin ve belki de hakanın varlığı, hükümdarlığa, altın elbiseleri (Altın Elbiseli Adam-FÖ) ise zenginliğe işaret ediyor.” (*4)
Altın Elbiseli Adam’ın varlığı, “MÖ 5-6. yüzyıllarda İç Asya’da (Hazar-Kingan Dağları arası coğrafyada) devletin varlığına delalettir. Hem de olağanüstü zenginliklere hükmeden esaslı ve kuvvetli bir devletin varlığı kanıtlanmaktadır.” (*4)
Böylesine olağanüstü büyük bir zenginliğin, göçebe hayvancılıkla biriktirilmesinin mümkün olmadığı, böylesine olağanüstü bir zenginliğe devlet olmadan “el konamayacağı”, ayrıca devlet yaptırım kuvveti olmadan bu kadar büyük zenginliklerin muhafaza edilemeyeceği somut bir gerçektir. Öte yandan Altın Elbiseli Adam üzerindeki altın eşyanın işlenişi de üstün bir işçiliğe delalet ettiğinden, “altının üstün bir sanatkârlıkla işlenmesi”nin de, “ancak gelişmiş sınıflı toplumda mümkün olduğu” vurgulanıyor. (*4)
Kaynaklar: (*1) Bahtiyar Aydın, Sakalar/İskitler Gizlenen kök Atalarımız, Kaynak yayınları, 1. Basım Şubat 2022, s. 9) (*2) Age, s. 10 (*3) (Zeki Velidi Togan, Umumi Türk Tarihine Giriş, İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul, 2019, s. 52/ Akt. Bahtiyar Aydın, Sakalar/İskitler Gizlenen kök Atalarımız, Kaynak yayınları, 1. Basım Şubat 2022, s. 15) (*4) Doğu Perinçek, Og’dan Oğur’a Devletin Oluşması Sürecinin Türkçedeki İzleri, Kaynak Yayınları, Geliştirilmiş 5. Basım, Nisan 2019, s. 121) Altın Elbiseli Adam/ Ötüken, Fatih Özcan, Yenigün, |
Ermeni Tarihçi Kiragos: “İskitlerin geri dönüşü: 1071”-3
Bir önceki yazımızda geçen hafta, İskit atalarımızın, her ne kadar Batılılar, karşısında komplekslendikleri her yeni gelişmeyi küçümseyerek karalama alışkanlıkları nedeniyle İskit/ Saka kök atalarımızı “ilkel göçebe” diye küçümseseler de MÖ 4. bin yıllarda İç Asya’da birçok etnik unsuru birleştirerek bir devlet (bodun konfederasyonu) kurmuş medeni bir halk olduğunu vurgulamıştık.
Bu yazımızda konuya devam ediyoruz.
İnsanlık tarihinin ilk medeni halkı olan, Altın Elbiseli Adam’da görüldüğü gibi hakan ve prenslerine (Tigin) dört bin parça altından muhteşem zırhlar ören (*1), MÖ 4. bin yıllarında İç Asya’da vahşi at sürülerini evcilleştirmeye başlayan, at yetiştiriciliğinin yanında Altın Elbiseli Adam örneğinde görüldüğü gibi maden işletmeci ve işlemeciliğinde muazzam aşamalar kaydederek “bozkırın kuyumcuları” unvanını kazanan, böylesi maddi zeminde atlı çoban kültürünü geliştiren Öntürk atalarımızın en dingin, barış ve huzur döneminin ünlü hükümdarı Alp Er Tunga’dır. (*2) Divanü Lügat-it Türk ve Kutadgu Bilig’de Alp Er Tunga’nın MÖ 8. yüzyılda yaşamış bir İskit kağanı olduğu belirtiliyor. İran şairi Firdevsi, İran-Turan savaşlarını konu alan Şehname’sinde Alp Er Tunga’yı “Afrasiyap” diye anar. (*3)
TÜRK’ÜN FARKLI ETNİSİTELERİ DÖNÜŞTÜRÜCÜ ÖZELLİĞİ İSKİTLERDE BAŞLAMIŞTIR
İskit Konfederasyonunu, bir etnik oluşum olarak görmemek gerekir. Çünkü aynı coğrafyada bir arada yaşadığı birçok farklı etnisiteden halk vardır. Öntürk atalarımız İskitler, bu halkları “İskit” namı altında birarada tutma ve yaşatma ustasıdır. Bu süreç içinde doğaldır ki, hâkim halkla farklı etnisiteden halklar birbirlerine dönüşür ve kaynaşır. Yüzlerce yıl sonra Hunları izleyen Göktürkler döneminde ilk kez tarih sahnesine çıkan Türk sözcüğünün içeriği artık etnik değil bugünkü siyasi yapı özelliğini gösterir duruma dönüşür. Saf kanın kalmadığı endişesi tarihi bir gerçektir. Ancak büyük devletler ve imparatorluklar örgütleyenler, büyük millet olanların yolu da buradan geçmektedir. Çiniyatçı Eberhard, Güney Sibirya ve Orta Asya’nın geniş coğrafyasında atlı çoban kültürünün esas yaratıcı ve taşıyıcısının Öntürk atalarımız İskitler olduğunu, İskitlerin farklı birçok etnisiteyle bir arada karşılıklı etkileşim içinde yaşadıklarını, birbirlerinden öğrendiklerini, karşılıklı dönüştüklerini belirtir. Ancak üstün ve hâkim unsurun İskitler olduğunun,
ilerdeki süreçte en önemli rolü onların oynadığının da altını çizer. (*4)
İSKİTLER, HUNLARIN ATALARIDIR
İskitler, Hunların atasıdır. (*5) Perinçek de aynı konu üzerine yaptığı araştırmada, MÖ 5-6. Yüzyılın İç Asya’da İskit dönemi olduğunu belirtikten sonra Hsiungnuların (Şiyungnuların-Hunların) tarihin şafağında olduğunu belirtir. (*6)
İSKİTLER ANADOLU’DA
En eski tarihçilerden Herodot, İskitler’in Kimmerleri önüne katarak süre süre Ön Asya ve Yakın Doğu’ya (Anadolu, Levant-Ürdün, Lübnan, Filistin, İsrail ve Suriye-,Irak ve Transkafkasya -Gürcistan, Ermenistan ve Azerbaycan’ı- kapsayan coğrafi bölgeden oluşan) Ön Aya ve Yakın Doğu’ya geldiklerini belirtir. Bu coğrafyada Medleri yenerek üstünlük sağladıklarını anlatır. (*7)
Nitekim ünlü antik tarihçi Herodot da Kızılırmak’ın doğusuna “İskit coğrafyası” adını vermiştir. Yunan General Ksenofon da “Anabasis (On binlerin Dönüşü)” adlı eserinde Anadolu’da İskit varlığından bahsetmiştir.(*8)
İSKİTLER’İN GERİ DÖNÜŞÜ: MALAZGİRT SAVAŞI
Kısacası Türkler Anadolu’ya ilk defa 1071 yılında değil, ondan binlerce yıl önce gelmiş, orada yerleşmiş, kültürünü yaymış, eserler bırakmıştır. 1071’de gelenler de (İskitler-Hunlar-Göktürkler-Karahanlılar-Selçuklular-Osmanlılar şeklinde süregelen) aynı soyun devamıdır.
Nitekim Ermeni tarihçi Kiragos, Ermeni Tarihi adlı eserinde, 1071 Malazgirt Savaşı’na atıf yaparken “İskitler geri döndü” diyor. (*9)
Tam da İskitler dönemine tarihlenen bir gelişme de Hakkâri’de MÖ 2. Bin yıllara tarihlenen Türk mezar taşlarının bulunması oldu. (*10)
ÇİN’E MEDENİYETİN TÜRKLERCE GÖTÜRÜLDÜĞÜ
(Örneğin Avusturyalı halkbilimci Koppers, Zeki Velidi Togan gibi) bütün tarihçilerin hem fikir olduğu bir tarihi gerçek de güneyde, Çin’de Türklerin uzun tarihsel dönemler boyunca hanedanlıklar örgütlediği, Çinlilere hâkim olduğu, onları kültürleriyle etkiledikleri, onlara medeniyeti götürdükleridir. Shang (Şeng) hanedanını yıkanlar Chou ( Çu) Türkleridir. Çular, Çin’de MÖ 1027 yılından 256 yılına kadar 8 yüzyıl hüküm sürmüşlerdir. (*11)
KAYNAKLAR: (*1) Altın Elbiseli Adam/ Ötüken, Fatih Özcan, Yenigün, (*2) (Bahtiyar Aydın, Sakalar/İskitler Gizlenen kök Atalarımız, Kaynak yayınları, 1. Basım Şubat 2022, s. 22) (*3) . (Bahtiyar Aydın, Sakalar/İskitler Gizlenen kök Atalarımız, Kaynak yayınları, 1. Basım Şubat 2022, s. 32) (*4) Wolfram Eberhard, Çin Tarihi, TTK Yayınları, Ankara, ‘019,s. 17-18/Akt. Bahtiyar Aydın, Sakalar/İskitler Gizlenen kök Atalarımız, Kaynak yayınları, 1. Basım Şubat 2022, s. 42) (5) (Zeki Velidi Togan, Umumi Türk Tarihine Giriş, s. 52/ Aktaran Bahtiyar Aydın, Sakalar/İskitler Gizlenen kök Atalarımız, Kaynak yayınları, 1. Basım Şubat 2022, s. 23) (*6) (Og’dan Oğur’a Devletin Oluşması Sürecinin Türkçedeki İzleri, Doğu Perinçek, Kaynak Yayınları,5. Baskı, s. 121) (*7) (İlhami Durmuş, İskitler, s. 87/ Aktaran Bahtiyar Aydın, Sakalar/İskitler Gizlenen kök Atalarımız, Kaynak yayınları, 1. Basım Şubat 2022, s. 18) (*8) (Herodot, Tarih, çev. Müntekim Ökmen, İş Bankası Kültür Yayınları, 2019, s. 314/ İlhami Durmuş, age, s. 86/ Ksenophon (Yunan General), Anabasis –On Binlerin Dönüşü-, çev. Ari Çokona, İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul, 2021, s. 130/ Akt. Bahtiyar Aydın, Sakalar/İskitler Gizlenen kök Atalarımız, Kaynak yayınları, 1. Basım Şubat 2022, s. 19/20) (*9) (Bahtiyar Aydın, age, s. 29) (*10) Tuncay Altun, Anayurt- (*11) Muhaddere N. Özerdim, “Cholar ve Bu devirde Türklerden Gelen ‘Gök Dini’, Belleten, c. 27, sayı. 105, Ocak 1963, s.1/Akt. Og’dan Oğur’a Devletin Oluşması Sürecinin Türkçedeki İzleri, Doğu Perinçek, Kaynak Yayınları,5. Baskı, s. 131) |
Atlı çoban kültürünün üstünlükleri-4
Geçen haftaki yazımızda Öntürk atalarımız İskit/ Sakaların insanlık tarihinde ilk yazıyı bulmalarına, göçebeliğin en ileri ve son safhası olan ve devletleşme sürecinin başladığı atlı çoban kültürü aşamasına geçmelerine, bu nedenle tarihin bilinen ilk medeni halkı olmasına rağmen, Batılılarca “ilkel göçebe”, “medeniyetsiz halk” gibi gerçekle alakası olmayan, sırf itibar avcılığından başka bir işlevi bulunmayan iftiralara maruz kaldığını yazmıştık.
Bu yazımızda Öntürk atalarımızın insanlık tarihine öncülük etmiş, üstün tarihi hasletlerini yazmaya devam ediyoruz.
ATLI ÇOBAN KÜLTÜRÜNÜN ÜSTÜNLÜKLERİ
Teşkilatçılık, atlı çoban kültüründen kaynaklanır.
Siyasal yaratıcılık, atlı çoban kültüründen gelir.
Medeniyet, atlı çoban kültüründen yeşerir.
Türklerin hâkimiyetinin sırrı da atlı çoban kültüründedir.
Yani bütün mesele at ve süvarilikte ve metalürjidedir.
Çünkü atlı çobanlar aynı zamanda zamanın en iyi “kuyumcuları”dır. (*)
ÇİN’E MEDENİYETİ ÖNTÜRK ATALARIMIZ İSKİTLER GÖTÜRMÜŞTÜR
Bunu öğrenen Çinliler soluğu, Batı Türkistan’da Türklerin yetiştirdiği atları ele geçirmede alırlar. (*1) Atlı çoban kültürünü yaratan Öntürk İskit atalarımızda tarım faaliyeti de vardır. O çağlarda iklimsel şartları çok elverişli olan Güney Sibirya ve Orta Asya coğrafyasında tarım faaliyetinde de aktiftirler. İlk defa Çin’in Şensi ve Kansu eyaletlerine MÖ 3. bin yıllarında tarım ve hayvancılığı Öntürk atalarımız getirmişlerdir. Hayvancılıkta at, tarımda darı ve buğday hâkimdir. Bu çağlarda anılan coğrafyada birçok etnisite bulunmakla beraber Öntürk atalarımız İskit/ Sakalar üstün durumda olan halktır. Bu konuda Çiniyatçı Eberhard geniş bilgi vermektedir. (*2)
Çin’e medeniyetin dışarıdan, Öntürk atalarımız İskitler aracılığı ile getirildiğini sadece Eberhard ileri sürmedi. 1911 Çin Cumhuriyet Devriminin önderi Sun Yat-Sen de Çin’e medeniyetin kuzeybatıdaki yabancı kavimlerden, Öntürk atalarımız İskitlerden gelmiş olduğunu belirtiyor. (*3)
İskit/Saka atalarımız, kuzeybatıdan Çin’e 2. bin yıllarından itibaren girmeye başlamışlardır. Çinliler kuzeybatıdan gelen davetsiz misafirleri kendi dillerine göre “Tik’ler”, “Jong’lar”, “Hu’lar” diye adlandırmışladır. İskitler Çin’e atlı çoban kültürünü getirmişlerdir. Toprağı sürmeyi, ekip biçmeyi, atı ve at arabasını kullanmayı öğretmişlerdir. Bu özellikler, medeniyet unsurudurlar. Eberhard’a göre, Çine giren ve Çin’e medeniyet getiren İskitler, “Türk efsanelerindeki madenci kabileler”dir. (*4)
Çin, maden bakımından sıkıntı çeken bir ülkedir. Buradaki en eski silah şekillerinin Sibirya’daki silahlara benzediği buluntulardan saptanmıştır. Bu saptama, bu silahların kuzeyden getirildiğine delalettir. Çünkü Orta Asya kültürünün kökeni Sibirya’dır. Proto Türkler, Sibirya’dan Orta Asya’ya inmiş ve oradan dağılmışlardır. (*5)
Öntürk atalarımızın Çin’e kitleler halinde girişleri, ilk Çin sülalesi olan Hiaların (MÖ 2205-1766) döneminde başlamış, (*6) MÖ 1. Binin ortalarında Şhang Hanında döneminde devam etmiştir. (*7) MÖ 1050 ile 256 yılları arasında Çin’e Çu Sülalesi hâkim oldu.
Çular, özbeöz Öntürk atalarımızdır. MÖ 2. bin yılların başlarından itibaren kuzey Çin topraklarına kitleler halinde girmeye başlayan, Çin’e medeniyeti götüren Öntürk atalarımız yüzyıllar içinde kuzey Çin’de önemli bir demografik unsur haline gelmişlerdir. Çinlileri her yönüyle derinden etkileyen Turani kavimler MÖ 1. binin başlarında tam hâkimiyet kurarak devletleşmişlerdir. Ve Çin’e devlet örgütünü getirmişlerdir. Çuların bronz silahları ve savaş arabaları vardı. Ayrıca Çularda, Öntürk sanatının özü olan “hayvan üslubu” çok belirgindi. (*8)
KAYNAKLAR: (*)Altın Elbiseli Adam/ Ötüken, Fatih Özcan, Yenigün, (*1) Nuri Yazıcı, Türk Tarihinin Eski Çağları, s. 176/ Akt. Bahtiyar Aydın, Sakalar/İskitler Gizlenen kök Atalarımız, Kaynak yayınları, 1. Basım Şubat 2022, s. 38) (*2) Wolfram Eberhard, Çin tarihi, TTK Yayınları, Ankara, 2019, s. 17-18 (Akt. Bahtiyar Aydın, Sakalar/İskitler Gizlenen kök Atalarımız, Kaynak yayınları, 1. Basım Şubat 2022, s. 42) (*3) Sun Yatsen, Halkçılık Üzerine, haz. Sadık Usta, Kaynak Yayınları, İstanbul, 2011, s. 100/ Akt. (Og’dan Oğur’a Devletin Oluşması Sürecinin Türkçedeki İzleri, Doğu Perinçek, Kaynak Yayınları, 5. Baskı, s. 132) (*4) Wolfram Eberhard, age. S. 24/ Akt. Bahtiyar Aydın, Sakalar/İskitler Gizlenen kök Atalarımız, Kaynak yayınları, 1. Basım Şubat 2022, s. 43) (*5) Wolfram Eberhard, age, s. 24/ Akt. Age. S. 43 (*6) Hüseyin Namık Orkun, Türk Tarihi, Akba Kitabevi, İstanbul, 1946, s. 21/ Akt. Bahtiyar Aydın, Sakalar/İskitler Gizlenen kök Atalarımız, Kaynak yayınları, 1. Basım Şubat 2022, s. 44) (*7) Wolfram Eberhard, Çin Tarihi, s.30-31/ Akt. Age, s.44 (*8) Zeki Velidi Togan, Umumi Türk Tarihine Giriş, İÜ Edebiyat Fakültesi Yayınları, İstanbul, 1970, 2. 14-15/ Akt. Bahtiyar Aydın, Sakalar/İskitler Gizlenen kök Atalarımız, Kaynak yayınları, 1. Basım Şubat 2022, s. 45) |
Öntürk atalarımızın Tek Tanrıcılığı/Tengricilik-5
Geçen haftaki yazımızda Öntürk atalarımız İskitlerin, insanlık tarihinde göçebeliğin en son ve en ileri aşaması olan atlı çoban kültürünü ilk geliştiren tarihin bilinen ilk medeni halkı olduğunu, dünyaya medeniyeti ve devlet kuruculuğunu İskit atalarımızın öğrettiğini, atlı çoban kültürünün üstünlüklerini, Çin’e medeniyeti İskitlerin götürdüğünü, Çin’de Çu Hanedanı adıyla ilk Türk devletini örgütleyerek yüzyıllarca hüküm sürdüklerini alanında yetkin bilim insanlarına dayanarak açıkladık.
Bu yazımızda aynı konuya değineceğiz.
İskit atalarımızın tarihi üstünlüklerini öğrenmeye devam edeceğiz.
Dediğimiz gibi insanlık tarihinin bilinen ilk medeni halkı Öntürk atalarımız İskit/Sakalardır.
Mançurya’dan Karadeniz ve Hazar Denizi’ne kadar olan coğrafyada MÖ 4. bin yıllarda, yani günümüzden 5-6 bin yıl önce atlı çoban kültürünü geliştirdiler.
Aslında Pasifik’ten Atlantik’e tüm Avrasya’da 10 bin yıl öncesinden başlayarak birbiriyle akraba olan halkların atlı çoban kültüründe öncüleri İskit/Sakalardır.
Bu kapsamda Urallar ve Karadeniz bozkırlarında atlı çoban kültürünün öncüsü de haliyle İskit atalarımızdı. Almanlar, İsveçliler, Norveçliler, Finler vb. halkların ataları olan Önhintcermenlerle Öntürk atalarımız bu bölgede MÖ 3. ve 4. bin yıllarda komşuydular. Önhintcermenler, 4. bin yıllarda İskit atalarımızdan atlı çoban kültürünü öğrendiler. “”Cermenlerin teşkilatçılığı ve siyasi yaratıcılığının kökeni bu atlı çoban etkisidir. Atlı çobanlarla karışımın azaldığı ya da olmadığı yerlerde, devlet ve uygarlık yaratıcılığının da azaldığı veya hiç görülmediği belirtiliyor.” (*1)
ORTA ASYA TÜRKLÜĞÜNDE ŞAMANİZM DEĞİL TENKRİCİLİK VARDIR Orta Asya toplumlarında ve antikite Türklüğünde din ve inanış konusunda gene Avrupa merkezci tarih anlayışının etkisiyle bir “Şamanizm” iddiası vardır. Örneğin bir yandan medeniyetin, hâkimiyetin kaynağının atlı çoban kültürüne dayandığını iddia eden Bahtiyar Aydın, diğer yandan “Sakalar/İskitler Gizlenen kök Atalarımız” adlı kitabında Orta Asya Türklüğünün dinsel inancından bahsederken İbrahim Kafesoğlu’na dayandırdığı “ata dini Şamanizm” nitelemesinde bulunmaktadır. (*2) Oysa atlı çoban
kültürünün ideolojik temeli Tengriciliktir (tek tanrıcılıktır.) İşin ilginç yanı da Şamanizmin bir din değil, büyücülük olduğu gerçeğidir. Bu kapsamda uygarlık öncesi ilkel toplumlarda inanç sistemlerinin altyapısını oluşturmuştur. Şamanlar (kamlar), avcılık ve toplayıcılık dönemindeki ilkel toplumlarda geçerli bir değerdir. Türklerin de her toplum gibi bir şamanlık dönemi elbette olmuştur. Ancak burada bahsedilen konu, Avrupa merkezli tarih anlayışının dayattığı göçebe toplumunun en ileri aşaması olan ve metal işleriyle paralel gelişen atlı çoban kültürü devresindeki Öntürk ve Türk atalarımıza yakıştırılan sıfat olmasıdır.
Türklerde dinsel temanın (Allah’ın) kritik özü “Tanrı” yani “Tengri”dir. “Tanrı” ya da “Allah” sözcüğü, Göktürk ve Uygur dönemi Türk yazıtlarında “Tengri” olarak karşımıza çıkar. Türkçenin etimolojik yapısına göre sessiz harfleri çıkarırsak “TNR” harfleri köktür. Lehçe farklılıkları sebebiyle birçok kavimde bu ifade “Tenri”, “Tenre”, “Tener”, “Teneri”, “Tanara” vb sessiz harf değişiklikleri ya da ekleriyle (TenGri gibi) ortaya çıkar.
TENGRİCİLİK, ATLI ÇOBANLARIN EKONOMİK MECBURİYETİDİR
Göçebe kültürünün en ileri ve son aşaması, devlete ve medeniyete geçiş safhası olan atlı çoban kültüründe Mançurya’dan Karadeniz’e kadar olan çok geniş otlakları kontrol altında tutmak, bu alanlarda yaşayan farklı etnik kökenden kabileleri barış ve huzur içinde “Hacı Bektaş Veli’nin ‘Arslanlarla ceylanlar dosttur kucağımızda’ dizesindeki barış ve huzur” içinde yaşatabilmek gerekiyordu. Böylesi bir hayati ve ekonomik mecburiyet, atlı çobanların örgütlenme ve devlet kurma yeteneklerini olağanüstü geliştirdi. Bundan dolayı Türklerin devlet kuruculuğu yetenekleri tarihi önemdedir. (*3)
Tengri kavramının esprisi de burada karşımıza çıkmaktadır. Niçin Tengri kavramı atlı çobanlardadır? Çünkü “tek tanrı, geniş alanlarda yaşayan kabilelerin birleştirilmesi”, “örgütlenme”, “merkeziyetçilik”, “kabileler arası barış”, “devletleşme ve uygarlaşma” demektir. Süryani Mikhail’in kroniklerinde belirttiği gibi (*4), MÖ 3 binlerden beri Tek Tanrıya inanan, “Orta Asya’da kurulan kabile konfederasyonları ve ilk devletlerin başında bulunan Öntürk ve Türk hanedanların tek tanrıya tapmaları, olağanüstü bir coğrafyaya hükmetmeleriyle ve bu alanda barış sağlamalarıyla ilgilidir.” (*5)
(*1) (Oswalg Menghin’den akt. Rasonyi, Doğu Avrupa’da Türklük, s. 36. Ayrıca bkz. Oswald Menghin, Weltgeschichte der Steinzeit./ Aktaran Doğu Perinçek, Og’dan Oğur’a Devletin Oluşması Sürecinin Türkçedeki İzleri, Kaynak Yayınları, Geliştirilmiş 5. Basım, Nisan 2019, s. 132) (*2) (Bahtiyar Aydın, Sakalar/İskitler Gizlenen kök Atalarımız, Kaynak yayınları, 1. Basım Şubat 2022, s. 39) (*3) Fatih Özcan, “Türklerde, “Kaplanlarla koyunların aynı kaptan su içtiği” Yeryüzü Hükümdarlığı Ülküsü” (*4) (Akt. Sencer Divitçioğlu, Oğuz’dan Selçuklu’ya, s. 33/ Akt. Og’dan Oğur’a Devletin Oluşması Sürecinin Türkçedeki İzleri, Doğu Perinçek, Kaynak Yayınları,5. Baskı, s. 133) (*5) (Age. s. 133) |
- KKTC Antalya Başkonsolosu’na Vatan Partisi ziyareti
- Yıllar sonra Burdur’da ana arterlerde yeniden ücretli otopark
- Teknoloji Tutkunu Gençler MAKÜ’de Buluştu
- MAKÜ, Honamlı ve Kıl Keçisi Damızlık Oğlaklarını Satacak
- İşKur’dan alacağı sermaye hayatını değiştirecek
- Danimarka’dan tarihi kültürel iade
- DENEME- “Atalarımızın Katilliği”, Uluslararası Emperyalist Bir Yalandır1
- Yüksek Verimli ve Nitelikli Embriyo Transferiyle Hayvancılıkta Büyük Atılım