Türklerde, “Kaplanlarla koyunların aynı kaptan su içtiği” Yeryüzü Hükümdarlığı Ülküsü

Çoğu zaman çeşitli Tarihçilerce eski Türklerin ana dininin Şamanizm olduğu ileri sürülmüştür.

Oysa bilim insanlarınca saptandığı gibi, bırakın Orta Asya’da “askeri demokrasi” döneminde (kahramanlık çağındaki) kurulup dağılan bodunlar (kabile-boy) konfederasyonlarını, atlı çoban kültürünün öncüleri olan Öntürklerde bile MÖ 3. bin yıllarında tektanrıcılık (Tengricilik) vardı. (1)

YERYÜZÜ HÜKÜMDARLIĞI VE CİHANGİRLİK

Tengricilik aslında Türklerdeki ilkel sınırsızlığı içinde geniş bozkır alanlarını kontrol etme ve çok çeşitli boyları ve etnik unsurları bir arada düzen ve barış içinde yaşatma becerisini sağlayan atlı çoban kültürünün getirdiği Yeryüzü Hükümdarlığı ve Cihangirlik ülküsünün ideolojik zeminini oluşturmuştur. İdeolojide Tengricilik (tektanrıcılık), siyasi hedef ve ülküde Yeryüzü Hükümdarlığı ve Cihangirliği gerektirir. Geniş kitlelere o ruhu verebilmenin başka yolu da yoktur zaten.

Tarih boyunca Yeryüzü Hükümdarlığı ülküsünü izleyerek, insanlık tarihini yönlendirmiş büyük devletler ve dünya tarihine yön vermiş, dünya dengelerine ağırlığını koymuş imparatorluklar örgütlemiş milletimizdeki bu kuruculuğun ve örgütleyiciliğin siyasi ve ideolojik köklerini Tengricilik oluşturur.

ATTİLA’NIN ROMA’YI KUVVETİ OLDUĞU HALDE TALAN ETMEMESİ

Bu kapsamda Yeryüzü Hükümdarlığı ve Cihangirlik ülküsü Avrupa’ya da taşınmıştır. Bunun örneğini, henüz ilkel komünal aşamalarda yaşayan barbar kavimlerin (Gotlar ve Vandalların) ileri toplumsal aşamalarda yaşayan halkları yağmalamalarına, kırıp geçirmelerine, ele geçirdikleri arı kovanını parçalamalarına rağmen, Atilla’nın kuvveti olduğu halde Roma’yı talan etmemesinde görüyoruz. Atilla’nın amacı ele geçirdiği Roma İmparatorluğu’nun yerine inşa edeceği devlette Büyük Yeryüzü Hükümdarlığı ülküsünü hayata geçirmekti. Ancak ömrü vefa etmedi. (2)

Yeryüzü Hükümdarlığı ülküsü, kabile toplumunun en üst aşaması olan ve maden işlemeciliği ile paralel giden atlı çoban kültürü çerçevesindeki Öntürkler ve Türklerin temel eğilimidir. Yeryüzü Hükümdarlığı Ülküsü’nün itici gücü ve hareket ettiricisiyse Kara bodun beylerin zenginlik biriktirme eğilimidir. Bunun yolu da çeşitli boyların ve etnik unsurların, birçok halkların yaşadığı geniş alanlara hükmetme ihtiyacıdır. Bu ise barış ve huzur sorunudur. Farklı birçok etnik unsuru bir arada tutmak ve yaşatmak için derin bir hoşgörü kültürünü de gerektirir. Bu ise binyıllardır kabileler arası yağma ve talancılığı ortadan kaldırarak ve devlete doğru ilerleyerek bodun konfederasyonları örgütleyen Türklerin geliştirdiği Tengricilik ideolojisinde mevcuttur. Bu “kurtla kuzunun aynı kaptan yemek yeme kültürü”dür. “Kaplanlarla koyunların bir kaptan su içebileceği şartlar”ın yaratılmasıdır. (3) Bu olağanüstü beceriyi gösteren Türkler, çağlar boyunca Avrupa ortalarına kadar birçok farklı etnik unsuru bünyesinde barış ve huzur içinde barındırarak, zaman zaman dönüştürerek büyük devletler ve imparatorluklar örgütlediler. Dünya tarihine yön verdiler. İnsanlık tarihine damga vurdular.

“ARSLANLARLA CEYLANLAR DOSTTUR KUCAĞIMIZDA” BARIŞI

İşte Türk milletinin devlet kuruculuğundaki üstün maharetinin kritik noktası buradadır.

Prehistorik (Tarih öncesi) çağlarda Öntürklerden İskitler-Sakalardan, Hunlara, Göktürklere, Sir-i Derya Oğuzlarından Karahanlılara, Selçuklulara, Osmanlılara kadar uzanan imparatorluk kültür ve ülküsünün tarihsel derinliği vardır. Çeşitli halkları bir arada yaşatma becerisidir. Barış ve huzuru sağlama dinamiğidir. Milletimizin bu üstün maharetinden ve ruhundan nasibini almamış günümüz bazı siyasetçilerinin, ABD tayfası güçlerin ülkemizde kaos yaratma amacına hizmet eder bir tarzda kafayı Suriyelilere, Afganlara takması çok manidardır. “Hacı Bektaş Veli’nin ‘Arslanlarla ceylanlar dosttur kucağımızda’ dizesindeki barış, Asya’nın binlerce yıllık kökleri olan Yeryüzü Hükümdarlığı kültüründeki barıştır” (4)    

Not: Okuyucularımızın görüşleri bizim mürşidimizdir. Eleştiri ve görüşlerinizi yazarsanız bu sayfada yayınlarız. (fatih.ozcan53@gmail.com )

15 Mart 2022/Ötüken-Yenigün
(1) Koppers, Belleten, C. V, s. 481, (aktaran-Doğu Perinçek, Og’dan Oğur’a Devletin Oluşma Sürecinin Türkçedeki İzleri, s. 132)
(2) Rasonyi, Doğu Avrupa’da Türklük, s. 45 (aktaran Doğu Perinçek, Age, s. 138)
(3) Firdevsi, Şahname, s. 195-976, (Aktaran Dr. Doğu Perinçek, age, s.146-147)
(4) Dr. Doğu Perinçek, age, s. 147

Yazıyı gazeteden okumak için PDF

Bu Haberi Paylaş

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.