Seçimin verdiği mesajlar

Cumhuriyet kurulduğundan bu yanan milletimiz ve ülkemiz için en önemli seçimi nihayet Türk milletinin tarihi vakarı sayesinden sağ salim atlattık. Batılıların “kan banyosu” beklentileri seçim sonuçlarıyla ilgili olan diğer beklentileriyle birlikte bir avuç sabun köpüğü gibi uçup gitti. Şimdi ülkeyi yönetecek olan kazananların kırk kere düşünüp bir adım atacakları zamanlardan geçiyoruz. Gerçekçi olmayan, sağlam tahlillere dayanmayan korkularının üstesinden gelme, cesur olma ve dik durma zamanıdır. Cumhurbaşkanımız Erdoğan’ın balkon konuşmasında umut verici ipuçları vardır. Neoliberal politikalardan ve Batı’dan uzak durmayı gerektiren düşünce parıltıları görülmektedir. Bu aşamada en önemlisi de seçim sonuçları doğru ve bilimsel bir şekilde okumak zorunludur.

ABD başkanı Baydın, daha seçilmeden önce ilan ettiği Erdoğan’ı devirme hedefine ulaşamadı.

Joe Biden, seçilmeden önce henüz adayken Erdoğan’ı devirmek için, muhalefeti örgütleyeceğini ve seçimle devireceğini söyledi. Bu konuda içeride ve dışarıda bütün ağırlığını koymasına rağmen -içeride de ağır ekonomik krize rağmen, halkın çoğunluğunun vatanseverliği önceleyerek sahiplenmesi nedeniyle- ABD emperyalizmi Erdoğan’ı devirme hedefine ulaşamadı.

Seçim sonrası Batı’nın telaşı ve korkusu yayınlanan makalelere yansıdı.

ABD ve Avrupa devletlerinin telaş ve paniklemesi, önemli yayın organlarının makalelerine yansıdı. Seçim öncesinde ardardına yaptıkları yayınlarla Recep Tayyip Erdoğan’ın kaybedeceğini, Kılıçdaroğlu’nun kazanacağını ifade ettiler. Buna kendileri de inandılar. Ancak katı ve acı gerçekle karşılaşınca hayal kırıklığına uğradılar; telaşa düştüler, panik içinde çırpınmaya başladılar. Forin Ifers, Nu York Tayms, Dı Guardiyın gibi Atlantik medyasında çıkan haberlerde Türkiye’nin Batı’dan uzaklaşacağı, Rusya’yla yakınlaşacağı endişesi yazıldı çizildi. Bir de Erdoğan otoriterleşecekmiş!

Millet, ABD ve aparatlarına yüz vermedi ama AK Parti’ye de ayar çekti.

14 Mayıs seçiminde yanlış bir tercih yaparak ve ABD’ye göz kırparak HDP’yi Kürt seçmen indinde dengelemek amacıyla aynı bölücü program ilkelerine sahip olan HüdaPar’la ittifak yapan AK Parti yanlışının cezasını 7 puan yitirip yüzde 35,87 oy oranına düşerek ve 29 milletvekili kaybederek ödedi. Sinan Oğan’a rağmen istediği hedefi ıskaladı ve ikinci turu kıl payı kazandı. Milletin merakı, seçim esnasında ABD karşısında bacakları titreyen AK Parti ve Erdoğan’ın önümüzdeki zorlu dönemde bu korkusunu sürdürüp sürdürmeyeceği, ABD saldırganlığı karşısında dik duruş gösterip gösteremeyeceği üzerinde toplanmaktadır. Zurnanın zırt dediği yer tam da burasıdır. Geleceği, bu noktadaki tutumuna sıkı sıkıya bağlı kalacaktır.

Ekonomi, fecaat arzediyor

Atlantik’ten yükselen yapısal krizler, Covid19 salgınının etkileri, Ukrayna-Rusya savaşının sonuçları ve asrın felaketi ile diğer iç etkenlerimizin ateşlediği ekonomik kriz önümüzde kara bulutların yoğunlaşmasına neden oluyor.

Artan enflasyon, hayat pahalılığını dayanılmaz boyutlara tırmandırdı.

Yanlış faiz ve kur uygulamaları, enflasyonu azdırdı; döviz varlığımızı eritti. Her şeye rağmen ne döviz tutulabildi ne de enflasyon durdurulabildi.

Mahfi Eğilmez’in dediği gibi, “Faizi doğru belirlerseniz tek başına çözüm getirmez ama yanlış belirlerseniz bin türlü bela getirir.”

Şimdi kamuoyunu özellikle bankalarda döviz ve altını bulunanları öyle bir korku sardı ki; önümüzdeki ekonomik kriz nedeniyle hükümetin, vatandaşın döviz ve altınına el koyabileceğine ciddi ciddi inanılıyor. Kamuoyunda güven unsuru sıfırı tüketmek üzere…

Balkon konuşmasında Cumhurbaşkanı Erdoğan her ne kadar, “Yatırım ve istihdam odaklı bir üretim ekonomisi” vurgusu yapsa da AK Parti’nin ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dış finansmana -yani el parasına- bel bağlayan, Atlantik’le Avrasya arasında denge politikası uygulayan, ABD karşısındaki korkaklığı bu vurgunun sadece propagandaya yönelik olduğu algısına yolaçıyor.

Baydın şürekası darmaduman

Seçimin ardından Kılıçdaroğlu, kamuoyuna açıklamayı tek başına yaptı. Ardından Akşener’le Babacan da basının karşısında tek başınalardı. Diğer üçünden ses seda çıkmadı. Yani ortak bir irade koyamadılar. CHP genel merkezinde buluştular ama ortak açıklama yapmadılar ve fotoğraf vermediler basına. Öte yandan ittifakın iki büyük partisinden istifa sesleri yükselmeye başladı. İmamoğlu kendini işaret etti. Bu gelişmeler ittifakın geleceği hakkında iyimser ihtimallere işaret etmiyor.

Meclis’in yapısı da kusurlu

ABD’nin bizim gibi ülkelerde siyasi iktidar belirlediği dönemlerin geride kaldığını anlamayan kafalarca yönetilen CHP, ABD’den rol talep edip FETÖ ve HDP-PKK’yı yanına alarak seçime girdiği için büyük kayıplara uğradı, seçimi kaybetti. Kılıçdaroğlu, 12. yenilgisini aldı. Yüzde 1’lik partilere de 36 milletvekili kaptırınca Meclis’teki milletvekili sayısı düştü. Millet İttifakı’nın, Cumhurbaşkanlığını kaybetmesinin yanında Meclis’te çoğunluğu ele geçirme umutları da boşa çıktı.

Öte yandan PKK/HDP, HÜDA PAR gibi terörist ve bölücü partiler Meclis’e girdi. Terörle iltisaklı olmaları sebebiyle kamudan atılan KHK’lılar ve FETÖ’cü unsurlar, kumpas ve açılım dönemi unsurları bir yandan CHP listelerinden diğer yandan HDP listelerinden Meclis’e sokuldu. Her iki ittifakın listelerinde çeşitli tarikatların elemanları yer buldu. Bu sebeple bu Meclis bu yapısıyla önümüzdeki zorlu dönemin çetin problemlerini kaldırabilmesi zor görünüyor.

Bu Haberi Paylaş

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.