Türk tarihinin derinlikleri…

Tarihimizi Batı tarihçilerinden öğrenen aydınlarımız, Anadolu’ya gelişimizi 1071 yılıyla başlatırlar. Anadolu’nun kapıları 1071 yılında Malazgirt savaşıyla açılmıştır. Ama Anadolu’ya Türk’ün ilk gelişi Malazgirt Zaferi ile değildir.

Ya da Cumhuriyet dönemine gelinceye kadar Türk tarihi Osmanlı’yla başlar ve biter.

Milli Mücadele’den sonra Kemalist Devrim’in Tarih çalışmaları sayesinde tarihimizin Orta Asya yataklarıyla tanıştık. Ancak orda da gene Batı tarihçilerinin manipülatif etkileri sonucu at sırtında kepeneğine bürünmüş sürülerinin arkasında uçsuz bucaksız bozkırlarda o yaylak senin bu kışlak benim dolaşıp duran kabileler (boylar) olarak tanımlandık.

Oysa son araştırmalar, son bulgular işin aslının öyle olmadığını, medeniyeti kendileriyle başlatan ve bitiren Avrupa tarihçilerinin Türk’ü ve Türklüğü küçümseyici teorilerinin gerçekliği yansıtmadığını ortaya çıkardı.

Sadece 1969 yılında bulunan Altın Elbiseli Adam bile gösterdi ki, Prehistoryaya inen derinliklerde Türkler altın kullandılar ve işlediler. Altının olduğu yerde para vardır. Paranın olduğu yerde devlet vardır. Oysa Orta Asya Türk toplum yapısının kabile kökenli olduğunu iddia ediyorlardı. Kabile toplumunda sınıflar yoktur, dolayısıyla devlet de henüz ortaya çıkmamıştır.

Batı niçin böyle yaptı?

Türklüğü niçin Tarihten çıkarmaya çalıştı? Çok açık; aşağılık duygusundan dolayı… Batı, Tarihin derinliklerindeki Türk’ün azameti karşısında, bizim aydınlar da Tanzimat’tan beri

Batı’nın karşısında aşağılık kompleksinden ölür dirilirler.

Çünkü örneğin -150 yıllık azametine bakmayın siz- 250 yıl geriye gidilirse Amerikalı diye bir millet bulamazsınız. Kuruluşları 1776’dır.

1100 yıl geriye giderseniz de Rus bulamazsınız; tarihleri, 860’larda Vikinglerin güneye inişleriyle başlar.

1200 yıl geride İngiliz yoktur; kökenleri, 800’lerde adaya Angıl ve Saksonların gelişi ve karışmalarına dayanır.

1700 yıl geride Fransız göremezsiniz; kökenleri, 3’üncü yüzyıllarda Frankların Keltlerle karışımına dayanır.

2000 yıl geride ise Alman bulamazsınız; kökenleri, ilk yüzyıl içinde İskandinavya’nın güney kesimlerinden aşağılara inerek ve Keltleri kovalayarak yerleşen Germenlere dayanır.

Ama insanlık tarihinde ne kadar geriye giderseniz gidin Türk vardır. Milattan Sonra’nın ilk yüzyıllarında bile Türkler çeşitli etnik kavimleri bir arada yaşatma becerisinin tarihsel tadına varmıştır. Neolitiğin derinliklerinde bile bir ön-Türk tarihinden bahsedilir oldu son zamanlarda.

Batılılar, Tarihin derinliklerine indikçe kaybolduklarını, yokolduklarını gördüler. Tarihten Türk’ü çıkardıklarında geriye hiçbir şeyin kalmadığını gördüler. İliklerine kadar titrediler, aşağılık kompleksinden ruhlarını yiyip bitirdiler.

Yakınlarda keşfedilen Göbeklitepe de tarihin yeniden yazılmasını zorunlu hale getirdi. Orada da Türk Tamgaları gündeme damga vurdu.

Bu Haberi Paylaş

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.