Eğitim sendikaları katledilen okul müdürü İbrahim Oktugan için eylemde: “Şiddete karşı yasal düzenleme istiyoruz!”

Türkiye’nin tüm illerinde öğretmenler, geçen hafta İstanbul Eyüpsultan’da çalıştığı okulda katledilen meslektaşları İbrahim Oktugan öğretmen için ayağa kalktı. Cumhuriyet tarihinde benzeri görülmemiş bir eyleme imza atan öğretmenler tek yürek oldu. Eğitim-İş, Eğitim-Bir-Sen, Türk Eğitim-Sen, başta olmak üzere tüm eğitim sendikaları kent meydanlarında, İl Milli Eğitim Müdürlükleri önünde eylem yaptı. Talepler ise tek ses olarak dile getirildi: “Kınama değil yasal güvence istiyoruz.”

Memur-Sen, Türk Eğitim Sen ve Eğitim İş İstanbul’da okul müdürü İbrahim Oktugan’ın, öğrencisinin silahlı saldırısıyla öldürülmesini protesto etmek için ilimizde de Burdur Milli Eğitim Müdürlüğü önüne kadar yürüyerek burada basın açıklaması yaptı. Türk Eğitim Sen Şube Başkanı Orhan Akın ve Eğitim Bir Sen Şube Başkanı Murat Bulut, ‘Kınama mesajı değil, şiddete karşı yasal düzenleme istiyoruz.’ dedi.

İstanbul Eyüpsultan’da okul müdürü İbrahim Oktugan’ın 17 yaşındaki öğrencisi tarafından katledilmesinin ardından öğretmenler ülke çapında ayağa kalktı. Bütün illerde yürüyüş ve basın açıklamaları yapan öğretmenler infial halinde katliama lanet okudu.

Ülke genelinde kanlı gömlekler, tabutlarla eylemler yapan öğretmenler, “Şiddete karşı omuz omuza, öğretmene uzanan eller kırılsın, kınama değil yasal güvence, sınıfta ölmek istemiyoruz, öğretmen burada Bakan nerede” sloganları attı. Öğretmenler ellerinde taşıdıkları çeşitli dövizlerle öğretmene karşı uygulanan şiddeti protesto etti. Okullarda güvenlik önlemlerinin yeniden gözden geçirilmesini ve eğitimcilere karşı işlenen suçlara daha caydırıcı cezalar verilmesi talep edildi.

Burdur Milli Eğitim Müdürlüğü önünde açıklama yapan TES Burdur Şube Başkanı Orhan Akın yaptığı açıklamada okullarda rehber öğretmenin yetersiz olduğunu ve eğitim çalışanlarına yönelik şiddet aslında geleceğimize sıkılan kurşun olduğunu vurguladı.

“Öğretmen ölürse ziller ölür, öğretmen ölürse teneffüsler ölür, öğretmen ölürse oyunlar ölür, öğretmen ölürse müfredatlar ölür, öğretmen ölürse Türkiye’nin geleceği kararır. Öğretmenlerimiz öldüğü zaman sadece bir öğretmen ölmez, siz ölürsünüz, bütün sahip olduğunuz değerler ölür. O yüzden bugün Türkiye Cumhuriyeti tarihinde bütün eğitim sendikaları ve özellik Türk Eğitim Sen ve Kamu Sen olarak Milli Eğitim Müdürlüğümüzün önündeyiz. Eğitim camiamızı büyük yasa boğan şiddet olaylarına maalesef bir yenisi daha eklendi. İstanbul’un Eyüpsultan ilçesinde okul Müdürü olarak görev yapan İbrahim Oktugan Iraklı bir öğrenci tarafından silahla vurularak canice öldürüldü. Öncelikle kıymetli meslektaşlarımıza daha önce de şehit edilen meslektaşlarımıza Allah’tan rahmet diliyoruz.  Okullarımızda öğretmene şiddet, mobing, şiddet, taciz itibarsızlaştırma vakaları ciddi önlemlerin, yasal düzenlemelerin ve esaslı politikaların hayata geçirilememesi nedeniyle maalesef bu seviyelere kadar gelmiştir. Disiplin yönetmeliklerin yetersizliği, eğitimcilerin itibarını zedeleyen ve sadece adı değişen öğretmene şikayet adları, öğretmenlik mesleğinin mülakat, torpilli yönetici görevlendirmeleri, rotasyon, performans, şeffaf olmayan ödül ve ceza gibi uygulamalarla rencide edilmesi hem ekonomik hem sosyal hem de özlük haklarımızın  gasp edilmesi, eğitimcilerimizi tahkir eden yayın, tutum ve maalesef açıklamalar, ‘eti senin kemiği benim’ şeklindeki güven ve teslimiyet anlayışının çok gerilerde kalması tüm bu şiddet olaylarına zemin hazırlamaktadır.

Çoğu okullarımızda güvenlik görevlisinin bulunmaması, sadece nöbetçi öğretmenler eliyle sağlanmaya çalışılması, kamera sisteminin olmaması şiddet olaylarına maalesef zemin hazırlamaktadır. Oysa her okulumuza güvenlik görevlisi alımı yapılması gerekmektedir. Okullarımızın tamamında kamera bulundurulması hayati bir zorunluluktur.

Öte yandan Türk Eğitim-Sen olarak eğitimde şiddetin önlenmesi, etkili ve caydırıcı tedbirler geliştirilmesi, eğitim çalışanlarının güvenli bir ortamda çalışmasının yasal koruma altına alınması amacıyla hem 2019 hem de 2023 yılında iki kez kanun teklifi hazırlanmış, milletvekilleri aracılığıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne iletilmiştir.

Kanun tekliflerimizde özellikle eğitim çalışanlarına yönelik şiddete asla hoşgörü gösterilmeyeceği, aksine şiddet suçlarının mutlaka cezalandırılacağı düşüncesinin yerleştirilmesi ve kamu sağlığını bozduğu için de ayrıca cezalandırılacağı düşüncesinin oluşturulmasının hükme bağlanmasını istemiştik. Özel eğitim kurumlarında çalışan eğitim çalışanlarının da görevleri sırasında veya görevleri dolayısıyla kendilerine karşı işlenen suçlar bakımından kamu görevlisi sayılması, cezaların artırılması ve şikâyete bağlı kalmaksızın fail hakkında kamu davası açılmasını talep ettik. Bu noktada tüm siyasi partilerimiz birlik içinde olarak bu teklife destek vermesi ve teklifimizin yasalaşması hepimizin en büyük beklentimizdir. Eğitimde Şiddet Yasası çıkarılmasının yanı sıra Meclis Araştırma Komisyonu kurulması, Türk Ceza Kanunu’nda eğitim çalışanlarına yönelik şiddetin ayrı bir suç tipi olarak düzenlenmesi de Türk Eğitim-Sen’in talepleri içerisindedir. 

 Sendikamız 2019 yılında öğretmenlerimiz ve eğitim çalışanlarımız ile birlikte 81 ilden Sayın Cumhurbaşkanı’na 81 tane mektup gönderdik. Şiddeti protesto eden iş bırakmayı da içeren sayısız eylem, basın açıklaması ve basın toplantısı yaptık, ‘Eğitimde Sıfır Şiddet’ temasıyla alanlara indik, anketlerimizle, araştırmalarımızla, afişlerimizle, yazılı ve görsel yayınlarımızla her zaman işlenen bu şiddet olaylarına dikkat çektik.

Çankaya Üniversitesi Hukuk Fakültesi Araştırma Görevlisi iken 2019 tarihinde odasında öğrencisi tarafından hunharca katledilen Ceren Damar Şenel’in davasına müdahil olarak katıldık. Öğretmenlik Meslek Kanunu’nda eğitim çalışanlarına yönelik şiddet ile ilgili yasal düzenlemenin yer alması için büyük mücadele ediyoruz! Bunlar yeter mi? Asla yetmez. Millî Eğitim Bakanlığı mutlaka kamu özel ayrımı yapmadan eğitimde şiddete yönelik özel bir politika geliştirmesini talep ediyoruz.

Okullarda rehberlik birimleri daha etkin hale getirilmeli, rehber öğretmen sayıları yetersizdir. Bu olayların son bulması için rehber öğretmen sayıları mutlaka artırılmalı daha fazla atama yapılmalıdır.  Tüm bunların yanı sıra, Eğitim çalışanlarına yönelik gerçekleştirilen itibar suikastları, statü kaybı önlenmeli, rehber öğretmen sayısı artırılmalı, siyasiler, sanatçılar, sporcular gibi topluma rol model olan insanların eğitim çalışanları ile birlikte görünürlükleri artırılmalıdır. Yazılı, görsel ve sosyal medya haberlerinde kullanılan dillere özellikle özen gösterilmelidir.

Özellikle okullarımızdaki rehberlik birimlerinin daha etkin hale getirilmesi gerekirken, bu noktada maalesef 100 öğrenciye bir rehber öğretmen düşmesi sağlanmalıdır. Rabia Sevilay Durukan, Mehmet Aktaş, Ayhan Kökmen, Ceren Damar Şenel, Necmettin Kuyucu, İbrahim Oktugan… Hayatlarının en verimli dönemlerinde maalesef sevdiklerinden, öğrencilerinden koparılan tüm şehit eğitimcilerimizi saygıyla, rahmetle ve özlemle anıyoruz. Şiddete maruz kalan sayısız eğitimcimize de minnetlerimizi iletiyor, her daim destekçisi olacağımızın bilinmesini istiyoruz.

“Eğitim çalışanlarımıza yönelik şiddet aslında geleceğimize sıkılan kurşundur! Bu nedenle geleceğimizin karartılmasına müsaade etmeyeceğiz, şiddete müsamaha göstermeyeceğiz. Türk eğitimcileri olarak şiddetle sonuna kadar mücadele edeceğiz. Vandallara teslim olamayacağız, bu vahşet olaylarının önüne geçilmesi için gerekli tedbirler alınana kadar konuyu gündemde tutmaya ve farkındalık oluşturmayı sürdüreceğiz. Eğitimcilerimizin can güvenliğinin sağlandığı çalışma ortamlarına kavuşması en büyük temennimizdir. Şuurlu nesiller yetiştirmek biz eğitimciler kadar ailelerin de en önemli görevidir. Buradan bir kez daha ailelerimize ve tüm topluma, milletimize çağrıda bulunuyoruz: ‘Öğretmenlere verdiğimiz değer çocuklarımızın geleceğine yönelik verdiğimiz kıymet kadardır. Bu bilinçle, bu şuurla hareket etmek milli bir ödevdir, milli görevidir. Şuna inanın bundan sonra hem ilimizde hem ülke genelinde eğitimcilere yönelik herhangi bir mobing, tahkir, şiddet olduğu zaman bizleri burada görmeye devam edeceksiniz ve konu sürekli gündemde kalacaktır.”

Burdur Eğitim Bir Sen Şube Başkanı Murat Bulut da Sendika olarak, geçen yıl hayata geçirilen Öğretmenlik Meslek Kanunu tartışmalarında şiddete yönelik düzenlemeyi talep edip son ana kadar sergiledikleri ısrarın gereği yapılmadığına vurgu yaptı.

Bulut, açıklamasında şu ifadelere yer verdi:

“Son olarak İstanbul/Eyüpsultan’da eski bir öğrenci okul müdürü İbrahim Oktugan’a silahla saldırıda bulunmuş, ağır yaralı olarak hastaneye kaldırılan okul müdürümüz maalesef kurtarılamayarak vefat etmiştir. Meslektaşımıza Allah’tan rahmet, ailesine ve bütün eğitim camiasına başsağlığı diliyoruz.

Kanayan bir yara hâline gelen şiddet olaylarına dikkat çekiyor, tedbir alınması için yetkililere çağrıda bulunuyoruz. Bu çağrımızı yıllardır yapıyoruz. Sesimize kulak verilseydi, gereken önlemler zamanında alınmış olsaydı belki de bugün başka şeyler konuşurduk. Ancak ne yazık ki birçok konuda olduğu gibi bu konuda da geç kalınmıştır.

Genel Başkanımız Ali Yalçın, Millî Eğitim Bakanı Sayın Yusuf Tekin’in daveti üzerine bakanlıkta bir görüşme gerçekleştirmiş, görüşmenin ardından ortak basın açıklaması yapılmıştır. Sayın bakanın davetini ve eğitimcilere şiddeti önlemek üzere yapılacağı ifade edilen çalışmaları önemli ve kıymetli buluyoruz.

Bakanlıkta yapılan ortak basın açıklamasının ardından, genel başkanımızın katılımıyla TBMM önünde gerçekleştirdiğimiz geniş katılımlı eylem, eğitimcilere şiddeti önlemeye dönük kararlılığımızın ve şiddet olaylarının oluşturduğu büyük üzüntünün bir tezahürüdür.

Dün Ankara’da TBMM önünde yaptığımız çağrıyı bugün burada bizler de yapıyoruz: Ölümle sonuçlanmaya başlayan saldırıların son bulması için gereken adımlar ivedilikle atılmalı; eğitimcilere yönelik şiddeti önleme yasası artık çıkarılmalıdır.

Öğretmen, memur, hizmetli, şef, şube müdürü demeden tüm eğitim çalışanlarına, kamu görevlilerine yönelen şiddeti bir defa daha lanetliyoruz.

Bugüne kadar kamu görevlilerine yönelik gerçekleştirilen tüm şiddet olaylarında tepkimizi en sert şekilde ortaya koyduk. Sendika olarak, geçen yıl hayata geçirilen Öğretmenlik Meslek Kanunu tartışmalarında şiddete yönelik düzenlemeyi talep edip son ana kadar sergilediğimiz ısrarın gereği yapılmadı. O gün gereği yapılsaydı belki bugün daha farklı konuşmak mümkün olacaktı. Genel

Başkanımız Ali Yalçın ile görüşmesinde Sayın Bakanın meslek kanununa ilişkin yeni düzenleme konusunda kullandığı ‘şiddete karşı yasal düzenleme’ ifadelerini son derece kıymetli buluyoruz. Bunun bir an evvel hayata geçmesinin takipçisi olacağız.

Eğitim çalışanlarına yönelik artan şiddet olaylarını önleyecek, caydırıcı olacak, failleri cezalandıracak ve mağdur eğitim çalışanlarına hukuki koruma sağlayacak bir yasal düzenlemenin yapılmasının sağlanması için bugün (10 Mayıs) iş bırakma eylemi gerçekleştiriyor, ülke genelinde basın açıklamaları yapıyoruz. İş bırakma eylemiyle eş zamanlı olarak, 1 hafta sürecek (10-17 Mayıs tarihleri arasında) dilekçe kampanyamızı da başlatmış bulunuyoruz.

Son birkaç yılda yaşanan hadiselere bakıldığında görülecektir ki, şiddet olayları münferit eylemler olmaktan çıkmış, ne yazık ki yaygın bir toplumsal sorun hâline gelmiş; eğitim ve öğretim hizmetlerinin yürütülmesini sekteye uğratacak boyuta ulaşmıştır. Bugün yaşadığımız acılar, dünün ihmal ve umursamazlığının neticesidir. Yarın yaşanmasını istemediğimiz acılar da bugünkü ilgisizliğin sonucu olmamalıdır.

Şiddetin, eğitimi tehdit eder boyuta ulaşması, geleceğimizi tehlikeye sokacak boyuta varması, acil ve köklü çözüm bulmayı zaruri hâle getirmektedir.

Devlet, kasıtlı şekilde ölüme, yaralanmaya ve zarara sebebiyet verilmesini önlemekle mükelleftir. Devletin bu yükümlülük çerçevesinde, suç işlemekten caydırıcı yasal zemini ve idari şartları tesis ederek yaşam hakkını koruma ve ayrıca buna ilişkin ihlalleri önleyici, bastırıcı ve cezalandırıcı bir infaz mekanizması geliştirme ödevinin hukuk devleti olmanın gereği olduğunu bugün burada bir kere daha hatırlatmak istiyoruz.

Bu doğrultuda, eğitim çalışanlarına karşı eğitim ve öğretim hizmetinin sunumundan kaynaklı şiddet eylemlerine yönelik cezai ve hukuki tedbirlerin alınması elzemdir.

Eğitim çalışanları olarak, şiddete karşı caydırıcı nitelikte münhasıran bir cezai müeyyide getirilmesini, şiddete uğrayana, çalışana da hukuki koruma sağlayacak türden yasal düzenlemelerin acilen yapılmasını istiyor ve bekliyoruz.”

Burdur Eğitim İş’li öğretmenler de İstasyon Caddesindeki bürolarının önünde toplanarak Milli Eğitim Müdürlüğüne yürüdüler.

Burdur İl Milli Eğitim Müdürlüğüne yürüyen öğretmenler, “Öğretmenleri korursanız, geleceğinizi korursunuz.”, “Eğitimde Şiddet Yasasını çıkartın.”, “Yeter artık” yazılı pankartlar açtı.

NE OLMUŞTU?

İstanbul’da Alibeyköy Mahallesi Beste Sokak’taki özel lisede yabancı uyruklu öğrenci Y.K, okuldan atılmasından sorumlu tuttuğu okul müdürü İbrahim Oktugan’a (74) 7 Mayıs’ta silahla ateş etmişti. Odasında uğradığı saldırıda ağır yaralanan Oktugan, kaldırıldığı hastanede yapılan müdahaleye rağmen kurtarılamamıştı. Olayın ardından kaçan Y.K. polis ekiplerince yakalanmış, ertesi gün sevk edildiği adliyede tutuklanmıştı.

Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin
BAKAN TEKİN: CEZALARI ARTIRACAĞIZ
Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin eğitimcilere yönelik saldırılara ilişkin dört eğitim sendikasının başkanlarıyla yaklaşık 1 saat süren görüşme yaptı. Görüşmenin ardından Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın ve Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı Talip Geylan ile basın mensuplarına açıklama yaptı. Bakan Tekin, “Öğretmenlik Meslek Kanunu taslağında öğretmenlere ve eğitim çalışanlarına yönelik şiddet içeren fiillerle ilgili olarak hükümlere yer verdik. Bu türden fiillere karşılık ceza kanunlarında öngörülen cezaların yüzde 50 oranında artırımlı olarak verilmesini teklif ettik.” dedi.
‘ŞİDDETİ KABUL ETMEYECEĞİZ’
Bakan Tekin, “Öğretmenlerimize yönelecek hiçbir baskı ve şiddeti asla kabul etmeyeceğimizi, öğretmenlerimizi asla kimseye ezdirmeyeceğimizi buradan bir kez daha tüm Türkiye ile paylaşmak istiyoruz.” diye konuştu. Tekin, meydana gelen acı olayın, eğitim camiası olarak derinlemesine mücadele ettiği bir konu olan eğitimde şiddetin kökünü kazıma çabalarının ne kadar hayati olduğunu bir kez daha gösterdiğini belirtti.
Bu soruna çözüm üretmenin topyekûn ve kararlı bir mücadele ile mümkün olduğuna işaret eden Tekin, “Bizler bu konuda alınması gereken bütün tedbirleri bugüne kadar almaya çalıştık, almaya devam edeceğiz. Ancak bu konuda velilerimizden, sivil toplum örgütlerinden, kamu kurumlarından ve kısacası tüm paydaşlarımızdan bize destek olmalarını, kendi sorumluluklarını daha özenli bir biçimde yerine getirmelerini özellikle istirham ediyoruz.” diye konuştu.
‘HAPİS CEZALARI ERTELENMEYECEK’
Millî Eğitim Bakanlığının Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun Anayasa Mahkemesi tarafından iptalinin ardından yeni bir hazırlık yürüttüğünü ve sürecin devam ettiğini hatırlatan Tekin, bu çalışmalara ilişkin,
“Hazırladığımız Öğretmenlik Meslek Kanunu içerisinde öğretmenlere ve eğitim çalışanlarına yönelik şiddet içeren fiillerle ilgili olarak hükümlere taslakta yer verdik. Bu türden fiillere karşılık ceza kanunlarında öngörülen cezaların yüzde 50 oranında artırımlı olarak verilmesini teklif ettik. Bu fiilleri işleyenlerin hapis cezalarının ertelenmesinin engellenmesini talep ettik. Bu fiillerin doğrudan tutuklama sebebi sayılarak bu fiilleri işleyenlerin tutuksuz yargılanmasının yolunun kapatılmasını talep ettik. Bir de kanun metninde özel öğretim kurumlarında görev yapan öğretmen ve diğer eğitim çalışanlarının da görevleri sebebiyle kendilerine karşı işlenen suçlar bakımından kamu görevlisi sayımlarını teklif ettik. Hazırladığımız taslak metin önümüzdeki günlerde TBMM’nin onayına gelecek. Milletvekillerimizin de siyasi parti ayırt etmeksizin bu sürece sahip çıkacağından eminim.” bilgilendirmesinde bulundu.
Bu Haberi Paylaş

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.