İstanbul Pogromu.

6/7 Eylül 1955’te gerçekleşen İstanbul’daki Rum azınlığa karşı yapılan organize toplu saldırıya bir göz atalım. Tam sayı bilinmemekle birlikte ölü sayısı 13 ile 30 arasında veya daha fazla olduğu tahmin edilmekte. 6/7 Eylül olayları bağlamında 4214 ev, 1000 işyeri, 73 kilise ve 26 okul tahrip edildi. 5 Eylül 1955’te Selanik’te bulunan Atatürk‘ün evine bomba koyulması haberi İstanbul Ekspres Gazetesi tarafından manşetten verildi. Bombayı Yunanistan’daki Türk azınlığından Oktay Engin’in koyduğunu ve 6/7 Eylül olaylarından 5 yıl sonra kurulan Yassıada Mahkemeleri sırasında Engin’in Türk istihbaratı adına çalıştığını ileri sürdü. Dönemin gazetelerinden İstanbul Express 6 Eylül‘de İstanbul sokaklarında “Yazıyor Atatürk’ün evinin bombaladığını yazıyor!” manşetiyle 6/7 Eylül saldırıları tarih sahnesinde yerini aldı. Bu haberden sonra Taksim Meydanında toplanan kalabalık slogan ve afişlerle İstiklal Caddesindeki Rum dükkanlarını tahrip etmeye başladı. Olaylar engellenemeyince 6 Eylül gecesi sıkıyönetim ilan edildi.

SORUMLULAR

Gayrimüslimler üzerine araştırmalar yapan sosyolog ve yazar Prof. Dr. Ayhan Aktar konuyu inceledi. Atatürk’ün evine bomba konuldu. Yani mukaddes olan ulusal semboller kimin tarafından hedef alındı? Kim bu konuyu ustaca yönlendirdi? Olaylardan sonra binlerce Rum ve gayrimüslim ülkeyi terk etmek zorunda kaldı? Mallarına el kondu. Olayları tırmandıran İstanbul Express Gazetesi istihbarat ile ilişkisi olan Kâmil Önal “mukaddese el uzatanlara bunu pahalıya ödeteceğiz.” demecini manşetlere taşıdı.  Olayların günler öncesinde bazı camilerde vaizler, halkı Rumlara karşı kışkırtmaya çalıştı. Eylemlere çağırdı. Olaylara karışanların bir kısmı önceden tren ve kamyonlarla İstanbul’a getirilmişti. Yağmacıları “Kıbrıs Türk’tür Cemiyeti” üyeleri yönlendiriyordu. Ellerindeki sopalar bile tek elden çıkmış gibiydi. Polis olaylara yetersiz kaldı. 6/7 Eylül olaylarının arkasında kimin ve hangi örgütlerin olduğu bugüne kadar çok tartışıldı. Farklı kesimler ve kurumlar suçlandı. Orgeneral Sabri Yirmibeşoğlu olayların Özel Harp Dairesi tarafından planlandığını söyledi. Aziz Nesin, Kemal Tahir ve Asım Bezirci dahil 45 kişi tutuklandıysa da somut bir delil olamadığından serbest bırakıldılar. DP’nin komünistleri suçlaması hedef saptırmaktan başka bir şey değildi. Yassıada’da Menderes aleyhine tanıklık yapan eski bakan Prof. Dr. Fuat Köprülü ise bomba olayı ve 6/7 Eylül olaylarını “Zorlu’nun fikriyle Menderes ve İçişleri Bakanı Namık Gedik’in tertiplediği iddiası”nda bulunmuştur. Menderes ve Zorlu bu davadan 6’şar yıl hapis cezası almıştı. İstanbul Emniyet müdürlüğü olayların organizatörleri olarak KTC ve MTTB’yi suçlamıştır. KTC ‘nin olaylar sırasında kullanılan pankartları çok önceden bastırdığı ve Selanik’teki bombanın faili Oktay Engin’e para gönderdiği anlaşılmıştır. KTC üyelerinin tutukluluk döneminde özel bir muamele gördüğü, bazılarının geceleri evlerine gitmelerine izin verildiği iddia edilmektedir. 1957’de bütün sanıkların beraatiyle üstü itinayla örtüldü. Selanik’teki bombanın Türk Konsolosluğu bahçesinden atıldığı da tespit edildi. Oktay

Engin MAH (MİT’in önceki ismi) mensubuydu. Engin sonra Türkiye ‘ye kaçmış İstanbul Belediyesinde işe yerleşmişti. Engin daha sonra kaymakam ve vali oldu. Diğer şüpheli ise İstanbul Express Gazetesinin sahibi DP’ye yakınlığı ile bilinen Mithat Perin’di. MAH’tan mali destek istediğine dair mektup ortaya çıkmıştı. İstanbul Express Gazetesi kullanılarak olay “milli galeyana” dönüştürülmüştür. Kıbrıs Türk’tür Cemiyeti, MTTB öncülüğünde DP teşkilatları, öğrenci dernekleri ve işçi sendikaları da kullanılarak iki gün süren bir yağma yaşanmıştır.

HRANT DİNK VE UĞUR MUMCU

Günümüzde de halkı galeyana getirecek milli duyguların kışkırtmasıyla yönlendirmeli cinayetler devam etti. Cinayet öncesinden hazırlanan “Hepimiz Ermeni’yiz” pankartları hiç bir delil yokken “Mollalar İran’a” pankartları ile hedef gösterilen ülke ve kitlelerin hedef gösterilmesi kimin işine geliyor ona bakmak lazım.

Dünyada Lübnan İstihbarat Şefinin öldürülmesi ve olayların arkasında Suriye’nin hedef gösterilmesi ve aynı siyah pankartlar hep bu ülkeler arasında savaş çıkartmak amacına yönelikti. Uğur Mumcu‘nun İran ve rejimi aleyhine tek yazısı bile yoktu. Kendini Amerikan emperyalizmini ve İsrail planlarını deşifre etmeye adamıştı. Hrant Dink ölümünden az önce “Ermeni soykırımı yalanının” bizleri birbirimize düşürmek için kullanıldığını France 24 TV’sine anlatması onun sonunu getirdi. Yine Uğur Mumcu‘nun Amerikan emperyalizmi ve İsrail Planlarını tarikatlar, PKK gibi terör örgütleriyle örgütlediği konularını deşifre etmesi sonucu öldürüldü. Ama özellikle kendilerine Uğur Mumcu dostları diyenler hedefi hep İran olarak gösterdi ve inandırdı. Ressam Bedri Baykam‘ın deliller toplanmadan olay olur olmaz önceden hazırlanmış siyah pankartlarla İran Büyükelçiliği önüne gitmesi ve cinayeti İran ve rejimine yönlendirmesi bu olaylardaki kışkırtmalara örnektir ve yeterli ipuçlarıdır.

Esad ile görüşmelerin başlaması ile Kayseri’deki olaylar sonrası sosyal medyada başlatılan tehlikeli bir nefret kampanyası önceden beyinlere işlenen “Suriye düşmanlığı“ ile hazır kıvama getirilen kitleleri “milli galeyana” getirmek zor olmamaktadır. Suriyelilerden bir kısmının bu ülkeye özellikle sokulması ve kışkırtma için kullanılması da olayların fitilini ateşledi. Suriyelileri getiren Davutoğlu‘nun hiç bir sorumluluğu yok gibi muhalefetin kanatlarına sığınması ise sorgulanmalıdır. Tezgâh dünyanın her yerinde itinayla kuruluyor. İnsanlar medya yoluyla galeyana getirilip medya yoluyla beyinleri yıkanıyor ve kontrolden çıkarılıyor. Aklıma Ruanda Soykırımı geliyor. İki akraba kavim Tutsiler ile Hutiler kışkırtmalarla birbirini yok ederken BM’in ‘onlara yardıma gidiyoruz’ diyerek ülkeyi işgale gitmesi ve olayların çığırından çıkması üzerinden çok geçmedi. İsrail’in Siyonist Kongrelerle aşama aşama günümüze getirdiği planlar Batı’nın da desteğiyle bir bebek ve çocuk kıyımına dönüştü. Dünyayı kim kana buluyor? Savaş ve kışkırtmaları kim örgütlüyor?

Sorunun cevabı net.

Çok dikkatli olalım. Ortadoğu’nun kana bulanması planların bir parçası. Bundan biz de nasibimizi fazlasıyla alırız…

Bu Haberi Paylaş

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.