
4 Aralık Salı günü Cumhuriyet gazetesindeki köşesi için yazmış olduğu, ancak diğer başka ilerici, antiemperyalist, ulusalcı yazıları yüzünden Sorosçu, PKK/HDP sevici, Amerikancı güruhça linç edilmek istenen Bartu Soral’ın yazısı:
***
Kalkınma, çare, tarım, sanayi, üretim, küresel dengeler yazıyorum ama en çok bu yazı okunacak… Sadece Ayşe teyze değil herkes bunu soruyor…
Türk Lirası’nın, dolar karşısında bir yıl içinde ne kadar değerleneceğini veya ne kadar değer kaybedeceği Türkiye ve ABD’de yaşanan enflasyona göre belirlenir. Örneğin, 2000’de 1$ = 1 TL ise ve aynı yıl Türkiye’de yüzde 10 enflasyon, ABD’de ise yüzde 0 enflasyon yaşanırsa sene sonunda TL, dolara karşı yüzde 10 oranında değer kaybetmeli ve 1$ = 1,10 TL olmalıdır.
Reel kur olmazsa ne olur?
Peki, “Türk Lirası reel değerinde olmaz ve yüzde 10 enflasyona rağmen 1 TL olmayı sürdürürse ne olur?” Dış ticarette kurdan ötürü rekabet kaybı yaşarız. Basit bir örnekle açıklayayım. Diyelim ki; 2015’in başında 1$=2TL ve Türkiye’de üretilen bir sandalyenin fiyatı 20 TL. Sandalyenin dolar karşılığı fiyatı ne olur? 10 dolar. Buna karşılık Amerika’da üretilen benzer kalitede bir sandalyenin fiyatı ise 12 $. Bu durumda eğer nakliye maliyeti çok düşükse, sadece fiyat baz alınarak yapılan bir tercihte, Amerikalılar sandalyeyi Türkiye’den alacak, dış ticarette biz avantaj sağlayacağız.
Diyelim ki 2015’te Türkiye’de yüzde 50, ABD’de ise yüzde 0 enflasyon yaşandı. TL, dolar karşısında aradaki fark kadar, yani yüzde 50 değer kaybı yaşayarak sene sonunda 1$=3TL olması gerekirken, yüksek faiz ucuz döviz politikası sebebiyle değeri sabit kaldı. Yani 1$=2TL olarak kaldı. Bakın dış ticarette ne oluyor?
Türkiye’de yaşanan yüzde 50 enflasyon sonucu sandalye maliyeti de yüzde 50 oranında arttı ve artan maliyetler aynen satış fiyatına yansıtıldı. Yani sandalyenin satış fiyatı sene sonunda 20TL*0,50=30 TL’ye yükseldi. TL’nin de dolar karşısında değeri aynı oranda düşseydi ve 1$=3TL olsaydı, sandalyenin dolar bazında fiyatı değişmeyecek, 30TL/3TL=10$ olacaktı. Amerikalılar bizden sandalye almaya devam edecekti.
Ancak biz hatalı kur politikası uyguladık, yüksek faizle ülkeye bolca dolar gelmesini sağladık. Bu sebeple TL’nin dolar karşısındaki fiyatı sene sonunda 3TL’ye çıkması gerekirken, yaşanan enflasyona rağmen 2TL olarak kaldı. Bu durumda sandalyenin dolar bazında fiyatı ne oldu? 30TL/2TL=15 dolar. Bu durumda artık Amerikalılar kendi 12 dolarlık sandalyelerini aldığı gibi, Türkiye de daha ucuza geldiği için sandalyesini Amerika’dan almaya başladı. İşte 2002’den beri karşı karşıya kaldığımız durum bu. Ve bu aşırı değerli TL sebebiyle yurt içinde üretim dezavantajlı, ithalatsa avantajlı duruma geldi. Her yıl dış ticaret açığımız arttı. Üretmedik, ithal ettik.
Dolar ne kadar olmalı?
Türk Lirasının bugün dolar karşısındaki olması gereken reel değeri sağlıklı ölçebilmek için bir yılı baz almak ve oradan ileri doğru hesap yapmak zorundayız. 2001 krizinde TL, dolar karşısında yaklaşık yüzde 50 oranında değer kaybetti. Bu sebeple, 2001 yılına kadar aşırı değerli olan TL’nin görece dengeye oturduğunu kabul ederek, 2002 başını baz alabiliriz. Kesin değeri yansıtmaz ama yaklaşık bir fikir verir. Hesaplar yapılınca ortaya çıkan sonuçlar şöyle: 2007 sonunda 2.69TL olması gereken kur 1.17TL, 2010 sonunda 3.21TL olması gereken kur 1.55TL, 2013 sonunda 3.80TL olması gereken kur 2.14TL olmuş. Yani kurdan ötürü dış ticarette hem dezavantajlı durumda olmuşuz. Peki bugünlerde dolar ne kadar olmalı?
Reel kur hesabına göre yaklaşık 6.35TL olması gerekiyor ama şu anda, bildiğiniz üzere 5.35TL civarında. Yani dış ticaret rekabeti açısından olması gerekenden yine değerli durumda. Bu rakamlar reel kuru, yani TL’nin dolar karşısında olması gereken yaklaşık değeri yansıtıyor. Yani kur buraya gelir anlamında söylemiyorum. Bunu okuyup dolar almaya kalkmayın. Doların mevcut fiyatını uluslararası sermaye grupları ve ülkeye giren döviz miktarı belirliyor, biz değil.
Türkiye dış ticarette kur avantajı sağlamak ve yerli üretimi teşvik etmek için kuru reel düzeyinin altında tutmalı, enflasyon farkı oranında değer kaybetmesine izin vermeli ve yatırımcıyı kur oynaklığından koruyacak yeni bir kur rejimi politikası geliştirmelidir. Kimse bugün 5.30TL olan dolar kurunun yarın 8TL olacağı ihtimali karşısında, 2 milyar dolar borçlanıp fabrika kurmaz. Uluslararası sermaye de siz yönlendirmeden ülkenin kalkınma politikasına uygun davranmaz.