Milletvekili Dr. Göker’den aşılanma çağrısı

Burdur Milletvekili ve Meclis İdare Amiri Dr. Mehmet Göker yazılı bir açıklama yaparak, halkı ve aşı karşıtlarını aşılanmaya çağırdı. Dr. Göker, “aşı kararsızlığı”, aşılamadaki gecikmelere/redde ve aşıyla önlenebilir hastalık salgınlara yol açma potansiyeli nedeni ile endişe vericidir. Bunun için aşı olmamayı seçmek, bir tercihten öte toplum sağlığını tehlikeye atan bir tutumdur” dedi.

İnsanlık, Dünyayı ve Türkiye’yi 1,5 yıldır kasıp kavuran Kovid19 salgınına karşı mücadeleyi şiddetlendirerek sürdürüyor. Tek kurtuluş çaresi olan ve toplumsal bağışıklığın sağlanmasında temel etken olan aşıya karşı Türk toplumunda ciddi bir direniş yaşanmaktadır. Şu veya bu nedenlerle toplumumuzun dörtte biri aşı karşıtlığı pozisyonunu koruyor. Burdur Milletvekili ve Meclis İdare Amiri Dr. Mehmet Göker yazılı bir açıklama yaparak, halkı ve aşı karşıtlarını aşılanmaya çağırdı. Dr. Göker, “aşı kararsızlığı”, aşılamadaki gecikmelere/redde ve aşıyla önlenebilir hastalık salgınlara yol açma potansiyeli nedeni ile endişe vericidir. Bunun için aşı olmamayı seçmek, bir tercihten öte toplum sağlığını tehlikeye atan bir tutumdur” dedi.

Dr. Göker açıklamasında şu görüşlere yer verdi:

Aşılar her yıl milyonlarca çocuğun hayatını kurtarmakta, hastalıkların ve sakatlıkların önlenmesini sağlamaktadır. Bilimsel kanıtlar, aynı anda birkaç aşı verilmesinin çocuğun üzerinde hiçbir olumsuz bir etkisinin olmadığını göstermektedir. Aşılar son derece güvenilir biyolojik ürünler olup, üretim ve dağıtım aşamalarında çok sıkı kontrolden geçmektedirler. 

Ülkemizde kullanılan aşılar, Dünya Sağlık Örgütü tarafından önerilen ve onaylanan GMP (İyi Üretim Prosedürleri) kurallarına uygun üretilmiş ve uluslararası referans laboratuvarlarında test edilmiş aşılardır.

Bununla birlikte aşı; sadece aşılanan bireyin sağlığını korumakla kalmaz, aynı zamanda kişinin etkileşim halinde olduğu tüm çevresini de konuma altına alarak, çarpan etkisi ile toplum sağlığını güvence altına alır. Buna rağmen “aşı kararsızlığı”, aşılamadaki gecikmelere/redde  ve aşıyla önlenebilir hastalık salgınlara yol açma potansiyeli nedeni ile endişe vericidir. Bunun için aşı olmamayı seçmek, bir tercihten öte toplum sağlığını tehlikeye atan bir tutumdur.

Dolayısıyla aşılanmamış her birey, henüz aşılanma dönemine erişememiş ya da aşılanması henüz tamamlanmamış çok sayıda aşısız yeni doğan, bebek ve küçük çocukların hastalık etkeni ile erken temasına ve istemediğimiz sonuçlara yol açabilir. Aşı yaşam boyu dikkate alınması gereken en önemli korunma yollarından biri olup, ücretsiz olarak uygulanmaktadır.

Ve unutulmamalıdır ki; hastalıktan korunmak tedavi etmekten daha etkili ve güvenilirdir. Hastalıkları önlemek ya da ortaya çıkan hastalıkları kontrol altına almak için çok sayıda çalışma yapılmış ve yapılmaya da devam etmektedir.

Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezi’nin (CDC) verilerine göre Halk Sağlığı alanında gerçekleştirilmiş 

en önemli 10 başarı listesinin başında aşı gelmektedir. CDC’nin COVID-19’a küresel müdahale stratejisinin hedeflerinin başında yine aşı başı çekmektedir.

Bizler de Covid-19 salgını ile mücadele etmek için  farklı seçeneklere sahibiz.

Aşı olma seçeneği bize neler kazandırır…

Bağışıklık kazanmak için aşı olmalıyız. Aşılar, bizde zaten var olan ve virüslere karşı en etkili silahımız olan şeyi, yani kendi bağışıklık sistemimizi harekete geçirir. Aşılar, bağışıklık sistemine virüsün neye benzediğini göstererek vücudumuzun antikor üretmesini sağlar ve böylece vücudumuz, virüslerle savaşarak onları etkisiz hale getirir veya yok eder.

Çocuklarımızın geleceği için aşı olmalıyız.

COVİD-19 virüsü nedeniyle dünyanın her yanında çocukların eğitimi aksamış, öğrencilerin arasındaki fırsat eşitsizlikleri salgını sürecinde ne yazık ki daha da görünür olmuştur. Söz konusu bu durum, modern tarihte eğitime vurulan en büyük darbelerden biri olup, çocuklarımızın geleceğini çalmıştır. Eğitimdeki kayıpların telafi edilebilmesi ve çocuklarımıza güvenli bir gelecek bırakmak için aşı olmak çok kritik bir öneme sahiptir. 

Başkalarına yaymamak için aşı olmalıyız.

COVİD-19 vakaları ve varyantları yaşlılar ve kronik hastalar için daha büyük bir risk oluşturuyor gibi görünse de genç ve sağlıklı insanların da virüs nedeniyle hayatını kaybettiği vakaların örnekleri hem Türkiye’de hem de diğer ülkelerde oldukça fazladır. Diğer taraftan, gençler hastalığı hafif semptomlarla geçirip, asemptomatik olsalar da virüsü insanlara yayarak savunmasız durumdaki insanlar için büyük bir tehlike oluşturmaktadırlar.

Toplumsal bir görev olduğu için aşı olmalıyız. Salgın döneminde aşı olmak artık bireysel bir tercih gibi değil, toplumsal bir sorumluluktur olarak görülmelidir. Çünkü aşıların tam olarak etkili olabilmesi için toplumun çok büyük bir kesiminin aşılanması gereklidir.

Aşı olmama seçeneği bize ne kaybettirir…

Aşılama uygulamalarına katılmamayı seçenler sadece kendilerini değil çevrelerindeki herkesi sakatlık ve ölüm riskine atarlar. Ayrıca virüslerin aktif kalması ve mutasyona uğraması ve halihazırda aşılanmış olanlar kişiler de dahil olmak üzere herkes için daha ölümcül hale gelebilir.

Yapılan araştırmalar sonucunda COVİD-19 varyantlarının şimdiden daha fazla bulaşıcılığa ve daha fazla bağışıklıktan kaçmak için değişen yeteneklere sahip oldukları ortaya çıkmıştır. Aşı olmama durumu varyantların daha hızlı yayılmasını sağlayabileceği gibi bulaş riski yönünden de oldukça tehlike arz edebilir.

Bugün ülkemizde ve dünyada milyonlarca insan aşı olmuş olup, çok büyük bir bölümünde yan etki görülmemiştir. Bundan sonra ortaya çıkabilecek yan etkilerin çok düşük oranlarda olabileceği öngörülmektedir. Sonuç olarak aşıyla ilgili riskler çok düşük olduğu için göze alınabilecek riskler olup, hastalığa yakalanma ve hayatını kaybetme riski çok daha fazladır.

Sağlık Bakanı tarafından hastaneye yatışlara yönelik verilen bilgiye göre, hastaneye yatan vatandaşlarımızın yaklaşık yüzde 90’ı tam aşılı olmayan kişilerdir. Vefat edenlerin yüzde 90’ı ya aşı olmamış veya aşıları eksik olan kişilerdir.

Son olarak şunu söylemek isterim ki;  

Tabi ki teslimiyetçi olmayalım, tabi ki sorgulayalım. Fakat sorguladığımız konu tüm dünyayı etkisi altına alan COVİD-19 küresel salgını ile mücadelede en büyük güvencemiz olan ve yeniden toplum olarak sağlığımıza kavuşabilmemiz için beklediğimiz aşı olmasın…

Saygılarımla…

Bu Haberi Paylaş

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.