Burdur Valisi Ali Arslantaş, düşman işgalinden kurtuluşunun 100’üncü yılını kutlayan Gaziantep’ten ilimize bayrak ve Gaziantep toprağı getiren Gazi Kent’in temsilcilerini ağırladı.
17 Aralık 1918´de İngilizler Antep´e girdi.
İngiliz işgali emperyalistler arası çelişkiler nedeniyle bir yıl sürdü.
İngilizler, işgale tepki gösteren Fransızlara kenti bıraktı.
Fransa, 29 Ekim 1919´da Kilis´i,
5 Kasım 1919´da Antep´i işgal etti.
1 Nisan 1920´de başlayan Gaziantep savunması 11 ay sürdü.
Karayılan’lar, Sütçü İmam’lar yetiştiren kahraman Çukurova halkı,
Ne yazık ki açlık yüzünden sona erdi.
11 ay boyunca zalim Fransızlar, şehre 70 bin mermi attı.
6 bin 317 Antepli şehit oldu.
Bu kahramanlığı, TBMM 6 Şubat 1921’de Antep´e “Gazi” unvanını vererek kutladı.
15 Mart 1921’de Londra´da varılan anlaşmayla Antep, Adana ve çevrelerinin Türklere geri verilmesi hususunda mutabakat sağladı.
Bu antlaşma Ankara Antlaşması ile son şeklini aldı.
25 Aralık 1921´de son Fransız askeri Antep´ten ayrıldı.
Bu sebeple her yıl 25 Aralık Antep’in kurtuluş günü olarak kutlanmaktadır.
Gaziantep’in kurtuluşunun 100’üncü yılı etkinlikleri kapsamında Gaziantep Valiliği, Gaziantep Büyükşehir Belediyesi ve İl Milli Eğitim Müdürlüğü işbirliğinde, işgalden kurtuluş günü etkinlikleri çerçevesinde Gazi Kent’ten Türkiye’nin 80 iline toprak ve bayrak gönderme kararı alındı.
Böylece bağımsızlığımızın sembolü Albayrak ile özel kutuya konmuş Gaziantep toprağını Burdur’a ulaştırmak üzere Gaziantep’ten yola çıkan bir öğrenci ve bir öğretmen, bugün emanetleri Vali Arslantaş’a takdim etti.
Bu anlamlı ziyaretlerinden dolayı öğretmen Meyveci ve öğrenci Yılmazer’e teşekkür eden Vali Arslantaş, 100 yıl önce Gaziantep’in düşman işgalinden kurtulması için şehit düşen, vatanımız için canını ortaya koyan aziz milletimizi rahmet ve minnet ile andığını ifade etti.
Antepliler silâhşor olur, uçan turnayı gözünden kaçan tavşanı ard ayağından vururlar ve arap kısrağın üstünde taze yeşil selvi gibi ince uzun dururlar. Antep sıcak, Antep çetin yerdir. Antepliler silâhşor olur. Antepliler yiğit kişilerdir. Karayılan Karayılan olmazdan önce Antep köylüklerinde ırgattı. Belki rahatsızdı, belki rahattı, bunu düşünmeye vakit bırakmıyordular, yaşıyordu bir tarla sıçanı gibi ve korkaktı bir tarla sıçanı kadar. Yiğitlik atla, silâhla, toprakla olur, onun atı, silâhı, toprağı yoktu. Boynu yine böyle çöp gibi ince ve böyle kocaman kafalıydı Karayılan Karayılan olmazdan önce. Düşman Antep’e girince Antepliler onu korkusunu saklayan bir fıstık ağacından alıp indirdiler. Altına bir at çekip eline bir mavzer verdiler. Antep çetin yerdir. Kırmızı kayalarda | yeşil kertenkeleler. Sıcak bulutlar dolaşır havada ileri geri… Düşman tutmuştu tepeleri, düşmanın topu vardı. Antepliler düz ovada sıkışmışlardı. Düşman şarapnel döküyordu, toprağı kökünden söküyordu. Düşman tutmuştu tepeleri. Akan: Antep’in kanıydı. Düz ovada bir gül fidanıydı Karayılan’ın Karayılan olmazdan önceki siperi. Bu fidan öyle küçük, korkusu ve kafası öyle büyüktü ki onun, namluya tek fişek sürmeden yatıyordu yüzükoyun. Antep sıcak, Antep çetin yerdir. Antepliler silâhşor olur. Antepliler yiğit kişilerdir. Fakat düşmanın topu vardı. Ve ne çare, kader, düz ovayı Antepliler düşmana bırakacaklardı. «Karayılan» olmazdan önce umurunda değildi Karayılan’ın kıyamete dek düşmana verseler Antep’i. Çünkü onu düşünmeye alıştırmadılar. Yaşadı toprakta bir tarla sıçanı gibi, korkaktı da bir tarla sıçanı kadar. | Siperi bir gül fidanıydı onun, gül fidanı dibinde yatıyordu ki yüzükoyun ak bir taşın ardından kara bir yılan çıkardı kafasını. Derisi ışıl ışıl, gözleri ateşten al, dili çataldı. Birden bir kurşun gelip kafasını aldı. Hayvan devrildi kaldı. Karayılan Karayılan olmazdan önce kara yılanın encâmını görünce haykırdı avaz avaz ömrünün ilk düşüncesini . «ibret al, deli gönlüm, demir sandıkta saklansan bulur seni, ak taş ardında kara yılanı bulan ölüm.» Ve bir tarla sıçanı gibi yaşayıp bir tarla sıçanı kadar korkak olan, Fırlayıp atlayınca ileri bir dehşet aldı Anteplileri, seğirttiler peşince. Düşmanı tepelerde yediler. Ve bir tarla sıçanı gibi yaşayıp bir tarla sıçanı kadar korkak olana: KARAYILAN dediler. «Karayılan der ki: Harbe oturak, Kilis yollarından kelle getirek, nerde düşman varsa orda bitirek, vurun ha yiğitler namus günüdür…» NAZIM- Kurtuluş Savaşı Destanı |
Bu haberler de ilginizi çekebilir
- Senir Suyu meselesinde yeni gelişme
- Başkan Ercengiz, ABB Encümen toplantısına katıldı
- SODOM VE GOMORRE
- Kamu Emekçiler Meydanlarda
- Başkan Gümüş’ün acı günü
- Zamma doymuyorlar; kepenk kapatmakla tehdit ediyorlar
- Susamlık’ta 10 Ocak kutlaması
- Başkan Ercengiz’den Tefenni ziyareti
KİTABIM