Etiket: Osman Erenalp

“V İ R Ü S L Ü” YAZILAR

Kapandık içeri, iki ayı aştı, defetmeye çalışıyoruz salgın belasını. Herkes yapacak bir şey buldu bu zaman dilimi içerisinde kendisine bir şekilde. Boş durmadı kimse. “Bir şey yapmadım” diyen bile televizyona baktı, uyudu, yemek yaptı, telefon görüşmesi yaptı v.s. Az çok takip edebildik kimin ne yaptığını, teknolojinin sağladığı imkan ve sosyal medya sayesinde. “Kötü komşu insanı […]

Bu Haberi Paylaş

TRT’nin GAFI ve “BAYRAMLARIMIZ”

Bu yıl bayram kutlamaları evlere şenlik. Bir “19 Mayıs” günündeyiz. Bayraklarımız asılı, çıkıyoruz balkonlara. Milli marşımızı okuyoruz apartman sokak komşularımızla. Sahipleniyor destek çıkıyoruz elden geldiğince. Dönüyor, TRT kanalımızı yokluyoruz ne var ne yok orada, bayrama dair diye. İnanamıyoruz gördüğümüze. Günün mana ve önemine uygun renkler içinde sunucumuz. Arkasında kalpaklı Atatürk resmi. Resmin yanında bir yazı; […]

Bu Haberi Paylaş

COVİD (19) MAYIS

Bu yıl iki milli, bir dini bayram, iki de mübarek gece  “corona virüs” kurbanı oldu. Evlerimizden çıkamadık. Bugün 19 Mayıs. Bayramın yarısı “Atatürk’ü anma”  ya,  buna bile tahammülü olmayanları gördük. “Osmanlı benden sorulur” diyen Bahadırın birisi,  “Ya istiklal ya ölüm” dizisinden rahatsız olmuş. “Dizi, son yıllarda yapılan “Diriliş”, “Kuruluş”, “Abdülhamid” gibi Osmanlıyı sevdiren dizilere karşı […]

Bu Haberi Paylaş

“19 Mayıs”a doğru…

(Güzel insanlar güzel işler) 2005 yılının Mayıs ayıydı. Burdur Bahçelievler ilköğretim Okulu (oğlumun okulu) ile Azerbaycan Bakü Hetai Rayonu 245 numaralı Mektebi kardeş okul olmuşlar, (Gardaşlaşmış Mektepler layihası baresinde) karşılıklı ziyaretlere gelmişti sıra. Onlar gelmişlerdi önce. Uçakla Ankara’ya inmişler, otobüsle Burdura intikal etmişlerdi oradan. On öğrenci, altı öğretmen okul bahçesine indiklerinde iki tarafta da heyecan […]

Bu Haberi Paylaş

Kaybolan, “renkleri”, dünyamızın

Böylesini ne gördük, ne de duyduk. Tuttuk nefesimizi, yerküre üzerindeki seyrini izliyoruz virüsün. Doğduğu yerde öldüğü söyleniyor ama kıtalar dolaşıyor o. İnsan bedenine tutununca canlanıyor. Tarih hiçbir olayın, herkesin, bu şekilde, birinci derdi olduğu bir başka devri kaydetmemiştir herhalde. Hudutlar kalkmış, taçlar, tahtlar dize gelmiş durumdalar onun karşısında. Gelinen noktada en çok kayıp veren ülke […]

Bu Haberi Paylaş

“CEP” MESELESİ, “SOSYAL MESAFE” V.S.

Elli yıl geriden alın meseleyi siz. Söz kesimi vardı köyde, şerbetini içiyorduk birisinin. Doluydu oda sedir başından kapı önüne kadar. (Şerbet içiliyordu önceden. Lokuma, tatlıya dönüşüverdi daha sonra iş). Duvarda çiviye asılı gaz lambasına bir hal olmuş zifiri karanlığa gömülmüştük birden. Bir ses duyulmuştu o arada. “Herkes cebindekini yesin” Aklıma gelir ne zaman ışıklar gidip […]

Bu Haberi Paylaş

KIRK DOĞRU CEVABI OLAN BİLMECE

“Bir bilmecem var çocuklar; -Haydi sor, sor….” TV’nin siyah beyaz döneminin reklamıydı hatırlarsınız. Bilmece kültürümüz vardı bizim atasözlerimiz, deyimlerimizle birlikte onlardan geri kalmayan. Azerbaycan’da “tapmaca” deniyor ona. Büyükler küçüklerle bir araya gelir zaman geçirirlerdi. Düşünmeye, aklı zorlamaya yöneltirdi küçük yaştan. Bulamadıysan doğru cevabı, merek da ettiysen köy istenirdi buna karşılık. Az bulduysa, beğenmediyse verileni değiştirir […]

Bu Haberi Paylaş

Virüsün içimize tuttuğu ayna

Evlere kapandık aşmaya, atlatmaya çalışıyoruz tehlikeyi. Durum ciddi. Onu basite alan ülkelerin durumları ortada. Moral ve ruh sağlığı, çok önemli böylesi zamanlarda. Kullanılan dil de öyle. Milli, insanı bir görev ve sorumluluk aynı zamanda. Umrecilerden “14 gün kuralına” uymamakta direnen ikisinin tavrı konuşuldu özellikle geçen zaman diliminde. Birisi yüzüne tükürmüştü polis memurunun; “al sana da […]

Bu Haberi Paylaş

“Yaşlılar Haftasında” DEDELERİN VİRÜSLE İMTİHANI

Allah herkese sağlıklı uzun ömürler versin. İhtiyarlığını da yaşatsın.  Sağlıklı yaşlanmak hem kişinin kendisi, hem ailesi ve ülkesi için şans ve zenginlik.  Rivayet odur ki; Padişah soytarısını ölüme mahkûm etmiş.  Söyle bakalım şimdi demiş, Ne şekilde ölmek istersin?  “İhtiyarlık yoluyla Padişahım” demiş o da. Can tatlı. “İhtiyar”  Kendi arzusuyla hareket eden, o olgunluğa erişmiş kişi […]

Bu Haberi Paylaş

Nevruz’dan ayrılık çıkmaz

Nevruz, 1980’li yıllara kadar bu şekilde ulke ülke gündemimizde yer almıyordu. Onun kadim Türk Bayramı olduğu biliniyordu. Ancak devlet duzeyinde bir kutlama olmuyordu (Atatürk’ün Keçiören’de Nevruz şenliklerine katıldığını gösteren fotoğrafları elimizdedir) Halka bırakılmıştı. Söğüt şenlikleri de öyleydi. Buna mukabil “21 Mart” tarihi, Cumhuriyetle birlikte 1980 yılına kadar mali yılbaşı kabul edilmişti. Anadolu’da Hıdrellez şenlikleri yaygındı. […]

Bu Haberi Paylaş

Mehdiye havale ettiysek işi…

İlahiyatta öğrenciyken “Mehdilik” konusunu anlatıyordu hocamız. Birisi çıkmıştı; “Mehdilik İnancını zayıflatıyorsunuz siz hocam” demişti de; “Ne yapalım kardeşim kuvvetlendirelim mi?” demişti o da. Ne zaman konu açılsa o günü hatırlarım. (Sonradan milletvekili seçilecek daha sonra Mesihliğini ilan edecek olan bildik isim, “Mezarcı” da buluyordu aramızda) Üst düzey askeri danışmanımız o tartışmayı başlattı bu kez. Şu […]

Bu Haberi Paylaş

Su, gözyaşı vs.

Gecenin geç vakti. Yol üzeri apartmanın birinin önü dolu. Dairenin biri kapıya inmişler aile boyu. Ağır misafirlerini uğurlayacaklar. Uzun yola çıkacakları belli, o anlaşılıyor vedalaşma faslından. İl dışına, Avrupa’ya belki de. Araç çekili hazır. Hemen ardında elinde su kabı ile bekleyen bir erkek çocuk. Vedalaşma bitecek, yolcu yerini alacak, kontak çevrilecek, korna sesi duyulacak, müteakip […]

Bu Haberi Paylaş

“DUT DERESİ” “KEKLİK PINARI”

“Çınarlıdere, Karameşe, Armutluğun tepe, Alıcın, Dağımın yanı” gibi mevki adları vardır bizde. Orman Bakanlığı el attı, “çamlık” da var artık. Bir yerin “ağaçla”, “yeşille” anılması elbette ki güzel. Hep öyle değil tabi. “Karabayır-Karatepe-Boztepe-Kurudere” gibi yer adları da var buna mukabil. “Meşe-söğüt-kavak” özellikle de “dut” zenginidir” yöremiz. Vardır ondan herkesin az ya da çok. Maksatlı dikildiği […]

Bu Haberi Paylaş

CEP HİKÂYELER

Kurum müdürü ile görüşmem gerekiyor. Sıramı bekliyorum. Çay geliyor o arada. Özel kalem görevlisi adımı, kim olduğumu soruyor. Soyadımı “Derinalp” şeklinde not aldığını fark ediyorum: “Erenalp” olacaktı o, “derin” değiliz o kadar ” diyorum. Çaycı giriyor araya; “Eren” de az “derin” sayılmaz Hocam!…” Ariflik akıyor dilinden. Ariflik ve zariflik… Beklemediğim bir cevap oluyor dogrusu. Mahcup […]

Bu Haberi Paylaş

ŞU SİVAS’IN GÜLÜ YAPRAĞI

“Salvas”, bizim köyün eski adıdır. (Yenisi Deveboynu) Yaşlılarımız, Sivas’tan geldiğimizi, “Salvas” adının oradan bozma olduğunu söylerler. O yüzden sıcak gelir bana bu ilimiz. Keskin ayazına, soğuğuna aldırmam. Anavatan hissi uyandırır bende bir nevi. Öğretmen Okulunu Kırşehir’de okumuştuk. Tatillerde Kayseri’ye, Yerköy’e geçer, oradan Kurtalan Ekspresine binerdik. Uzun yolculuklar olurdu. Şubat tatilinde zemheride, Sivas Garında çatılardan sarkan […]

Bu Haberi Paylaş