“Tarım bir milli güvenlik meselesidir”

“Süt üreticisinin üretmeye devam etme hevesi kursağında kaldı”

Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, tarımın bir milli güvenlik meselesi olduğunu, tarım politikalarının buna uygun olması gerektiğini, Ocak ayından bugüne kadar yem fiyatlarına yüzde 93,4 zam yapıldığını, ancak çiğ süte ise Ocak-Aralık arasında brüt 3 lira 20 kuruş zam yapıldığını, bu sebeple süt üreticisinin üretmeye devam etme hevesinin kursağında kaldığını belirtti.

Türkiye, 1980’lerde 24 Ocak kararlarıyla dünya ekonomisiyle bütünleşme sürecine girdi.

Batı tekelci kapitalizmi, çarşılarımıza, pazarlarımıza fil gibi her şeyi kırıp şırktı.

Devlet, vücudu sattırılarak fahişeleştirildi.

1930 yılında çıkarılan Türk parasının değerini Koruma Kanunu, 1989 yılında 32 Sayılı Kararname’yle kaldırıldı.

TL, vatanımızdan sürgüne gönderildi.

Dolar diktatörlüğü inşa edildi.

Üretici kambur ilan edildi.

Trabzon kömürünü çıkartmaktan daha ucuza Rus kömürü alındı.

Çukurova pamuğu yerine Yunan pamuğu ithal edildi.

Sıcak para cenneti yapıldı Türkiye.

Üretime, tu kaka denildi.

Yüksek faiz, düşük kur ekonomi politiği uygulandı.

Borçlanma ekonomisi sonunda ülkemizi 500 milyar dolar borca batırdı.

Bu ekonomi politik şimdi geldi duvara tosladı.

Şimdi Batıcı muhalefet hariç herkes üretim de üretim demeye başladı.

AK Parti Hükümeti, “üretim, yatırım, istihdam, ihracat” şeklinde ifade ediyor.

Üretime önem verir görünüyor.

Ancak aldığı kararlar, “Süt üreticisinin üretmeye devam etme hevesini kursağında bırakıyor.”

Bu kapsamda, yıllardır enflasyon yükselir endişesiyle sütünün fiyatı sabit tutulan, ancak durmaksızın yükselen girdi maliyetleri altında ezilen, bu sebeple mallarını kesime göndermeye hazırlanan süt üreticilerinin dertlerini dillendiren Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, süt fiyatının nasıl belirlendiğini, süt üretim süreçlerini detaylı olarak öğrenmeyen bazı çevrelere sert çıktı. Bayraktar, “Bu gerçeğe rağmen, son zamanlarda bazı çevrelerce süt fiyatları hakkında yapılan tartışmalar ve eleştiriler üreticilerimizi derinden üzmektedir” dedi.

GİRDİ FİYATLARI ARTARKEN SÜT FİYATI SABİT KALDI

Çiğ süt fiyatının, 2018 yılından beri enflasyon yükselecek endişesiyle bütün üyeleri kamu tarafından oluşan ‘Gıda ve Tarımsal Ürün Piyasaları İzleme ve Değerlendirme Komitesi’ tarafından belirlendiğini, ancak belirlenen fiyatın ‘Ulusal Süt Konseyi’ (USK) tarafından açıklandığını belirten Bayraktar, “2020 yılı Ocak-Aralık döneminde yem fiyatları yüzde 41,7 arttı. İşçilik, elektrik, mazot gibi her türlü girdiye zam yapıldı. Fakat üreticinin sattığı çiğ süt fiyatları bir yıl boyunca yani 12 ay süreyle sabitlendi. 2021 yılı Ocak-Temmuz ayları arasındaki süreçte ise üreticilerin en önemli girdisi olan yem fiyatları yüzde 25 arttı. Ancak buna rağmen çiğ süt fiyatları 6 ay süreyle brüt 2 lira 80 kuruş olarak sabitlendi. Çiğ süt fiyatı, Temmuz-Aralık 2021 tarihleri arasında brüt 3 lira 20 kuruş olarak belirlendi. Aynı dönemde yem fiyatları yüzde 48 oranında arttı” diye konuştu.

Bayraktar açıklamasına şöyle devam etti:

“FAHİŞ” DENİLEN YENİ SÜT FİYATI, HAYATA GEÇMEDEN ERİDİ

“Süt üreticilerinin maliyetlerinin yüzde 60-65’ini yem oluşturuyor. Çiğ süte yapılan ve bazı çevreler tarafından ‘fahiş’ olarak nitelenen yüzde 47’lik zam, daha hayata bile geçmeden yani son 2 haftada süt yemi fiyatlarına yüzde 24,4 oranında zam yapıldı. Bu zamla birlikte ocak ayından beri yani yaklaşık bir yılda yapılan zam yüzde 93,4’e kadar yükseldi. Çiğ süte yapılan yüzde 47’lik zammın geri alınmasını gündeme getiren bazı çevrelere de ‘çiğ süt zammının hayata geçirileceği tarih olan 8 Aralık’tan önce, birçok market, mandıra ve süt işleyicisinin süt ve süt ürünleri fiyatlarına aşırı zam yaptı. Süt ve süt ürünlerinin 25 Kasım ile 16 Aralık 2021 tarihli fiyatlarına bakıldığında, beyaz peynirde yüzde 95’e, kaşar peynirinde yüzde 62’ye, günlük pastörize sütte yüzde 60’a, yoğurtta yüzde 81’e, tereyağında yüzde 117’ye, uzun ömürlü UHT sütte ise yüzde 147’ye varan oranlarda fiyat artışları olduğu görülmektedir. Bu artışlara kim dur diyecek, üretici ve tüketicilerin zarar görmesine nasıl engel olacağız? Asıl buna kafa yormamız lazım.”

ÜRETİM OLMAZSA

“Üretimi ayakta tutamazsak 2022 yılında et ve süt fiyatlarında çok daha fazla artış yaşanacaktır” diyen Bayraktar, “İthalatında daha pahalı olduğu düşünüldüğünde tüketicilerimizin et ve süt ürünlerine kolayca ulaşması mümkün olmayacaktır. Üretimi desteklemezsek zor günler yaşayacağız. Bu sektörde stokçuluk artacaktır” diye uyarıda bulundu.

YA YEM FİYATI DÜŞMELİ YA DA 1,5 PARİTEYE GÖRE SÜT FİYATI ARTMALI

“Süt üreticisinin sürekli artan yem başta olmak üzere diğer masraflarına karşılık sattığı süt fiyatının sabitlenmesi ekonominin kurallarıyla bağdaşan bir durum değildir” ifadelerini kullanan Bayraktar,  “Süt üreticisinin ya aldığı yem fiyatları düşürülmeli ya da sattığı süt fiyatları artırılmalı, bu da 1,5 pariteyle sağlanmalıdır” dedi.

AKSİ TAKDİRDE DAMIZLIKLAR KASABA GİDECEK, SÜT FİYATLARI AYYUKA ÇIKACAK

Bayraktar sözlerine, “Bu sağlanmazsa damızlık hayvanlar kasaba gidecek, tüketiciler üretilemeyen süt nedeniyle çok yüksek fiyatlardan süt ve süt ürünleri yiyecek, ithal süttozu ile süt ürünlerini tüketmek zorunda kalacaktır. Döviz kurunun sürekli yükseldiği düşünülecek olursa, ithal ürünlerin de ucuza alınamayacağı aşikârdır. Sürecin bir diğer hazin tarafı ise; süt hayvanları kesilince, besilik hayvan da üretilemeyecek, bu durumda da tüketicinin gündemini fahiş kırmızı et fiyatları işgal edecektir” uyarılarıyla son verdi.

Bu Haberi Paylaş

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.