14 Mart Tıp Bayramı’nda hekimler 3 günlük grev başlattı

Giderek yükselen ve genişleyen, hükümete geri adım attıran ve 19 yıllık Sağlıkta Dönüşüm programını çöpe attırarak performans uygulamasını kaldırtan, yerine kamu hekimliği uygulamasını hazırlattıran hekim ve diğer sağlık çalışanları grevi yeniden ve bu kez 3 günlük başladı.

2003 yılında AKP Hükümeti göreve başlar başlamaz uygulamaya koyduğu yanlışlarından ilki Sağlıkta Dönüşüm diye adlandırdığı sağlıkta piyasalaşmaydı. Ardından hekimliği ve hasta iyileştirmeyi ayaklar altına düşüren ve özel sağlık kuruluşlarına toplumsal temel ayarlayan Performans Sistemi geldi.

Bir süredir bıçağın kemiğe dayanması nedeniyle hekimler ve diğer sağlık çalışanları ardardına eylemler yapmaya başladı.

Hekim eylemleri hedefine de ulaştı. Hükümete geri adım ettirdi. Sağlıkta Dönüşüm ve Performans Sistemini çöpe attırdı. Devrim gibi bir değişikliğe gidilmesini sağladı.

Son olarak tempolu bir şekilde yükselen bu eylemler bugün 14 Mart Tıp Bayramında 3 günlük grev olarak başladı.

Isparta-Burdur Tabip Odası ve Genel Sağlık-İş Burdur İl Temsilciliği, 14 Mart Tıp Bayramı’nda Burdur Devlet Hastanesi Acil Servis önünde yaptıkları basın açıklamasıyla 3 günlük grev başlattı.

Eyleme Burdur Milletvekili Mehmet Göker’de destek verdi. Tabip Odası ve Genel Sağlık-İş üyeleri katıldı.

Eylem, Covid19 salgınında hayatını kaybedenler için saygı duruşunda bulunulmasıyla başladı.  

Ardından İstiklal Marşı okundu.

Eylemin, 14-15-16 Mart 2022 tarihlerinde, acil hastalar, diyaliz hastaları, gebeler, kanser hastaları, yoğun bakım hastalarının bakımı aksamayacak şekilde, ülke genelinde 3 günlük iş bırakma eylemi şeklinde uygulanacağı belirtildi.

Daha sonra Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. Nermin Karahan ile Genel Sağlık-İş Burdur İl Temsilcisi Dr. Egemen Gökbolat açıklama yaptı.

TÜRKİYE 14,5 MİLYON VAKAYLA SALGINI EN AĞIR ŞARTLARDA YAŞAN ÜLKELERDENDİR

DSÖ’nün Coronavirüs salgınını ilan ettiği ve ülkemizde ilk Coronavirüs vakasının açıklandığı 11 Mart 2020 tarihinden bu yana 2 yıl geçtiğini belirten Isparta-Burdur Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. Nermin Karahan,

buçuk milyon vakayla dünyada dokuzuncu sırada yer alan Türkiye, salgını en ağır yaşayan ülkelerden biridir. Sağlık Bakanlığı’nın açıkladığı resmi rakamlara göre bile vefat sayısı 95 binin, gerçek rakamlar ise 250 binin üzerinde. Bu dönemde izinsiz, angarya koşullarında, yeteri ve uygun olmayan koruyucu ekipmanla çalışmak zorunda kalan yüzbinlerce sağlık emekçisi enfekte oldu. 504’ü aktif çalışan olmak üzere 553 sağlık emekçisi meslektaşımız hayatını kaybetti. Her biri bir can. Her biri bir insan. Her biri bir anne, bir baba, bir eş, bir dost, bir arkadaş, bir çocuk! Her birinin acısını yüreğimizde taşıyoruz. Korunması ve önlenmesi mümkün olan bir hastalık yüzünden öldüler” dedi.

DESTEK SERMAYEYE, AÇLIK VE ÖLÜM EMEKÇİYE! Bu dönemde salgın değil algı yönetimi uygulandığını ifade eden Karahan, “Salgının başlarında maske sıkıntısı yaşanırken, devamında aşılar vatandaşlarla zamanında buluşturulamadığı gibi aşı tereddüdüne neden olacak söylemler ile aşı karşıtlığının da önü açıldı. İlk günden beri gerçekleri gizleyen ve çarpıtan, yanlış yürütülen sağlık politikaları hayata geçirildi. Eksik, yanlış, tutarsız salgın yönetimi hayatları karatmaya devam etti. Alınmayan önlemler, uygulanmayan tedbirler ve bilim insanlarının, meslek örgütlerinin, uzmanlık derneklerinin, sağlık emek örgütlerinin uyarılarına kulak tıkandı. Temel, zorunlu, acil mal ve hizmet üreten işler dışında bütün işlerde çalışmanın durdurulması ve ekonomik destek çağrılarına rağmen ‘Çarklar dönecek, üretim sürecek!’ ısrarıyla salgın devam etti; destek sermayeye, açlık ve ölüm emekçiye düştü. Salgın tabii ki bitecek. Bugünlere nasıl gelindi kısa özeti budur. Sorumluları biliyoruz!

Biliyoruz ve unutmuyoruz. Unutmuyoruz ve affetmiyoruz! Bugün emeğimize mesleğimize diplomamıza, geleceğimize hep birlikte bir kez daha sahip çıkmak için G(Ö)REV zamanıdır” diye konuştu.

Karahan konuşmasını şöyle sürdürdü:

SAĞLIĞI TİCARETE, HASTALARI MÜŞTERİYE,

HASTANELERİ TİCARETHANEYE DÖNÜŞTÜREN SİSTEM İFLAS ETMİŞTİR

“Bizleri mutsuz, hastaları mağdur eden; sağlığı ticarete, hastaları müşteriye, hastaneleri ticarethanelere dönüştüren sağlık anlayışı iflas etmiştir. Bizleri artık sağlık hizmeti veremez hale getiren bu çalışma koşullarının sürdürülemez olduğunu bir kez daha ifade ediyoruz. Emeğimizin karşılığını alamadan her geçen gün umutsuzluğa sürüklenirken, tüm bu yaşadıklarımızın sorumlusunun yıllardır uygulanan yanlış sağlık politikaları olduğunu biliyoruz. Daha fazlasını değil, yalnızca hakkımız olanı istiyoruz. Şiddetin olmadığı, malpraktis baskısı altında ezilmediğimiz insanca çalışma koşulları, Emekliliğimize yansıyacak insanca ücret istiyoruz. Halkın sağlığı için en az 20 dakika muayene süresi ayırabildiğimiz, hastaların aylarca randevu sırası beklemediği nitelikli sağlık hizmeti sunmak istiyoruz. Yaşama adanmış bir mesleğin onurlu mensupları olarak hakkımızın gasp edilmesine, kötü çalışma koşullarına, sefalet ücretlerine karşı “Sağlıklı Bir Gelecek Ellerimizde, Emek Bizim Söz Bizim” diyerek mücadele etmeye devam edeceğiz. Bu haklı ve onurlu mücadelemizde; bütün hastalarımızın, toplumun desteğini bekliyor; sağlığımıza birlikte sahip çıkmaya davet ediyoruz.”

“SAĞLIK ÇALIŞANLARININ YAKLAŞIK YÜZDE 20’Sİ İSTİFA ETMEYİ DÜŞÜNMEKTEDİR”

Araştırmalarının sonucuna göre, sağlık çalışanlarının hem aylık düzenli iş geliri hem de aylık düzenli hane gelirinin alt ve alt-orta düzeylerde olduğunu belirterek konuşmasına başlayan Genel Sağlık-İş Burdur İl Temsilcisi Dr. Egemen Gökbolat,

“Araştırma sonuçlarımız göstermektedir ki: Ekonomik kriz, mevcut koşullarda Türkiye’nin en büyük gerçekliğidir ve krizin etkileri tüm toplumsal kesimler üzerinde derin etkiler yaratmaktadır. Sağlık çalışanlarına yönelik şiddet sorunu kronikleşmiştir. Pandemi sürecinde sağlıkta şiddet artmıştır. Sağlık çalışanları, şiddete yönelik alınan önlemleri yetersiz bulmaktadır. Sağlık çalışanlarının geneli açısından zaman baskısı ve aşırı iş yükü temel sorunların başında gelmektedir. Nöbet ve fazla mesai uygulamalarında, yasalarla belirlenen sınırların üzerine çıkılmaktadır. Hekimlerin yaklaşık yüzde 60’ı yurtdışında çalışmak istemektedir. Sağlık çalışanlarının yaklaşık %20’ye yakını istifa etmeyi düşünmektedir. İstifa nedenleri arasında başlıca; tükenmişlik, yorgunluk ve gelecek kaygısı yatmakta, ardından daha iyi yaşam ve çalışma koşulları ile yurtdışında çalışma isteği gelmektedir” dedi.

3 GÜN İŞ BIRAKMA EYLEMİ YAPILACAK

Bugün açıklanacağı belirtilen iyileştirmelerin, sağlık çalışanlarının talep ve beklentilerini karşılamaktan uzak ve “yıllardır uygulanan ‘değersizleştirme’ politikalarının paralelinde olduğunu bikdiklerini belirterek başladığı konuşmasında Gökbolat, “Sadece kendimiz için değil, içinde yaşadığımız toplum için de dile getirdiğimiz taleplerimizle ilgili, farkındalık yaratmak ve taleplerimizin karşılık bulabilmesi, sağlık emekçilerinin öneminin bir kez daha anlaşılabilmesi için; 14, 15 ve 16 Mart 2022 tarihlerinde; Acil hastalar, diyaliz hastaları, gebeler, kanser hastaları, yoğun bakım hastalarının bakımı aksamayacak şekilde, ülke genelinde 3 günlük iş bırakma eylemleri yapılacaktır” ifadelerine yer verdi.

ULUSAL, KAMUCU VE HALKÇI POLİTİKALAR YENİDEN HAYATA GEÇİRİLMELİDİR

Gökbolat, sağlık emekçilerinin taleplerini bir bir sıraladı:“Sağlık emekçilerinin ağır ve kötü çalışma koşulları acilen düzeltilmeli, farklı çalışma biçimlerine son verilmeli; kadrolu, güvenceli çalışma biçimi sağlanmalıdır. Sağlık emekçilerine şiddet gösterenlere verilecek olan cezaların caydırıcı olabilmesi adına Genel Sağlık-İş tarafından hazırlanan, Sağlıkta Şiddet Yasa Tasarısı taslağı kanunlaştırılmalıdır.

Sabit ödeme / performans ödemesi gibi mağduriyete sebep olan ve çalışma barışını bozan uygulamalara son verilmeli; maaş hesaplamasında taban aylık, TÜİK’in değil, bağımsız araştırma kuruluşlarının belirlediği yoksulluk sınırının üzerinde olacak şekilde, kadro derecesine göre maaşlarda kademeli artış yapılmalıdır. Tüm sağlık emekçilerini kapsayan kademeli ek gösterge artışı yapılmalıdır.  Nöbet ücretleri normal mesai ücretinin 2 katı olacak şekilde ödenmelidir. Aile Hekimliği Sözleşme ve Ödeme Yönetmeliği geri çekilmelidir. Ağız ve Diş Sağlığı Merkezleri ile Ağız ve Diş Sağlığı Hastanelerinde Birim Performans Katsayısı Uygulanmasına son verilmelidir. Sağlık emekçilerinin çocuk bakım sorununun çözümü için haftanın 7 günü, 24 saat kesintisiz hizmet veren bakımevi, kreş ve anaokulu düzenlemesi hayata geçirilmelidir. Yeterli sayıda sağlık çalışanı istihdam edilmeli, personel açığı acilen kapatılmalıdır. Tüm sağlık emekçilerine geçmişe etkili olarak yıllık 90 gün yıpranma payı hakkı verilmelidir. Covid-19 için tüm sağlık çalışanlarına iş kazası meslek hastalığı kapsamında haklar veren özel bir düzenleme yapılmalıdır. Sağlığı piyasalaştıran politikalara son verilmeli, Atatürk’ün başlattığı ulusal, kamucu ve halkçı sağlık politikalarını tekrar hayata geçirilmelidir.”

EMEĞİMİZİN KARŞILIĞINI ALANA KADAR MÜCADELE SÜRECEK”

“Yüzyıl önce yurdumuz emperyalistler tarafından işgal edildiğinde gitmeyen, direnen, ebedi önderimiz Atatürk ile omuz omuza mücadele eden Tıbbiyeli Hikmet Boran’ın yüzyıl sonraki meslektaşları olarak, ondan aldığımız mirasa sahip çıkacak ve gitmeyeceğiz, direneceğiz; emeğimizin, eğitimimizin karşılığını alana kadar mücadele edeceğiz” diyen Gökbolat sözlerine, “Son olarak sözlerimi günün anlam ve önemine değinerek bitirmek istiyorum. Türkiye’de modern tıp eğitiminin başladığı gün olarak kabul edilen ve 1919 yılında da tıbbiyeli öğrenci Dr. Hikmet Boran ve arkadaşlarının işgali protesto ettiği, yurt savunmasında hekim hareketinin başladığı gün olan 14 Mart tarihinin daha güzel günlerde kutlanması dileğiyle tüm hekimlerin 14 Mart Tıp Bayramı’nı kutluyorum” diye son verdi.

Basın açıklamasının ardından Isparta-Burdur Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. Nermin Karahan, sağlıkçılara karanfil vererek 14 Mart Tıp Bayramı’nı kutladı.

Foto: Muhammet fatih başçı

Bu Haberi Paylaş

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.