47 Yılın km taşları;  D Ü Z C E

İçine girmemiştim daha önce.

 Kıyısından geçmiştim sadece.

Yeşilin her türü, her tonu mevcut orada.

 Çam, kestane,  kavak, meşe, karayemiş, (Taflan) Trabzon Hurması.

Fındığı tabi ki de.

Esas geçim kaynağı.

Yeşillik ummanına dalıyorsun Bolu tünelinden çıktığında.

Bolu Dağına ulaştığın, orayı aştığında ya da.

Kabağı da meşhur fındığı gibi.

Yığılı halinin seyrine doyum olmuyor. karşısına geçtiğinde. Görsel şölen…

Dervişin kavuğu  isanki üst üste  yan yana…

Düzce Ovası çekilmiş göl yatağı. 

Tefenni Gölü onun kalıntısı.

 “Hollanda’nın elinde olsa ülkeyi besler” demişti ki birisi ki çok haklı.

O verimli ova imara açılarak yok olmakta ne yazık ki. Çare yok ona.

Melen Çayı,  Gölyaka Kültür Parkı, çaylar, dereler, şelaleler,  yaylaları güzellikte birbirleriyle yarışan ilçeleri ile cennetten köşe. Kışı ayrı yazı ayrı güzel Düzce

O kadarını biraraya bulamazsın bir başka yerde.

Akçakoca yeşilin denizle buluştuğu yer.

Öğretmen evi var oranın bir de.

Avni Akyol’un hemşerilerine armağanı.

Karadeniz başka türlü çırpınır üst katından bakınca onun.

Tarihi dokusu,  iskelesi balıkçı pazarı ile gözde turizm beldesi ilinin.  

   Çalıştığın kurumun iklimi,  görüntüsü bu güzellikte olsaydı keşke. 

 Ayrılmak istemezdi kimse.

Çoğu yerin derdi aynı.

Azımızı çok anlayın.

Sevk idare yetki kullanımı konusunda

Artvin Yusufelili şairin dediği gibi ;

       “Değerliler bir köşede yapayalnız

        Değersizler elde gezer tertemiz

        Alan kör satan hırsız kantar ayarsız

       Buğdaydan pahalı saman satılır.

       Evden ayrı üç yılı geçirmiştik orada da.

      Biraz daha yormuştuk bedeni.

       Biraz daha yaklaşmıştık sona

Döndük geldik tekrardan geldiğimiz yere. Cumhuriyetimizin kalbine, Ankara’ya.

(Devam edecek)

Bu Haberi Paylaş

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.