
“Teftişin” henüz okullardan kaldırılmadığı zamanda lisemizin birinde yönetim katındaki duvarda şöyle bir cümle dikkatimi çekmişti. “Bir düşte bin diyar gezdirendir öğretmen”. “Öğretmeni en güzel tanımlayan cümle” yarışmasında derece alan, o okuldan bir kız öğrencimize aitmiş. Etkilenmiş bir de yazı kaleme almıştım o konuda.
Okullar açıldı. Eğitimi konuşuyoruz. Bundan da memnun oluyoruz.. Keşke hep “eğitim” konuşabilsek. “Sahibinin sesi” malum bir kısım medyamızın böyle bir meselesi de olabilse.
Eğitim yaz-boz tahtasına dönmüş durumda. Bir “TEOG” balonu söndü. Şimdi herkesin dilinde o. Bir onunla kalsaydı keşke. “Müfredat” konuşuluyordu onun öncesinde. “Ders kitapları” konuşuluyordu. “Milli bayramların kutlanacak özel günler içinden çıkartılması” konuşuluyordu. “Öğrenci servisleri” konuşuluyor. İmam Hatiplerin başarı durumu konuşuluyor. Konuşuluyor da konuşuluyor. Eğitim her konuda dile düşmüş durumda iyiden iyiye.
Atanamayan öğretmenler, denetim, yönetim, kadrolaşma v.s. gibi tabu niteliğinde konuşulamayanlar da var. Biri çıkıp sorumluluk üstlense de onları da sorabilsek, konuşabilsek.
Eğitimimizi bu derece dile düşürenleri kınıyorum.
Son kırk iki yılda eğitimimizde olup bitenin tanığıyım. Hiçbir devirde eğitimin dinamikleriyle taşıyıcı kolonlarıyla bu kadar oynandığını hatırlamıyorum.
Sorsanız “Güzel okullar yaptık, derslik sayısını arttırdık” v.s. diyeceklerdir. Müteşekkiriz o konuda. Onlar önemli elbette. Mesele derslikle araç gereçle bitmiyor. Eğitimin öznesini öğretmen. Öğretmen merede? Önemli olan o.
Tevfik İlerinin bahsini ettiği “Essah öğretmen.. Bir şarkı sözümüzdeki gibi;
“Neyleyim köşkü neyleyim sarayı.
İçinde salınıp gezenim nerde?”.
“O yoksa her şey eksik”.
Ondan başlamak gerekiyor en evvel ve her şeyden evvel.
Eğitim Fakültelerimizin sayısı bugün yüze dayanmış durumda.Sayı bir şey ifade etmiyor. Ortada bizi heyecanlandıran öğretmen yok. O yetişemiyor. Onun özlemi içindeyiz. Yıllardır bu böyle. Neden bu noktaya geldik? Hangi yanlışlarımız yüzünden? Halen de o yanlışlarla beraberiz? “Alt akıl, Aptallar ve Diktatörler” İskender Öksüz Hocanın son kitabı. Anlattıklarımızın sancısını çekenler için tavsiye niteliğinde bir esen. Kitapçılarda var. Öğrencinin en büyük şansı iyi öğretmen düşmek. Allah her öğrencinin kaderine o öğretmenlerden yazsın. Yazsın ki onunla beraber milletin de kaderi değişsin. Tanımın dışında kalan öğretmenlerimizi tenzih ederiz elbette. Bu vesileyle her yöre, her derece, her kademedeki öğretmenlerimize selam olsun.
“Ukala”lık olmayacaksa kırk iki yılın hatırına naçizane bir de tavsiyelerim olacak onlara; Şair diyor ya;
“Büyükler bahçıvana,
Çocuklar güle benzer”
Boş sayfalar onlar, yazmanız için.
Boş kaset kaydetmeniz için.
Boş tarla ekmeniz için.
Boş kap doldurmanız için
Güzel düşlerde gezdirin onları.
“Eğri cetvelden doğru çizgi çıkmaz” . Kendinize bakın önce.
Yeterliğinizi görün.
Düzeltmeye oradan başlayın.
Mezun olduğunuz günün bilgileriyle kalmayın. Öğrettiklerinizden çok daha fazlasını öğrenin.
Unutmayın..;
Öğretmen öğrenir.
Öğrenmeyen öğretemez de…
Öylesinden öğretmen olmaz.
Yeni eğitim öğretim yılı ülkemize milletimize hayırlı uğurlu olsun.
(*) Kendini akıllı ve bilgili sanan, bilgiçlik taslayan