30 yıldır ömrümün yarısını yazları Güzelçamlı‘da geçirdim. Çalışma hayatım bitip emekli olduktan sonra burada kalma süremi uzatarak etkinliklere katıldım. EKODOSD’la beraber Caretta Caretta nöbeti
etkinlikleri sayesinde ortak konularımız ortaya çıktı. Kuşadası‘nda Ekosistemi koruma ve Doğa Sevenler
Derneği EKODOSD’la birlikte çok yararlı bir sunum yaptık ve bölgemizin sorunlarına değindik.
Bilkent Üniversitesi İç Mimari bölümünü bitirdikten sonra İtalya’da mimar olarak Arteas Progetti’de çalışmaya başladım. Ankara Üniversitesi Peyzaj Mimarlığı’nda da İtalya’da Sit Alanları üzerine Yüksek
Lisans yaptım. İtalya’da üzerinde çalıştığım konu bu bölgenin bir benzeri olan ve tarihinde ilk Liman olan Boretto ve PO nehri çevre düzenlemesi ıslah ve turizme kazandırma projelerinde bizzat yer aldım.
İtalya’da ve Türkiye’de koruma altındaki bölgelerimizi karşılaştırdık. Sit alanı nedir ve sit alanı kapsamına giren konulara değindik. Günümüzde hızlı nüfus artışı göç plansız yerleşim doğal kaynakların tüketimi hızlı yapılaşma orman yangınları çevre ve yaşama ortamının bozulmasına tarihi hazinelerin yok olmasına yol açmaktadır. Bu durumda çevreyi koruyan ve geliştiren yeni kent planlama uygulaması hemen hemen tüm dünya için zorunluluktur. İtalya çevre koruma konusuna öncülük eden ülkelerden birisidir, bu konuda imar planları ve sit alanı uygulamaları çok disiplinli bir şekilde yapılmaktadır. Bu anlamda bir pilot proje uygulaması olan ve Kuzey İtalya projelerinin ortaklaşa katırlıkları BORETTO kasabası ve Po Nehri çevre düzenlemesi kültür yapı varlığının kurtarılması yeni neslin ihtiyaçları turizm ve daha aktif bir çevre yaratmak amacıyla uluslararası öneme sahip bir proje gerçekleştirildi. Bu projenin amaçları; devamlı erozyonu önlemek ve yeni acil ihtiyaçları belirleyip öneriler sunmak ve toplumun nüfus problemlerine çözümler bulmak, verimsiz hale gelen yerleşip şehrin şekil değiştirmesini kontrol altına almak ve sınırlamak, doğal kaynakların tüketilmesini sınırlamak, bölgeyi birtakım ses getirecek etkinliklerle cazip hale getirmek. Mesela çizimini benim yaptığım sahnesi su üstünde olan bir amfi tiyatro ve İtalyan Senfoni Orkestrası konserlerinin verildiği
BORETTO festivalinde çeşitli müzik gruplarının da sahne aldığı bir platform yapıldı. Bu projeyle bölgeye canlılık gelmiştir. Konuya kısaca bir özet yaptıktan sonra esas konumuz sit alanları nedir onu ele alalım.
SİT ALANI: DEVLET TARAFINDAN KAMU YARARI GÖZETİLEREK KORUMA ALTINA ALINAN VE BU
ALANLARDA YAPILAŞMAYA, DEĞİŞİME İZİN VERİLMEYEN, KORUNMASI GEREKEN ALANLARA SİT ALANI
DENİR.
SİT ALANLARI;
DOĞAL SİT
ARKEOLOJİK SİT
KENTSEL SİT VE
TARİHİ SİT OLARAK DÖRDE AYRILIR.
DOĞAL SİT: 2863 sayılı kanununun 3. Maddesinin a bendinde yer alan tanımlara göre arkeolojik devirlere ait olup ender bulunmaları nedeniyle olağanüstü özelliklere sahip yer üstünde yer altında veya su altında bulunan korunması gerekli alanlardır.
ARKEOLOJİK SİT: insanlığın varoluşundan günümüze kadar ulaşan eski uygarlıkların yer altında yer üstünde ve su altındaki ürünlerini yaşadıkları devirlerin sosyal ekonomik ve kültürel özelliklerini yansıtan her türlü kültür varlığının yer aldığı yerleşmeler ve alanlardır.
KENTSEL SİT: Mimari, mahalli, tarihsel, estetik ve sanat özelliği bulunan ve bir arada bulunmaları sebebiyle teker teker taşıdıkları kıymetten daha fazla kıymeti olan kültürel ve tabi çevre elemanlarının yapılar bahçeler bitki örtüleri yerleşim dokuları duvarlar birlikte bulundukları alanlardır.
TARİHİ SİT: Tarihi mekân bir şehrin tarihi kısmıdır. Kültürel miras değerleri nedeniyle siyasi, askeri, kültürel veya sosyal tarihin parçaları korunmuştur. Tarihi yerler genellikle yasalarla korunmaktadır ve çoğu resmi ulusal tarihi site statüsü ile tanınmıştır.
Ülkemizde bu konuya Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı karar verir.
Sit alanı ilan edilen yerlerde fiziki ve inşaat müdahalelerinde izin alınması zorunluluğu. Bu müdahalelerde Koruma Bölge Kurulundan izin alınması gerekir.
Geçmişten bugüne izler taşıyan ve arkeolojinin ilgi alanına giren yer ya da yerlerin genel adı arkeolojik sit alanıdır.
1. derecede doğal sit bilimsel muhafaza aşısından evrensel değeri olan ilginç özellik ve güzelliklere sahip olması ve ender bulunması nedeniyle kamu yararı açısından mutlaka korunması gerekli alanlardır.
SİT ALANLARI SEVİYELERİ:
1. DERECE SİT ALANI: Bilimsel ve Arkeolojik çalışmalar hariç kesinlikle dokunulmaması gereken seviye.
2. DERECE SİT ALANI: Koruma ve kullanma koşulları ilgili kurumlarca belirlenir. Yine olduğu gibi korunmak zorundadır.
3. DERECE SİT ALANI: Koruma ve kullanma koşulları ilgili kurullarca belirlenebilir ama bu seviyede yeni düzenlemeler yapmak mümkündür.
1. derecede sit alanında arsanız varsa kurumları haber vermeden çivi bile çakamazsınız ve Kültür
Bakanlığından şahsi girişimler için izin alamazsınız ama 3 Ağustos 2013 tarihli ve 28.727 sayıları resmi gazetede çıkan yönetmeliğe göre 1 derecede doğal sit alanındaki taşınmazlarınız Tabiat Varlıklarını
Koruma Genel müdürlüğü tarafından her yıl belirlenen takas (trampa) programlarına alınır. Maliye bakanlığınca onay verilen hazine taşınmazlarıyla takas edilebilir.
SİT ALANLARININ İMARA AÇILMASI:
9 Ocak tarihli resmî gazete ile birçok birinci dereceden doğal sit alanlarında 1 ve 2 derecede birçok arazinin statüsü değiştiriliyor ve bu alanlar imara açılıyor maalesef.
İMAR BARIŞI SİT ALANLARINI KAPSIYOR MU?
3194 SAYILI İMAR KANUNUN GEÇİCİ 16 MADDESİNDE SİT ALANI KIYI ORMAN VE MERA GİBİ ÖZEL
KANUNLARA TABİ OLAN ALANLARDA BULUNAN YAPILARIN İMAR BARIŞINDAN
FAYDALANAMAYACAĞINA İLİŞKİN HERHANGİ BİR HÜKÜM BULUNMAMAKTADIR.
Çevre ve Şehircilik bakanlığının Muğla’da satışa çıkardığı 82 hazine arazisinin 26’sı doğal ve arkeolojik sit. Bu arazilerin bir kısmına konut ve bir kısmını turizm tesisleri yapılması planlanıyor. Bodrum Göl
Mahallesi’nde 5 arazi 3. dereceden sit alanı. Türkbükü’nde 18 adet 3 derece sit alanı satışa çıkarıldı.
UNESCO KALICI VE GEÇİCİ DÜNYA MİRASI TÜRKİYE LİSTESİ:
UNESCO Birleşmiş Milletler eğitim bilim ve kültür kurumudur.
Türkiye’de 19 tane UNESCO Dünya mirası bulunmaktadır. İlk olarak 1985’te İstanbul’un tarihi alanları,
Göreme Milli parkı ve Kapadokya ile Divriği ulu camii ve darüşşifası son olarak da 2021’de Aslantepe höyüğü listeye dahil edildi.
Türkiye’nin UNESCO geçici listesinde ilki 1994 yılında sunulan ve en son 2021 yılında güncellenen şekliyle 77 kültürel 4 karma ve 3 Doğal olmak üzere toplam 84 mirası bulunuyor.
Priene Antik Kenti UNESCO miras listesinde geçici listededir.
Uluslararası önem taşıyan ve bu nedenle takdire ve korumaya değer doğal oluşumlara, anıtlara ve sitlere Dünya mirası statüsü tanınmaktadır.
UNESCO’ya başvurusu ile başlayan ve uluslararası anıtlar ve sitler konseyi İCOMOS ve uluslararası
Doğayı ve Doğal Kaynakları Koruma Birliği uzmanlarının başvuruları değerlendirmesi sonucu aday varlıklar Dünya miras komitesinin kararı doğrultusunda bu statüyü kazanmaktadır.
2021 yılı itibariyle dünya genelinde UNESCO Dünya miras listesine kayıtlı 1154 kültürel ve doğal varlık bulunmakta olup bunların 897 tanesi kültürel, 218 tanesi doğal, 39 tanesi ise karma/ kültürel doğal varlıktır.
İTALYA SİT ALANLARI:
İtalya Alplerden Padanya Ovasına, Ulusal Park, Gran Paradiso dağlık bölgesi, Cinque Terre Ulusal parkı doğal sit alanı ve UNESCO dünya miras listesinde pek çok Orta çağ kentine sahip arkeolojik ve doğal sit alanıdır. İtalya Deniz Ulusal parkı Toskana takım Adaları 7 büyük ve çok sayıda küçük ada içerir.
Napoli’nin doğusunda Vezuvius Milli parkı hem tarihsel hem de jeolojik açıdan önem taşır. Avrupa’nın en ünlü ve aktif yanardağlarından da birisidir.
DÜNYA MİRAS LİSTESİNE GİRMENİN FAYDALARI:
Listeye evrensel açıdan büyük önemi ve anlamı olan kültürel ve doğal varlıklar alınıyor. En önemli kriter Bir kültürel veya doğal varlığın müstesnalık, tarihi gerçeklik ve bozulmamış olma gibi özellikler taşıması gerekiyor. ÜSTÜN EVRENSEL DEĞERE sahip olması gerekiyor.
FARKINDALIK YARATIYOR: UNESCO internet sitesinde verdiği resmi bilgide bir alanın bu listeye alınmasının toplumlar ve hükümetler nezdinde farkındalık yaratmaya yardımcı oluyor.
TURİZM: Listeye alınan kültür varlığının bilinirliği artıyor ve burayı ziyaret eden yerli ve yabancı turist sayısında artış oluyor.
SAHİPLENME: Listeye alınan kültür varlıkları bulunduğu kentin insanları tarafından da sahipleniliyor çünkü kenti büyük getirisi oluyor, kentin kalkınmasına katkısı oluyor.
FİNANSAL DESTEK: Bunun yanında listeye giren alanların korunması için UNESCO tarafından finansal bir destek de sağlanabiliyor.
KORUMAK: yıllık 4 milyon dolarlık bir toplam fondan özellikle de gelişmekte olan ülkelerden listeye girmiş olan dünya miraslarını korumak için pay ayrılabiliyor.
HASAR GİDERİLMESİ: Bu fon aynı zamanda “tehlikedeki Dünya mirası” listesindeki alanlarda oluşan hasarın olabildiğince hızlı bir şekilde giderilmesi için de kullanılabiliyor.
TEŞVİK: Dünya miras listesinde yer alan varlıkların korunamaması halinde komite bu alanların listeden çıkarılmasına karar verebiliyor. Dolayısıyla listeye alınan varlıkların daha iyi korunması için teşvik ediyor.
Bugüne kadar biri 2007 yılında Ürdün’de, diğeri 2009 yılında Almanya’da olmak üzere iki alan Dünya miras listesinden çıkartılmış.
Türkiye 19 miras listesi ile en çok doğal ve kültürel mirasa sahip 20 ülke içerisinde 16. sırada.
Şu an 186 ülkeden 166’sı miras listesinde yer almayı beklemektedir. En çok dünya mirası olan ülke
İspanya’dır.
İtalya UNESCO dünya miras listesinde 48 kültür 5 doğal varlığa sahiptir. İtalya ‘da;
Cinque Terre (Liguria La Spezia) 1997
Collezium (Roma 1980)
Torre Annunziata Campania Napoli 1997
Herculaneum Antik Kenti Campania Napoli 1997
Pompei Antik Kenti Campania Napoli 1997
Volcamonica Kaya Çizimleri Brescia 1979
Floransa Tarihi Merkezi 1982
Castel del Mare Apulia 1996
Piazza del Duomo Toscana 1987
Roma Tarihi Merkezi
İtalya Venedik büyük gemiler yüzünden UNESCO tarafından “Tehlike altındaki Dünya mirasları” listesine alınabilir.
İtalya pizzayı bile dünya miras listesine aday gösteriyor. Biz de Bozdoğan pidesi, lahmacun veya baklavayı gösterebiliriz. UNESCO bu yılı Aşık Veysel yılı ilan etti.
TARİH AÇISINDAN PANİONİON ANTİK YERLEŞKESİ
Bölgemizin en önemli arkeolojik ve doğal sit alanı Anadolu topraklarında Anadolu halklarının kurduğu ilk Avrupa Birliği’nin merkezi İYONYA BİRLİĞİ PANİONİON’dur.
Antik çağ Arkaik dönemde bugün Kuşadası Güzelçamlı sınırlarında olan PANİONİON Roma dönemine kadar İyon Devletleri için önemli bir politik, askeri ve dini, kültür birliği Merkezi olmuştur.
İYON BİRLİĞİNİ OLUŞTURAN DEVLETLER:
MİLETOS
EPHESUS
PRİENE
KHİOS
ERYTHRAİ
TEOS
KOLOPHAN
KLAZAMENAİ
SAMOS
PHOKAİ
MYUS
Ve daha sonra birliğe katılan SMYRNA.
BU BÖLGE BÜTÜN ANTİK ÇAĞ GEZGİNLERİ İÇİN ÖZEL KONUMA SAHİPTİR.
Tarihin babası olarak bilinen Herodot bu bölge için şunları söylemiştir:
“Güneşle denizin, tarihle doğanın birleştiği yeryüzünün üstünün, gökyüzünün altının en güzel yeri
PANİONİON Güzelçamlı.
Milli Park, Dilek Yarımadası, Büyük Menderes deltası Aydın ili Kuşadası ve Söke ilçeleri delta sınırları içinde yer alan Milli Park sahası flora ve fauna açısından da oldukça zengin bir bölgedir.
Milli Park bir bölümü 1966 yılında, diğer bölümü de 1994 yılında Milli Park ilan edilmiştir.
RAMSAR, BERN, RİO Sözleşmeleri ve Barcelona Konvansiyonu ile koruma altına alınmıştır.
(RAMSAR: uluslararası sulak alanlar sözleşmesi.
BERN: Avrupa’nın yaban hayatı ve yaşam ortamlarının korunmasına yönelik sözleşme.
RİO: biyolojik çeşitlilik anlaşması
BARCELONA KONVANSİYONU: Akdeniz’in kirliliği karşı korunması sözleşmesi.)
BİRİNCİ DERECE SİT ALANIDIR. A SINIFI SULAK ALAN OLARAK KABUL EDİLMİŞTİR. 27.675 hektar alana sahiptir.
Milli parkı içerisinde, lagünler, kıyı okları ve kordonları kopmuş Menderes şekilleri ve küçük göletlerin bulunduğu Büyük Menderes deltası kıyı kesiminden oluşur. Milli Park çok sayıda doğal ve turistik değere sahiptir. Bunların en önemlileri Olukdere Kanyonu, Zeus mağarası, Dilek Dağı Lade Adası, bükler, çeşitli fauna ve flora türleri Menderes Deltası ve Kalamaki plajları gibi doğal alanlardır.
Yeraltı su kaynağının kalker formasyonunu eritmesi sonucunda oluşan ve havuz şeklindeki Zeus
Mağarası milli parkın girişinde yer alır. Lade Adası, Olukdere Kanyonu, Aydınlık ve Kavaklıburun koyu, Kalamaki koyu, Kanyon vadide yürüyüşçüler için trekking bölgesidir. Günübirlik yat turları yerli ve yabancı turistler için çekici bir önemdedir.
Dilek Yarımadası ve Büyük Menderes deltası fauna yönünden de çok zengindir. 5 amfibi, 5 kaplumbağa, 10 kertenkele, yılan, 97 kuş, 29 memeli türü ve etrafını çevreleyen denizlerde 45 balık türü ile dev bir fauna oluşturur.
Ayrıca nesli tükenmekte olan Anadolu Parsı, Akdeniz foku, yaban domuzu, Karakulak, Çakal, Sırtlan gibi hayvanların da yaşam alanıdır.
Flora açısından da 804 adet bitki türü ve biyolojik çeşitliliğe sahiptir. Kuzey Anadolu ormanları
Anadolu kestanesi, Finike Ardıç’ı, Melez Pırnal Meşesi, Dallı Servi’nin bölgesidir. Büyük Menderes deltası irili ufaklı lagünleri ve tuzcul bataklıklarıyla ülkemizin en sulak alanlarından biridir. Bu alan içerdiği biyoçeşitlilikten nesli tükenmek üzere olan canlı ve endemik türlerden dolayı uluslararası öneme sahiptir.
Bu alanda 250 kuş türü yaşamakta Flamingolar, Akkuyruklu Kartal, Tepeli Pelikan, Küçük Kerkenez
Küçük akbalıkçıl nesli tehdit altında bulunan türler bulunmaktadır. Deltada Kefal türleri olmak üzere çok sayıda balık ve deniz canlısı bulunur.
Koyları mavi bayraklıdır. Kıyı temizliği ile mavi bayrakla ödüllendirilmiştir. Yaz mevsimi kitle turizminin ve yabancı turistlerin akınına uğradığından kapasitesinin üstünde bir kalabalığı üstünde taşır.
Yöre halkının geçim kaynağı tarım, hayvancılık, balıkçılık ve ormancılıktır.
Pamuk, tütün, susam, çavdar, yulaf, soğan, mısır ve buğday ekimi, zeytinlikler ve incirliklerle
Türkiye’nin en verimli ovası Söke ovasıdır. İtalya’da da benzer özellikte Po ovasıdır.
Meyan kökünün merkezidir.
1967’den sonra DSİ tarafından projelerin başlatılması ile en önemli tarımsal üretim sahalarından birisi olmuştur. Buğday ve pamuk olmak üzere tarım ürünlerinin cennetidir. Tütün yetiştiriciliği ile Türkiye ekonomisinin milli üretim merkezidir.
BÖLGE HALKA AÇISINDAN EKONOMİK DURUM SORUNLAR VE ÖNERİLER:
Bölge halkı ile olumlu olumsuz birçok konuyu görüştüm.
-Turizm balıkçılık ve tarımla uğraşan halkın ekonomik yönden durumunun iyi olduğu fakat turizm yönünden yeterli bir tanıtımın olmadığı tespit edildi.
-Yunanistan karasularından atılan atık ve lağım sularının bizim kıyıları yönlendirildiği ve deniz kirliliği sorunundan bahsedildi.
-Ceza ve yaptırımlar olmasına rağmen otellerin atık sularının ve lağımlarının bayram ve sezon yoğun dönemde denize döküldüğü, vidanjörlerin yeterli olmadığı, altyapı ve kanalizasyon sistemlerinin ve çöp konteynırlarının yeterli olmadığı düşünülüyor.
-Balık tutma mesafesinin 500 metreye kadar açıktan olmasının yarattığı sorunlar konuşuldu . Trollerin yüksek voltajlı ışık sorunu nedeniyle balık yönlerinin değişmesi ve bazı işletmelerin yine yüksek voltajlı ışık sorununa balık trafiğini olumsuz yönde etkilediği konuşuldu.
-Yöre halkının sit alanı içerisindeki arsalarını kullanamadıkları konuşuldu.
-Belediyelerin festival ve konser yerine ödeneklerini çevre sorunlarına ayırması tavsiye edildi.
-Sahil güvenlik hizmetlerinin deniz kirliliği moloz ve lağım dökenlerin takibinin sık yapması gerektiği, belediyenin sokak hayvanlarına mama su dağıtımı ve tedavi, kısırlaştırma hizmetlerinin yoğunlaşması gerektiği tespit edildi. Sokak hayvanları için sahilde sulakların olmaması büyük problem.
-Söke Büyük Menderes ovası kuraklık sebebiyle ve pamuk üretimindeki ilaçlama ve maden faaliyetleri yüzünden atıkların denize dökülmesi yüzünden toplu balık ölümleri olduğu konuşuldu.
-Latmos dağlarındaki maden ocakları, uranyum yatakları, kömür, linyit, kuarts, tehlikesi yeraltı suyu ve
Sarıçay Barajı (içme suyu barajına) zehirli madde karıştığı,
-Bölgedeki maden faaliyetleri geçmişten günümüze gelen zeytincilik kültürünü bitireceği tespit edildi.
Milli Park sit alanının birinci derece alanının Park bitiminden değil sınırlarının Kurşunlu manastırı ve
Fındıkkale’ye kadar genişletilmesi gerekmektedir.
Bu bölgede geleneksel yaşamı bozan, hayvancılığı, arıcılığı olumsuz etkileyen, doğal peyzajı tamamen geri dönülmez biçimde tahrip eden kültür varlıklarına zarar veren ve insan sağlığını tehlikeye sokan maden faaliyetleri durdurulmalıdır.
Bu bölgede geleneksel bir şekilde tarım faaliyetleri devam etmeli aynı zamanda bölge insanının ekonomisine katkı sağlayacak sosyal gelişimini olumlu etkileyecek eko turizm faaliyetleri desteklenmelidir.
Beşparmak dağlarındaki maden ocaklarının yarattığı ve yapılması planlanan Rüzgâr elektrik santrallerinin oluşturacağı doğal kültürel toplum sağlığı problemleri durdurulmalıdır.
EKODOSD ‘un başlattığı “Sivil düşün” destekli çalışma ile kamuoyu yaratılarak bölgenin ekolojik, arkeolojik ve jeolojik özelliklerinden dolayı Milli Park ve UNESCO Dünya mirası olarak ilan edilmesi için kampanya başlatılmıştır hepinizi destek vermeye davet ediyoruz.
Bütün bu tespitlerle birlikte bölgenin yeni bir koruma planıyla sorunlarının çözülmesi doğal kaynakların ve sit alanlarının korunması amaçlı çalıştaylar ve forumlar düzenlenmesi tespiti yapılmıştır.
Herodot’un dediği gibi yeryüzünün ve gökyüzünün en güzel bölgesi olan Kuşadası ve Güzelçamlı bölgesini korumak bizler ve bizden sonra gelen her kuşağın boynunun borcudur.
EVREN MUMCU-YÜKSEK İÇ MİMAR-SİT ALANLARI UZMANI