Türk Devrimi’nin Doruğu 23 Nisan’ın Özü Milli Hakimiyettir

Türk milleti, tarihinin hiçbir döneminde esaret altına düşmemiş, binlerce yıllık tarihi boyunca dünya tarihine yön vermiş büyük devletler ve insanlık tarihini etkilemiş imparatorluklar örgütlemiş, son 200 yıla dört devrim sığdırmış ender milletlerdendir.

19. yüzyılın ortalarından itibaren başlayan Türk Devrimi (milli demokratik devrim; antiemperyalist demokrasi mücadelesi) sürecimiz, 1876 ve 1908 devrim ataklarının ardından vatan savunması yatağında 23 Nisan 1923 hamlesiyle zirveye ulaşmıştır.

Osmanlı Devleti’nin 19. yüzyıl tarihi, Batı kapitalist emperyalizmi tarafından, açık pazar haline getirilme, sömürgeleştirilme tarihi sayılabilir. Makus 1838 Balta Limanı Antlaşması’yla başlayan sömürgeleşme süreci, 1919 Türk Kurtuluş Savaşı’yla, 23 Nisan Türk Devrimi’yle durdurulmuştur.

Abdülmecit’e karşı mücadele etmek ve meşrutiyeti ilan etmek amacıyla 1859 yılında illegal olarak kurulan Fedailer Cemiyeti, milli demokrasi mücadelesi tarihimizin ilk teşkilatlanma çıkışıdır. Bu demokratik hareket, mutlak monarşiye (feodal padişahlık rejimine) karşı demokratik mücadeleye atılan Yeni Osmanlıların ayak tapırtıları, hürriyet mücadelesinin habercisiydi.

MİLLİ DEMOKRATİK DEVRİM SÜRECİNİN İLK HAMLESİ: 1. MEŞRUTİYET

1865 yılında teşkilatlanarak mücadeleye atılan Yeni Osmanlılar (Jön Türkler), 1838 yılında İngilizlerle yapılan ve imparatorluğun sömürgeleşmesi sürecini başlatan Ticaret Antlaşması ve Tanzimat Hareketi’ne karşı çıkarak, Meşrutiyet’in (Anayasalı Meşruti Monarşinin) ilanını savundu. Batı ticaret kapitalizmi Osmanlı topraklarına girerek yaptığı antlaşmalar ve yatırımlarla bir yandan Osmanlı kapitalizminin kendine bağımlı olarak gelişmesini sağladı, diğer yandan yerli sanayiyi felcederek iflasına, halk kitlelerinin fakirleşmesine neden oldu. Osmanlı kentlerinde batı sanayi ürünleri satan birçok dükkânın açılmasına, buna karşılık Batı’nın ucuz mamul malları karşısında rekabet edemeyerek iflas eden yerli atölye ve diğer üretim kuruluşlarının kapanmasına neden oldu. Yüzyılın ikinci yarısında kitlelerin mücadelesi de gelişti. Bundan ivme alan Yeni Osmanlıların mücadelesi sonucu milli demokratik devrim sürecimizin ilk atılımı patlak verdi. 1876 Meşrutiyeti ilan edildi. Yeni Osmanlılarla Anayasayı ilan edeceğine ve Meclisi açacağına söz vererek anlaşan Abdülhamid, padişahlık tahtına oturdu.

MECLİSİ PADİŞAH KAPATTI

Ancak Padişah Abdülhamid, Meşrutiyete fazla tahammül edemedi. 1877-78 Osmanlı-Rus harbini bahane ederek Meclisi süresiz kapattı, devrimi akamete uğratarak 30 yıllık istibdat dönemini başlattı.

Bu dönemde koyu istibdada, zulüm idaresine rağmen asker -sivil aydınların mücadelesi sürdü. Ayrıca 1789 İhtilali Batı’sından gelen milliyetçi cereyanlar, çok milletli Osmanlı ülkesini yangın yerine döndürdü. Yunanlar, Bulgarlar, Arnavutlar gibi farklı milliyetlerin isyanları devleti sarstı.

Abdülhamid döneminde hürriyetçi mücadeleler yükseldi. 19. yüzyılın sonlarına doğru bu mücadeleler içinden Jön Türk (Genç Türk) Hareketi tarih sahnesine çıktı. Genç Türk Hareketinin başından itibaren milliyetçi ve uzlaşmacı diye ikiye bölünmesi istibdat mücadelesine damga vurdu. Milliyetçi grubu 1889 yılında, Mustafa Kemal’in de sonradan katılacağı İttihat ve Terakki Cemiyeti’ni örgütleyerek mücadeleye atıldı. İttihatçı harekete, 1789 Fransız Devrimi’nden dünyaya yayılan hürriyetçi ve eşitlikçi fikirler yön verdi. Abdülhamid’in ağır baskı ve zulmü bu hareketin çığ gelişmesini bastıramadı.

Genç Türkler’in işbirlikçi kanadına Ademi Merkeziyetçi, federasyoncu Prens Sabahattin önderlik ediyordu. Bu kanat, İngiliz emperyalizminin himayesinde bir Türkiye amaçlıyorlardı. 1902 yılında Paris’te toplanan 1. Osmanlı Liberalleri Kongresi’nde Prens Sabahattin önderliğindeki uzlaşmacı grup, Osmanlı Devleti’nde Meşrutiyet’in ilanı için Avrupa devletlerinin müdahalesini istediler. Günümüzde siyasi mücadelede halk kitlelerine dayanmak yerine, yabancı devletlerin elçiliklerine devletimizi şikâyet eden ve onlara çağrılarda bulunan, seçimlere yönelik çalışmalarda ABD, İngiltere gibi emperyalist devletlerin büyükelçileriyle balık lokantalarında toplanan, iktidara gelmede başta ABD olmak üzere Batı devletlerinden rol bekleyen, onların piyonlarıyla siyasi işbirlikleri yapan, Türkiye düşmanı ne kadar alçak varsa onlarla hemhal olanların o zamanki Prens Sabahattin gibi örnekleri de yabancı devletlerin Türkiye’ye müdahalesini talep ediyorlardı.

2. MEŞRUTİYET, BİR HÜRRİYET VE DEMOKRASİ DEVRİMİYDİ; MECLİS AÇTI

Bu arada 20. yüzyılda ülkemizle kaderi etki-tepki ilişkileri içinde birleşen Rusya Çarlığı’nda 1905 Devrimi patlak verdi. Rusya’daki 1905 hareketi, temel insan hakları ve demokrasi için mücadele eden İttihat ve Terakki hareketini ve halk kitlelerini geniş ölçüde etkiledi.

Anadolu’da olduğu gibi, Osmanlı topraklarının her karışında yaşayan halk kitleleri Abdülhamid iktidarının ağır baskısına rağmen şiddetli mücadeleleri ivmelendi. 1908 Hürriyet Devrimi, bu mücadelelere dayanarak zafer kazandı. Abdülhamid, sonunda pes etti; Balkanlar’da İttihat ve Terakki’nin orduya dayanarak ilan ettiği Meşrutiyeti kabul etmek zorunda kaldı. Meclis-i Mebusan’ı (Mebuslar Meclisi’ni) açtı. Kanuni Esasi’yi (Anayasayı) yeniden yürürlüğe koydu.

Türk Devrimi, halkın demokratik mücadelesinin bir ürünüydü. Dünya Mazlum Milletlerinin demokratik, hürriyetçi ve antiemperyalist mücadelelerinin bir parçasıydı. Asya’da “büyük fırtınaların yeni bir kaynağı” olarak doğdu. Ülkede bir hürriyet ve demokrasi rüzgârı esti.

Osmanlı’da bu olaylar cereyan ederken dünya emperyalistleri arasında kızılca kıyamet kopmaktaydı. “Dünya hammadde pazarları üzerindeki paylaşım rekabeti ve çelişkisi öyle bir noktaya geldi ki, dünya 20’inci yüzyıla tef gibi gerilerek girdi. Emperyalist devletler, İngiltere, Rusya ve Fransa’nın oluşturduğu “İtilaf” ve İtalya, Avusturya Macaristan İmparatorluğu ile Almanya’nın oluşturduğu “İttifak” diye iki bloğa bölündü.

İtalya, savaş başladıktan sonra İtilaf Devletleri’ne geçti. Osmanlı Devleti de İttifak Devletleri’ne katıldı.” (*1)

PADİŞAH MECLİSİ DAĞITTI

1. Dünya Savaşı’nın konusu Osmanlı topraklarının paylaşımıydı. Osmanlı topraklarının paylaşımını barışçı yollarla yapamayan emperyalistler birbirine girmişlerdi. Kısacası 1914 savaşı, emperyalistler açısından bir paylaşım, Ezilen Dünya’nın ve özellikle Osmanlı topraklarını paylaşma savaşıydı; Osmanlı Devleti açısından ise bir vatan savaşıydı, yani haklı bir savaştı.

İkinci Meşrutiyet Meclisi, 16 Mart 1920 tarihinde İngiliz emperyalistleri İstanbul’u işgal edince Padişah Vahdeddin tarafından 11 Nisan 1920 günü dağıtıldı.

BÜYÜK MİLLET MECLİSİ, MİLLİ DEMOKRATİK

DEVRİMİMİZİN DORUĞUDUR; CUMHURİYET’İN KURULUŞUDUR

Bu kez ülke meclissizliğe 12 gün sabretti.

Devrim, Anadolu’da Mustafa Kemal önderliğinde başlamıştı.

23 Nisan 1920 tarihinde Büyük Millet Meclisi adıyla tarih sahnesine çıktı.

19. yüzyılın ortalarından beri süregelen, Birinci ve İkinci Meşrutiyet Devrimleriyle iki kez padişah ve saltanatla uzlaşarak da olsa büyük atılımlar yaparak meşruti monarşiyle kesin kurtuluşun olamayacağı pratikte tecrübe edilerek Cumhuriyet Devriminde karar kılan milli demokratik devrimimiz, Büyük Millet Meclisi’nin Ankara’da toplanmasıyla zirveye ulaştı. Bu eylem (yani 23 Nisan BMM’nin açılışı olayı, 29 Ekim 1923 tarihinde adını koyup ilan ettiğimiz Cumhuriyet’in fiilen kuruluşuydu, Cumhuriyet Devrimi’ydi. Her ne kadar tarih faraziyelerle uğraşmasa da, burada ‘eğer Mustafa Kemal ve Anadolu Hareketi, Meclis Devrimini yapamasaydı, İstiklal Savaşı’mız da, bağımsızlığımız da gecikebilirdi. Çünkü “İstiklal Savaşı iç cephede Meclisi kurma savaşıdır, saltanata karşı savaştır. İstiklâl Savaşımızın ve Cumhuriyetimizin bütün başarıları, 23 Nisan Devrimine giden yoldaki adımlardır ya da 23 Nisan devriminin açtığı yoldaki ataklardır. 30 Ağustos 1922 zaferinin yolunu açan eylem, 23 Nisan’dır. Ordu, artık Meclisin Ordusudur. Mustafa Kemal Paşa, Büyük Taarruzda silahlı kuvvetlere, ‘Büyük Millet Meclisi Orduları, ilk hedefiniz Akdeniz’dir’ emrini vermiştir.”

23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’mız kutlu olsun!

KAYNAKLAR:
(*1) Fatih Özcan/ Yenigün, 30 Ağustos: Bütün Mazlum Milletlerin yüreğini titreten zafer, 30 Ağustos 2022
Bu Haberi Paylaş

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.